HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Albay Temizöz özür diledi

Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi, Kayseri Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz ve eski Cizre Belediye Başkanı Atağ'ın da aralarında bulunduğu 6 sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi.

Duruşmada savunma yapan Temizöz, ''Mağdurlardan yakınlarını koruyamadığım için özür dilerim'' dedi.

Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün sabah başlayan duruşma 13 saat sürdü.

Duruşmada, tutuklu sanıklar Albay Temizöz, Kamil Atağ, Tamer Atağ, Fırat Altın (Abdulhakim Güven), Hıdır Altuğ ve Adem Yakin hazır bulundu. Tutuksuz yargılanan ve hakkında yakalama kararı bulunan Kukel Atağ ise duruşmaya katılmadı.

Duruşmada, öldürülen Beşir Bayar'ın eşi Emine Bayar, Abdurrahman Avşar'ın eşi Hazni Avşar ve Süleyman Gasyak'ın eşi Leyla Gasyak mağdur ve şikayetçi olarak ifade verdi.

Mağdur ve şikayetçi Hazni Avşar, eşinin öldürülmeden önce sanıklardan Adem Yakin, Fırat Altın (Abdulhakim Güven) ve Cemal Temizöz tarafından gözaltına alındığını ileri sürdü. Avşar, mahkemenin talebi üzerine duruşma salonunda söz konusu sanıkları teşhis etti.

Bu arada söz alan bazı sanık avukatları, mağdur ve şikayetçilerin savcılıkta verdikleri ifadelerle mahkemede verdikleri ifadeler arasında çelişki bulunduğunu söyledi.

Müdahil avukat Tahir Elçi, uzun yıllar önce meydana geldiği iddia edilen olaylara ilişkin beyanlarda çelişki olmasının doğal olduğunu, bunun mağdurların eğitim ve sosyal durumlarından kaynaklandığını belirtti. Elçi, sanıkları kast ederek, ''Karşımızda silahlı bir suç örgütü var. JİTEM var'' dedi.

Avukat Mehmet Emin Aktar da mağdur ve müştekilerin ifade verirken korktuğunu kaydederek, ''Bu korkuyu biz bile bazen yaşıyoruz. Ama korkuları yenmemiz lazım'' diye konuştu.

-''MAĞDURLARIN ACISINI PAYLAŞIYORUM''-

Müdahil avukatların savunmalarından sonra söz alan sanıklardan Adem Yakin, üzerine atılı suçlamalarla ilgili dosyada yeterli delilin bulunmadığını ileri sürdü.

Yakin, iddianamenin dedikodulara dayalı olduğunu iddia ederek, ''Mağdurların acısını paylaşıyorum. Onları anlıyorum. Ancak ifadelerinde çelişki var. Bana burada kimse PKK'yı, Kandil'i ve İmralı'yı anlatmasın. Ben onları çok iyi bilirim. Mağdur Leyla Gasyak, duruşmada beni tanıdığını söylüyor. Doğrudur. Çünkü bu kadın ben örgütteyken benimle 2 çuval makarnanın pazarlığını yapıyordu. O yüzden tanır. Yüzümdeki yarayı bilmesi doğaldır'' dedi.

Sanık Fırat Altın (Abdulhakim Güven) da savunma hakkının engellendiğini ve taciz edildiğini ileri sürerek, şunları söyledi:

''Özellikle avukatlar, mağdurların ifadelerine müdahale etmektedir. Üzerime iftira atılmaktadır. Yıllar önce Diyarbakır'da görülen 'Avukatlar dosyası' olarak bilinen dava dosyasında ben avukatlar aleyhine ifade verdim. Bana kinleri oradan geliyor. Cizre'nin o tarihte savaş alanı gibi olduğu söylendi. Bu terör örgütünün varlığından kaynaklanıyordu. Mart 1994'de 4 kişinin öldürülmesi olayı esnasında ben cezaevindeydim. Cezaevinde olan birinin bu olayı işlemesi mümkün değildir.''

Avukat Tahir Elçi, sanık Abdulhakim Güven'in söz konusu tarihlerde cezaevinden çıkarılıp güvenlik güçleriyle operasyonlara katıldığını ifade ederek, söz konusu durumu gösteren belgeleri mahkemeye sundu.

Bu esnada müdahil avukatlardan Ali Koç ve sanık Güven arasında tartışma çıktı. Tartışma, Mahkeme Başkanı Menderes Yılmaz'ın müdahalesi sonucu sona erdi.

Sanıklardan Kamil Atağ da 25 yıldır terör örgütü PKK ile mücadele ettiklerini ve pek çok kez çatışmalara katıldığını anlattı.

Yurt dışına kaçmaya çalışırken yakalandığına dair söylenenlerin gerçeği yansıtmadığını kaydeden Atağ, ''Ben Nusaybin'de bir yakınımın evinde, emniyet müdürlüğüne gideceğim günün sabahı alındım. Polisler, tutanağa 'yakalandı' diye geçmişse bilemem. Tanık Mehmet Nuri Binzet'in ifadelerine itibar edilmemeli. Onun insaniyet sıfatı yoktur'' dedi.

-''CİZRE HALKI İÇİN ÇALIŞTIM''-

Duruşmada savunma yapan sanık Cemal Temizöz de Cizre'de görevi esnasında terör örgütü PKK ile gece gündüz mücadele ettiğini belirterek, şunları söyledi:

''Görevim bölge halkının can, mal ve namusunu korumaktır. Savaş ortamı denilen bir dönemde dahi bu görevi yapmam gerekir. Mağdurlardan yakınlarını koruyamadığım için özür dilerim. O dönemin dehşet zamanı olduğu nitelendirilmiştir. Ben buna katılıyorum. Dehşet ortamını oluşturan terör örgütü PKK idi. Cizre'de örgütün her şeye el attığı bir ortam vardı. Ben o ortamda onlarla mücadele ettim. Cizre'de örgüt tarafından 40'tan fazla patlama düzenlenmiştir. Normal vasıtayla intikalimize örgüt tarafından imkan tanınmamaktaydı. Biz de atlarla bunu sağlıyorduk. Bunu Cizre'de herkes bilirdi. Görev yaptığım süre içerisinde birliğimden hiç şehit vermedik. Şuan ise 20 kişinin öldürülmesiyle ilgili suçlanıyorum. Ben hayatımı hiçe sayarak Cizre halkı için çalıştım. Mağdurum, tahliyemi talep ediyorum.''

Mahkeme heyeti, sanık avukatların, tahliye taleplerini dinledikten sonra verdiği kısa bir aranın ardından, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.

AA

En Çok Aranan Haberler