Bugün'ün haberine göre; 18 yıllık korucu Akdağ, Albay Rıdvan Özden'in ölümüyle ilgili şok iddiada bulundu: Albay Atilla Uğur ve Tuğgeneral Veli Küçük, bir gün önce tartıştıkları Özden'i ertesi gün teröristlerin yoğun olduğu bölgeye çekerek öldürdü.
Bölgede 18 yıldır koruculuk yapan Bedran Akdağ, "Dağın Ardındaki Gerçekler" isimli kitabında kirli ilişkiler, JİTEM ve faili meçhul cinayetlerle ilgili çarpıcı iddialar ortaya attı.
PARALARI PAYLAŞTILAR
Akdağ, Mardin eski Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden'in katledilmesi ile ilgili, "Albay Atilla Uğur ve Tuğgeneral Veli Küçük, ölümünden bir gün önce Rıdvan Özden'le tartıştı ve ertesi gün Özden'i teröristlerin yoğun olduğu bölgeye çekerek öldürdü" dedi.
1997-1999 arasında JİTEM'de haber elemanı olarak da çalışan Akdağ, Mardin'in Derik ilçesinde Gönüllü Köy Korucusu olarak görev yapmaya devam ediyor. Akdağ, kitabı PKK ve devletin içine çöreklenmiş derin yapıları ve bu yapıların Doğu'daki halka verdiği zararları ifşa etmek için yazdığını söyledi. İşte Akdağ'ın ağzından, Rıdvan Özden'in öldürülmesinden, bölgede terör estiren JİTEM ile Bıçak Timi'ne ve faili meçhul cinayetleri kimlerin nasıl gerçekleştirdiğine ilişkin şok itiraflar:
Albay Atilla Uğur, Yarbay Celal Kısa ve bunların emrinde bazı kişilerin kanunsuz işlerde çalıştığını, havuz şeklinde toplanan paraları ortaklaşa paylaştıklarını kesin olarak biliyorum. Çünkü bu raydan çıkmış timlerin, içine alma baskısı bana da yapıldı. Bana teklifte bulundular. Atilla Uğur, bölge halkı üzerine baskısını koymuş, halkın korkulu rüyası olmuştu. Albay Rıdvan Özden, Uğur'un yaptığı işlerden çok rahatsızdı ve sürekli uyarılar yapıyordu. Özden'in, Uğur'un yapmış olduğu kirli işlerin önüne geçmeye çalışmasından dolayı, Özden'i de yapmış oldukları kirli işlerin içine çekmeye çalışıyorlar, JİTEM'in içine almak içinde çok uğraşıyorlardı.
ÖNCE KAVGA ETTİLER
Albay Hasan Atilla Uğur ve emekli Tuğgeneral Veli Küçük, Rıdvan Özden'le ölümünden bir gün önce tartışmıştılar. Ertesi gün Özden'i teröristlerin yoğun olduğu bölgeye çekerek orada öldürmüşlerdir. Daha sonra da PKK ile girdiği çatışma sonucunda şehit oldu diye açıklamışlardır. Diyarbakır Özel Yetkili avcılığına ifade veren 'Fatih' kod adlı bir PKK itirafçısı da Albayın, Atilla Uğur'un kurduğu ve kendisinin de içinde bulunduğu JİTEM ekibi tarafından öldürüldüğünü söyledi. İnfaz kararını o dönemde Mardin JİTEM'in başında 'Hoca' ve 'Ebu Süfyan' isimlerini kullanan kişinin (Oğuzhan Binbaşı) verdiğini anlatan 'Fatih' kod adlı itirafçı, cinayeti büyük ölçüde aydınlatmıştır."
PKK'LILARIN İFADELERİYLE PARA SIZDIRDILAR
"1995'te Derik İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Cemal Vural'ın talimatıyla itirafçıları kullanan belli başlı korucular, kendilerine verilmiş sonsuz yetkileri ile PKK terör örgütünden teslim olan itirafçıların ifadelerine zengin ve belli başlı kişilerin isimlerini koyarak, bu kişilerden yüksek miktarda para aldılar. Adam kaçırıyorlar, haraç alıyorlar, köylüleri toplayıp erkek, kadın, çocuk demeden ve kimsenin gözünün yaşına bakmadan dövüyorlardı. Adam yakalayıp gözaltına alıp para karşılığında serbest bırakıyorlardı. Halkın can güvenliğini sağlaması gereken korucular, yapmış oldukları baskılardan dolayı PKK terör örgütüne halkı daha bağımlı hale getiriyorlardı."
Komutan kayıt dışı Kaleşnikof verdi
"1992'de babamın sürekli gözaltına alınması üzerine, zamanın Derik İlçe Jandarma Komutanı Jandarma Binbaşı Ali İhsan ile görüştük. Kendisi can güvenliğimizi korumak amacıyla bize iki Kaleşnikof marka silah verdi. Ama silaha ait herhangi bir belge, kimlik veya senet verilmedi. 1994'ten sonra Geçici Köy Koruculuğu'na geçtim ve verilen bu silahlar geri alındı yerine senetle yeni silahlar verildi.
"İTİRAFÇILAR GÜVENLİK GÜÇLERİNİ YOLDAN ÇIKARDI
1990'lı yıllarda PKK terör örgütünden kopup, güvenlik güçlerine teslim olanlar, itirafçılık yasasından yararlanarak Geçici Köy Korucusu statüsüne giriyorlardı. Kendi can güvenliğini korumak amacıyla korucu olarak görev yapanlar, devletin içindeki illegal örgütler kanalıyla koruculara da baskı yapmaya başladı. Yıllarca PKK içinde faaliyet gösteren bu itirafçılar, devletin bazı güvenlik güçlerini de yoldan çıkartarak, PKK'nın yolunu takip ettiler ve terörist eylemler yapmaya başladı. Çünkü kandan beslenen vampirler kana doymaz.
PKK CİRİT ATIYORDU
İtirafçılar terörist kılığına girerek bölge halkının korkulu rüyası oldu. Artık halk kimin dost kimin düşman olduğunu ayırtmakta güçlük çekiyordu. Hedefimiz olan PKK, boş bir meydanda cirit atmaya başlamıştı. Çünkü herkes cebini nasıl dolduracağının peşindeydi. O yüzden halkın güvenlik güçlerine bakış açısı değişti. Bölgede her taraf para ile yönetiliyordu. Anlı şanlı Türk Silahlı Kuvvetleri bölgedeki vampirler sayesinde zan altında bırakılmıştı. İtirafçılar herkesi para peşine düşme yolunu öğretti. PKK'dayken bölge halkını nasıl haraca bağlamışlarsa, o sistemi aynen itirafçılıkta da uygulamaya koydular."
BIÇAK TİMİ PARA KARŞILIĞI İNFAZ EDİYORDU
"Kızıltepe'de bölge halkına terör estirmesi milleti bıçak gibi kesmesi üzerine tim, bıçak timi olarak anılmaktaydı. Yaklaşık 11-12 kişilik bir gruptu. Bazen 3-4 kişilik gruplar halinde gezerlerdi. İtirafçıların terör örgütündeyken tanıdıkları örgütle bağlantısı olanlar genelde baskı görüyorlar ayrıca zenginler, bazen de para karşılığında şahıslar gözaltına alınıp para karşılığında aynı grup tarafından serbest bırakılırdı. Halkı korkutmak, baskı uygulamak, köy yakmak, hakaret etmek, dövmek ve infaz etmek gibi baskılar yaparak vatandaşları Güneydoğu'dan göçe zorlamışlardı."