Fenerbahçe ile yolları 1 Ekim 2012’de ayrılan, 7 Aralık 2014’te aktif futbol yaşamına son veren Alex 2 hafta önce Palmeiras’ın düzenlediği ve Türkiye’den dostlarının da katıldığı bir organizasyonla jübile yaptı.
Efsane futbolcu dünyaca ünlü birçok ismi biraraya getiren müthiş gala gecesinin ardından Vatan gazetesine özel açıklamalarda bulundu.
Tarihinde daha büyük yer edinmiş pek çok isim olmasına rağmen Palmeiras böyle bir maçı neden organize etti sence?
“13 sene önce ayrıldığım Palmeiras’ın bana jübile teklif etmesi hem büyük bir sürpriz hem de onur verici. Şimdi Cruzeiro taraftarları kendi kulüplerine baskı yapıyorlar. Bu tür maçlar parti maçı. Elbette oynadığım hangi kulüpten böyle bir teklif gelse kabul ederim.”
Kadıköy’de bir son maç oynamak istediğini söylemiştin…
“Hâlâ istiyorum.”
Eğer bir başka stadyumda bir başka son maç organizasyonu yapılsa yanıtın ne olur?
“Benim için sorun yok. Ama Kadıköy evimdi 8 yıl. Yeri çok farklı benim için. F.Bahçe Kulübü, başkan böyle bir organizasyon yapar mı bilmiyorum ve merak ediyorum.
Fenerbahçe'yle benim bir kontratım vardı ve kontratım bitti. Konu tamamen bundan ibaret benim için. Hislerimin tamamı aynı. Hâlâ seviyorum, hâlâ destekliyorum. Basketbol takımı da futbol takımı da başarılı olunca seviniyorum.”
‘Sadece ben oldum’
Fenerbahçeli taraftarların sevgilisi olan Alex bunu nasıl başardığını sorduğumzda yine mütevaziliği bırakmadı: “Ben bir futbolcuydum ve işimi yapmayı hedefledim hep. Spor dışında bir eş ve babayım. Farklı olduğumun düşünülmesine neden olan ne bilmiyorum.”
‘Sevilmek çok güzel’
“Çocuklarımız Türkiye’de Türkçe eğitim veren bir okula gidiyorlardı. Ama oraya insanların hoşuna gitsin diye değil iyi eğitim orada diye gönderdik. Yaptığımız şeyler doğru düşündüklerimizden ibaret. Sevilmek için özel çaba sarf etmiyorken sevilmek çok güzel.”
‘DAUM BENİ KORUYORDU, KARTAL DIEGO’YU KORUYAMIYOR’
Fenerbahçe, Alex’in boşluğunu doldurması beklenen Diego’nun hâlâ patlama yapmasını umarken Sambacı’nın performansını arttıracak formülü sarı-lacivertli formayı giydiği dönemde istatistikleri altüst edip kulübün tarihine adını altın harflerle yazdıran efsane kaptan açıkladı.
Birbirleriyle kıyaslanmalarının doğru olmadığını belirten Alex, ülkelerinde başarılı olmuş Latin futbolcuların Türkiye’de bekleneni verememesiyle ilgili yaptığı değerlendirmede Diego, İsmail Kartal ve F.Bahçe’nin oyun anlayışıyla ilgili olarak da önemli tespitlerde bulundu.
Güney Amerikalı oyuncuların Türkiye’de beklenenden farklı performanslar göstermesini neye bağlıyorsun?
“Bu futbol karakteriyle ilgili, hem oyuncunun hem de oynadığı ülkenin. Mesela Maldonado, Brezilya’da büyük kulüplerde oynadı ve çok iyi performanslar ortaya koydu. F.Bahçe’ye geldiğindeyse tam aksi.
Nobre-Bobo Brezilya’da hiç büyük kulüpte oynamadı, Aurelio da öyle. Ama Türkiye’de başarılıydı. Fernandao’ya bak. Bursa’da çok iyi ve belki büyüklerden birine gidecek. Ama burada hiç büyük kulüpte oynamadı.
Ricardinho 2 Dünya Kupası oynadı, çok büyük bir isim ama Türkiye’de beklenenin altında kaldı. 2 tarafta iyi oynayan örnekler de var. Taffarel, Lugano, Luciano, ben, Jardel gibi. Ama bazen de terse örnekler oluyor. Ülkenin futbol kültürüyle oyuncunun futbol karakterinin örtüşmesi önemli nokta.”
‘SİSTEME UYMUYORSA NİYE TRANSFER EDİLDİ?
İnsanlar Diego’yu seninle kıyaslıyor…
“Bence kıyaslamamalılar çünkü biz çok farklı oyuncularız.”
Diego geldiğinde F.Bahçe sistemine uymadığı yönünde yorumlar yapıldı.
“Neden alındı o zaman? Eğer Diego gibi oldukça maliyetli bir transfer yapıyorsanız ondan faydalanmak için almış olmalısınız. Ama bu oyuncuya uygun bir sistemde oynamazsanız, verim alamaz ve yedekte oturtma tercihini kullanmak zorunda kalırsınız.”
‘KOŞAN OYUNCU İSTESE BENİ ALMAZDI’
Şöyle diyebilir miyiz; Brezilya teknik ağırlıklı, Türkiye fiziksel güce dayalı lig...
“Evet diyebiliriz. Bu önemli faktör.”
Sen de teknik bir oyuncusun. Sen nasıl başarılı oldun o zaman?
“Benim için kritik nokta Daum’du. Beni korudu oyun içinde ve tüm o periyotta. Ve o süreçte ligi de öğrendim, nasıl oynamam gerektiğini de. O dönemde Daum değil de başka bir antrenör olsaydı belki ben de benzer sıkıntıları yaşardım. Daum benim için önemli, onu seviyorum çünkü beni korudu. O gittikten sonra Zico geldi ve benim için daha da kolay oldu oyunumu yansıtmak. Çünkü beni ve oyunumu iyi tanıyor.
Ama benim başarımın kahramanı Daum’dur. Diego’ya bak mesela iyi bir örnek. Çok çok iyi bir oyuncu, kariyeri ortada. Ama ya oynamıyor ya da performansı genelde beğenilmiyor. Çünkü bana göre İsmail Kartal onun iyi yönlerini yeterince koruyamıyor oyun içinde. Problem bu. Ben de Daum olmasa benzer şeyleri yaşardım.
Ben oyunda diğerleri kadar koşmam, mücadeleci görünmem. Ben kendi iyi yaptıklarımı yaparım. Yeteneklerim doğrultusunda takıma faydalı oynamaya çalışırım. Daum bunu biliyordu ve beni iyi yaptıklarımı yapmam için aldı. Eğer mücadele eden, çok koşan bir oyuncu arasa beni almazdı.”
‘OYUN TAKTİĞİNİ BİZE GÖRE KURDU’
“Oyuncuyu korumak, onun faydalı yönlerini ortaya çıkaracak bir oyun anlayışı belirlemektir. Her oyuncunun artı eksi yönleri var. Mesela Daum beni Pierre van Hooijdonk ve Marcio Nobre’nin arkasına yerleştirmek için aldı. Ve üçümüze göre bir sistem oturttu. Pierre sakatlandı, Anelka geldi ve sistemi ben, Anelka ve Tuncay’a göre değiştirdi.
Şu an İsmail Kartal’ın sistemine bakalım… 3 ileride 3 ortada oyuncu var. Bu sistemde Diego’yu göremezsiniz. Dışarıda bırakmanız uygundur. Ama eğer hoca derse ki Diego benim için önemli, oynamalı. O zaman sistem değiştirip Diego’yu koyabilirsiniz. Diego’nun pozitif oyun yönünü görmek için onun oynayabileceği sistem tercih etmeniz gerek. Tıpkı Daum’un oyun içinde kötü noktalarımı kapatmamı sağladığı gibi.”
Futboldan sonraki hayat nasıl? Boşluk hissediyor musun? Zor geliyor mu?
“Şu an çok kolay tabii hayatım. Artık idman, kamp, seyahat, maç yok. Bir TV kanalı için çalışmaya başlıyorum. Şu an ailem ve arkadaşlarımla geçirmek için daha fazla vaktim var. Futbol oynamayı özlemiyorum. Ben mental olarak bırakma kararı aldım. Fiziksel gerekçelerle alınmış bir karar değildi. En az bir sezon daha oynardım.”
Oyuncu yetiştirme konusunda Türk kulüplerinin performansı sence nasıl?
“Hangi kulübe gidersen git. En önemli pozisyon oradaki gençleri yetiştiren antrenörün pozisyonudur. Ben F.Bahçe’deyken altyapıdan yalnızca Semih çıktı. Zico gelene kadar düzenli oynamadı. Çünkü yetersiz diye bir düşünce vardı. Ama Zico’yla gol kralı oldu. Mantalite değişmeli. Dışarıdan oyuncu almak başarı istikrarı için tek çözüm olamaz. Gençlere şans vermelisiniz.”
Kariyerinde seni en çok etkileyen iki olayı merak ediyorum. Biri pozitif diğeri negatif….
“Kariyerim adına en güzel an bana göre şu an. Yani bıraktığım an. Coritiba, Flamengo, Palmeiras, Cruzeiro, Brezilya Milli Takımı, F.Bahçe’de oynadım. Ve hangisine dönüp baksam insanlar bana saygı duyuyor, seviyor. Daha kıymetli bir his olamaz.
Ben futbola başlarken de kariyerim süresince de tek hedefim vardı: İnsanların bana saygı duyması için onlara saygı göstermeliyim! Şimdi kariyerim bitti ve rahatlıkla söyleyebilirim ‘Evet başardım!’ Önemli olan bu. Kötü bir şey yok aslında. İniş çıkışlar da bir şey katarlar.”
‘İç sahada kaybeden yarıştan düşer’
3 Büyük arasında kıyasıya bir yarış var. Ne düşünüyosun?
“Bu sezon ciddi bir rekabet var 3 takım arasında ve bu güzel birşey. Son haftaya kadar da gidecek gibi görünüyor. Zorlu deplasman maçları oynayacaklar. Bir derbi kaldı G.Saray-Beşiktaş arasında. Bana göre şampiyonu belli edecek şey iç sahada kayıp yapmamak. Ama yeterli değil. Dışarıdaki maçlarda kim daha kazançlı olursa o şampiyon olacaktır. Ama evinde maç kaybedenin şansı kalmaz bana göre.
Ligin son haftalarında sakatlık, kart cezası gibi etkenler artıyor. Takımların kadro derinliklerine çok hakim değilim. Ama olumsuzluklar karşısında rotasyonu derin olan takım büyük avantaja sahip demektir. Antrenör kulübeye baktığında alternatif göremezse bu büyük probleme sebep olur.”
‘Kartal için iyi-kötü diyemem’
İsmail Kartal’la çalıştın F.Bahçe’deyken. Şimdi takımın başında. Antrenörlüğüne dair fikrin nedir?
“Ben, İsmail Kartal’la çalıştığımda Ömerovic 2. antrenördü ve İsmail Kartal da teknik ekipte görevliydi. Ama antrenörlüğüne dair analiz yapabileceğim bir şey olmadı. Fakat sporcusu olduğu, sonrasında içinde görev aldığı kulübe antrenör olmak çok mutluluk verici. Uzun zamandır takımın içinde olması da avantaj elbette. Bu çok önemli bir şans. Ama iyi ya da kötü antrenör diye bir yorum yapamam çünkü çok uzaktayım, böyle bir analiz yapacak kadar hakim değilim konuya.”
‘Biliç’in pozitif bir ışığı var’
Biliç’le alakalı ne düşünüyorsun? Türkiye’de çok sevildi, farklı takım taraftarları da sempatik buluyor kendisini..
“Bilic’i şahsen tanımıyorum ama insanların genel yorumlarının olumlu olduğundan haberdarım. İzlediğim kadarıyla da yüzüne baktığında iyi bir insan izlenimini veriyor zaten. Pozitif bir enerjisi, iyi bir ışığı var bence…”
Fahri elçi Alex
Fenerbahçe'den 2.5 yıl önce ülkesine dönen Alex de Souza, Brezilya ile Türkiye arasında köprü olmaya devam ediyor. Türkiye’nin Brezilya Büyükelçisi Hüseyin Diriöz’ün ülkenin güneyinde yer alan Parana Eyaleti’nde yaptığı temaslara katılan Alex görüşmelerde çekilen fotoğrafı Portekizce ve Türkçe olarak yazdığı şu mesajla sosyal medyada paylaştı:
“Paranabölgesi hükümeti ile Türkiye Büyükelçisi Hüseyin Diriöz’ün buluşmasına katılım göstermek gurur vericiydi. Benim yaşadığım bölge hükümeti ve Türkiye arasında harika fikir değiş tokuşları gerçekleşti.”
‘Menajerlik düşünmüyorum’
Herhangi bir kulüpten gelecek bir başka pozisyon teklifine nasıl bakarsın? Mesela takım menajerliği gibi…
“Planım teknik direktör olmak. Benzer bir teklif Coritiba’dan geldi ama reddettim. Birlikte oynadığım takım arkadaşlarımın üzerinde bir pozisyona geçip, onların geleceğine dair karar vermek benim için olanaksızdı. Bunu kendilerine açıklayıp teşekkür ettim.”
‘Büyük bir hocanın yardımcısı olabilirim’
İyi oyuncu olmakla iyi hoca olmak arasında büyük fark var. Nasıl bir kariyer planı yaptın bundan sonrası adına?
“Bu konuyla ilgli %100 bir kararım yok. Antrenörlüğe başlarken küçük ya da büyük takım ayrımı yapmadan değerlendirmeyi düşünüyorum.
2016’da 39 yaşında olacağım ve uzun bir vaktim olacak teknik direktör olarak geçireceğim. Dolayısıyla bir yerden başlamak gerek. O ya da bu diye bir ayrım yapmıyorum. Ancak büyük bir isimle 2. antrenör olarak çalışma fırsatım olusa daha iyi olur diye düşünüyorum.”
‘Sadece futbolu konuşacağım’
Yıllarca kritik edildin, şimdi sen kritik edeceksin. Pek çoğu tanıdığın isimler, arkadaşların. Zor olacağını düşünüyor musun?
“Evet, çok kolay olamayacak. Şu an yapacağım işte durum farklı. Yalnızca futboldan bahsedeceğim. Kimsenin özel hayatı, kişisel başka konuları beni ilgilendirmiyor. Ben sadece ve sadece futbola dair değerlendirme yapacağım. Beğendiğim ya da beğenmediğimi dile getirdiğim her şey futbolla ilgili olacak.”
‘Türkiye’den yorumculuk teklifi almadım’
Bir TV kanalıyla 2 yıllık bir anlaşma yaptın ve yorumculuk hayatına başlıyorsun. Antrenörlük kursun da devam ediyor.
“Kursa devam ediyorum ve 2016 Ekim-Kasım gibi antrenörlük lisansımı almış olacağım. Bu süreçte televizyonda yorumculuk yapacağım. Ben Türkiye’de yorumculuk yapmak adına hiçbir görüşme yapmadım. Önümüzdeki birkaç yıl için Türkiye’ye sadece tatil için geleceğim. Ondan sonrasını bilemem.”