Son olarak birkaç ay önce İstanbul Valiliği, Arama Kurtarma Derneği AKUT'un Esentepe'de 15 yıldan bu yana merkez olarak kullandığı binasını 15 gün içinde tahliye etmesini istedi. 405 metrekare büyüklüğündeki bina, Başbakan Bülent Ecevit döneminde dernek faaliyetlerinde kullanılmak üzere 49 yıllığına AKUT'a tahsis edilmişti. Milli Emlak Genel Müdürlüğü'ne irtifak hakkı talep etmek üzere başvuru yapan AKUT, "derneğe verilen toplam 4 yıllık ön izin süresinin dolduğu ve derneğin bu süre içerisinde yerine getirmesi gereken yükümlülükleri yerine getirmediği" yanıtını aldı. Beyoğlu Emlak Müdürlüğü'nün gönderdiği yazıda, binanın tebliğ tarihi olan 12 Ekim 2016'dan itibaren 15 gün içerisinde ‘boş ve işgalsiz' olarak tahliye edilmesi istendi. Konuyu değerlendiren AKUT Başkanı Nasuh Mahruki, "İrtifak hakkı kullanmak üzere hazırladığımız dilekçeyi kendi elimle verdim, hiçbir sorun yoktu, en küçük bir tereddütümüz olmadı. Ama siyasi bir karar olarak, AKUT'a kumpas kurdular" diye konuştu.
BU SEFER AKUT İÇİNDE SUÇLAMA: DOLANDIRICILIK
Tüm bu tartışmalar yaşanırken AKUT şimdi de kendi içinde yeni bir tartışmanın başlama olasığıyla yine gündeme oturdu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na verilen bir dilekçe ile, AKUT Arama Kurtarma Derneği Yönetimi ve bazı görevliler "dolandırıcılık ve görevi kötüye kullanma" iddiasıyla suçlandı.
2009'dan bu ayan derneğin etkin üyelerinden birinin savcılığa verdiği dilekçede, "....dernek yönetiminin bulunduğu pozisyon ve kendi iç işleyişinde derneklere ilişkin hukuki mevzuatın gerekliliklerinden öteye bir denetim veya şeffaflık içermemekte bu denetimlerin içeriği dahi kişisel ilişkiler sebebiyle şüphe oluşturmaktadır" denildi. Dilekçede, "derneğin mal varlığına dahil edilmesi gereken bir paranın haksız bir şekilde dernek imkanlarından uzaklaştırıldığı" iddia edildi.
Dilekçede şu görüşler savunuldu:
".....Derneğin içinde bulunduğu yönetim halinin açık ve şeffaf bir şekilde ilerlemediğine şahit olundu. Bu yönetim eksikliği, kasten sadece belirli miktarda seçilmiş insanın etrafına toplanmış kişilerce yönetim sürdürüldüğü hatta Yönetim Kurulunda olmayan kişilerin açıkça bu derneği yönettiğini herkesin önünde açıkça ilan edebildiği için gerçekleşmektedir. Durumun vahimliğinin derneğin genel işleyişine yansıyışının sonuçlarına da tüm dernek üyeleri ve kamu katlanmaktadır.
Bu durumun dernek dahilinde sorunlara yol açtığı ve yönetimce alınan pervasız kararlar veya saklanan durumlar nedeni ile dernek ve dernek dahilindeki insanların sorunlar yaşadığı görülmüştür. Bugüne kadar yaşanan durumlar dernek içi gelişmeleri ilgilendirirken, suç duyurusuna konu olayın niteliği itibari ile araştırılması ve çözüme kavuşturulması adli bir soruşturmayı gerektirmektedir. Elde edilen deliller duyumlar ve bu duyumları destekler nitelikte ikincil maddi göstergelerdir. Olayın detayları şu şekilde tarafıma yansımıştır;
.... Yönetim Kurulunun ve üyelerinin çeşitli mecralarda yaptıkları açıklamalar arasındaki şüphe ve çelişkiler bir yana olmak üzere Dernek çevrelerinde, Yönetim Kurulu ile daha yakın ilişkileri bulunan ve süreç sırasında Yönetim Kurulu ile ilişkileri daha fazla olan kişilerce, anlatılan gerçekliğin aleyhinde bilgiler sunulmaktadır. Olayın öğreniliş zamanı, oluşmasında etken olan durum ve kişilere ilişkin farklı sözler söylenmekte ve üyeler tarafından bu durumu doğrulamak için araştırma yapma imkanı bulunmamaktadır. Bu duruma örnek olarak Yönetim Kurulundan gelişmeler üzerine istifa etmiş bulunan Cüneyt Koparan’ın 26.04.2017 tarihli Dernek üyelerine hitaben yazdığı e-postada bulunan iddialar gösterilebilir.
.....Yukarıda açıklanan gerekçeler ile uzun bir süredir derneği yönetmekte olan ve bahsi geçen ticari ilişkiyi başlatmış olan Yönetim Kurulu üyelerinin yönetimi ve denetimi altında yakın ilişkiler içinde bulundukları bir kişi olan Dündar Şahin ve muhtemel diğer kişiler tarafından Derneğin mal varlığına dahil edilmesi gereken bir para haksız bir şekilde dernek imkanlarından uzaklaştırılmıştır.
Bu koşulların oluşmasında; manevi unsuru bilinmemekle birlikte Yönetim Kurulu tarafından uzun süre engel olunamamış olması, yaşananların ortaya çıkışındaki çelişkili durumu açığa çıkarmanın gerekliliği, olayın medeni ve ticaret hukuku alanında tutulmak sureti ile Dernek Tüzel kişiliğine karşı suç işlediği iddia edilen Dündar Şahin ile durumun pazarlık edilmesi, gerekli başvuruların tamamının yapılmamasının nedeni, Dernek üyelerinden dahi durumun belirli bir süre saklanmaya çalışılması ve şüphe oluşturan ve soruşturma gerektiren hususlar olarak ortaya çıkmaktadır.
Dilekçede daha sonra sözkonusu iddialara ilişkin deliller sunuldu ve savcılığa intikal ettirildi.