Şansal Büyüka'nın görüşleri şu şekilde:
Bu sezon Aykut Kocaman’ın yediği baskıyı, özellikle hiçbir yerli hoca yemedi. Medya bindirdi, kendi taraftarı bindirdi, hatta seyirci maçları protesto edip tribünleri boş bıraktı, geldikleri maçta takımı ıslıklayıp, yuhaladı. Aykut Hoca buna rağmen “ölmek var, dönmek yok” misali, bildiğinden, inandığından tek adım geri atmadı. Seyircinin, medyanın istediği futbolun görselliğini, keyfini seçmek yerine, inandığı futbol anlayışını oyuncularına ve takımına kabul ettirmeye çalıştı. Güvenli oynamayı ön planda tutan, yıldızdan önce takım oyununu savunan, sahanın her yerinde sağlam kalmaya çalışan, kontrolü asla elinden bırakmayan bir futbol anlayışı...
Gerçi, inanılmaz bireysel hatalar Aykut Hoca’nın hesaplarına ve oyun planlarına ağır darbeler vurmuş olsa bile, bütün bunlara rağmen Fenerbahçe zirveye yeniden tutundu. Takım Kaptanı Volkan Demirel bile Başakşehir maçı sonrasında “Belki göze hoş gelen futbol oynamıyoruz” diyerek bir kesimin hoşnutsuzluğunu kabul ederken, takım disiplininin kendilerini başarıya götüreceğini söyledi. Aykut Kocaman’ı takımın başına getirdiyseniz, bu futbol anlayışını da kabul edeceksiniz. Çünkü hocanın kitabında “bildiğinden şaşmak” ve “taviz” asla yok. Tıpkı “ölmek var, dönmek yok” gibi...
Koç mütevazı davranmış!
Fenerbahçe’nin başkan adayı Ali Koç’un genç iş adamlarına yaptığı konuşmada kullandığı iki ifade çok dikkatimi çekti... Birincisi; Ali Koç, göreve geldiklerdi taktirde ilk işlerinden birinin, çok etkili bir scout ekibi kurmak olduğunu söyledi. Böyle bir ekip Fenerbahçe’nin yıllardır süren transfer yanlışlarını çok ciddi anlamda önleyebilir.
İkincisi; Ali Koç, göreve geldikleri taktirde “hatırı sayılır bir parayı” kulüp kasasına koyacaklarını açıkladı. Ali Koç rakam vermedi ama ben o rakamı Ali Koç’un yönetiminde yer alacak en yakın çalışma arkadaşlarından birinden öğrendim. Şunu söylemeliyim; Ali Koç “mütevazı” davranmış. Koyacakları para “hatırı sayılır” değil, “müthiş” bir para...
Gomis elbette başrol oyuncusu ama Rodrigues gibi müthiş bir yardımcı aktörü var. Liderlik şampiyonluk ile taçlandırılmak isteniyorsa Rodrigues’i de “istim üstünde” tutmak zorunda. Galatasaray’ın golcüsü Bafetimbi Gomis bilinmeyen bir oyuncu değil... Buna rağmen bulup getirenlere helal olsun. Futbol elbette takım oyunu ama golcülerin özel bir ayrıcalığı bulunuyor. Başarı ya da başarısızlıkta direkt etkileri var. Bugün Galatasaray liderliği yeniden yakaladıysa bunda “aslan payı”nın Gomis’e ait olduğunu kim inkar edebilir. Dikkat ediyorum, Gomis attığı gollerde topun gelişine vurmaya özen gösteriyor ve bunda son derece başarılı oluyor. Öyle topu tutayım, çekeyim, önümü açayım, mecbur kalmazsa bunları yapmıyor. Antalya maçında attığı ilk golde, 9 metre mesafeden ayağından çıkan şutun saatte 120 kilometre hızla ağlarla buluşması, her golcüde olmayan bir özellik... Üstelik sol ayağıyla...
Antalya maçında attığı ikinci golde de gene topun gelişine vurduğunu unutmayalım. Gomis bu görüntüsü ile elbette Galatasaray’ın başrol oyuncusu ama yanında Rodrigues gibi müthiş bir yardımcı aktör var. Rodrigues bugün Gomis’e en fazla asist yapan oyuncu... Galatasaray 21. haftada aldığı liderliği sezon sonunda şampiyonluk ile taçlandırmak istiyorsa sadece Gomis’i değil, Rodrigues’i de “istim üstünde” tutmak zorunda...
Büyük başın derdi büyük olur
Beşiktaş bu sezon ezber bozup Şampiyonlar Ligi’nde şubat ayını bulunca böyle çok sıkışık, sıkıntılı ve zorlu bir maç programı önüne çıktı. Beşiktaş’ın hocası Şenol Güneş, şubat ayındaki çok sıkışık fikstür ve Şampiyonlar Ligi’ndeki Bayern Münih maçları nedeniyle erteleme istemeye hazırlanan Başkanı Fikret Orman’a katılmadı ve “istemiyorum , çıkar oynarız” dedi. Helal olsun Şenol Hoca’ya... Ertelenmesi istenen maç için rakip takımın izni lazım, TFF’nin onayı lazım, ertelenen maça yeni bir tarih bulmak lazım... Lazım da lazım... Zaten çok uzun yıllar oldu, Türkiye’de maç erteleme gündemden kalktı. Ancak şu var; bizim takımlar Avrupa kupalarına genellikle Aralık ayına kadar veda ettikleri için, şubat ayında bir Türk takımının Avrupa Kupası maçı oynayabileceği pek de hesaba katılmıyor. Bu hesaba katılsa, hiç kuşkusuz fikstür planlayıcıları buna göre bir çare yaratabilirdi. Beşiktaş ezber bozup Şampiyonlar Ligi’nde şubat ayını bulunca böyle çok sıkışık, sıkıntılı ve zorlu bir maç programı önüne çıktı. Büyük başın derdi, büyük olur misali...
Kandırmacanın böylesi
Trabzonspor son 5 maçını berabere bitirdi. Kazanamıyor ama kaybetmiyor da... Ama baktığınızda bugün lider Galatasaray’dan tam 11 puan geride... Yani şampiyonluk hesapları bir başka bahara kalmış durumda... Takımın kaybetmemesi bir takımın taraftarlarının hoşuna gidebilir, hatta gururlandırabilir. Ama “kazanamıyorsan kaybetme” anlayışı nereye kadar gidebilir? Trabzonspor son 5 maçında 5 beraberlik alıp 5 puan toplarken, bu son 5 maçında örneğin 3 galibiyet, 2 mağlubiyet alsaydı 9 puan toplamış olacaktı. Yani beş beraberliğe oranla 4 puan daha fazlası ve bugün liderle arasındaki puan farkı 11 değil 7 olacaktı. Bu hesap her takım için geçerli... Türk futbolunun başına bela olan “Yenemiyorsan yenilme” anlayışı hiçbir takımı bir adım ileri götürmüyor. Türk hocaların, Türk oyuncuların bu kandırmacadan hızla uzaklaşmaları gerekiyor.
Kerim’in düşündürdükleri
Başakşehir’in ligin ilk yarısında, özellikle büyük maçlardaki etkili oyunu ve galibiyetlerinde Kerim Frei’ın katkıları çok oldu. Şimdilerde bakıyoruz, Kerim Frei ilk on birden, hatta sonradan oyuna girme konusunda ciddi anlamda geriye gidiyor gibi... Düşünün, Başakşehir 2-0 yenik oynuyor, buna rağmen hareketli, dar alanlardan iyi çıkan, savunmaları açabilen, gol şansı yüksek olan Kerm Frei son dakikalarda şans bulabiliyorsa ortada sıkıntılı bir durum var. Ya Kerim Frei antrenmanlarda iyi değil, ya da Başakşehir’de forma adaletinde sorun var.
Biz izlerken yorulduk
Geçen hafta Göztepeli Beto, bu hafta Konyasporlu Serkan Kırıntılı... Bir kaleci bir takımı nasıl kurtarır bize çarpıcı örnekler verdiler. Serkan’ı izlerken biz yorulduk, penaltı dahil kurtarış üstüne kurtarış yaparken kendisi yorulmadı. Serkan zaten iyi bir kaleci ve yıllardır son derece istikrarlı oynuyor. Aykut Kocaman’ın fırsat buldukça “Serkan milli takıma alınmaz mı?” dertlenmesine hak veriyorum.
Fırat Aydınus nasıl atladı?
Alanyasporlular, “Penaltılarımız verilmedi” diye isyan ettiler. Başlangıçta yenilginin klasik alışkanlığı ile bir hakem suçlaması sandım. Ancak Bein Final programında Bünyamin Gezer’in yorumlarını dinleyip, görüntüleri dikkatli izleyince Alanya’nın isyanına hak verdim. Fırat Aydınus bana göre bu ülkenin en iyilerinden biri, belki de birincisi... Bu penaltıları nasıl atladı, inanamıyorum.
Para kulüplere neler yaptırıyor
Ara transferde Alanyaspor, Vagner Love’u, Antalyaspor Eto’o’yu kaybetti. İki takım da tehlike bölgesinden uzaklaşmaya çalışıyorlar ve çok önemli golcülerini kaybettiler, Şu paranın gözü çıksın. Kulüplere neler yaptırıyor, küme düşmeyi bile göze aldırıyor.
Aklımdan çıkmayacak
Alanyaspor’un bu kadar iyi oynayıp kaybettiği, Konyaspor’un bu kadar kötü oynayıp, hatta çaresiz kalıp kazandığı bir maçı bugüne kadar hiç görmedim. Bu sezonu hatırladıkça aklıma gelecek 1-2 maçtan biri oldu Alanya-Konya karşılaşması...
Şaka yapmış olmalı
Antalyaspor’un hocası Hamza Hamzaoğlu maç öncesi röportajında, “İyi bir kadromuz var” dedi. Hamza Hoca şaka yapmış olmalı... Ama ne desin? Maça çıkmadan kadrosunu kötüleyecek hali yok ya...
Müthiş vurgun!
TFF 1. Lig’de şampiyon adaylarından lider Ümraniye kaybetti, zirve yarışındaki Rize kendi evinde kaybetti, Giresun kaybetti, deplasmanda kazanan Ankaragücü, tüm rakiplerinin yenildiği haftada kazanıp resmen “vurgun” yaptı. Şampiyon olmak istiyorsan fırsatı kullanacaksın. Ankaragücü sezon sonu şampiyon olursa, bu 21. haftayı asla unutmasın.
Takım yıldızı!
Yıllardır maç kadrolarında hep futbolculara yıldız verilir Ben bu yıldız değerlendirmesinde bir değişiklik yapıp, kendimce takımlara yıldız verdim. İşte bana göre bu haftanın yıldız karnesi:
Galatasaray (***) - Antalyaspor (*)
Medipol Başakşehir (*) - Fenerbahçe (****)
Beşiktaş (****) - Kardemir Karabükspor (*)
Gençlerbirliği (***) - Trabzonspor (**)
Göztepe (**) - Osmanlıspor (**)
Aytemiz Alanyaspor (***) - Atiker Konyaspor (**)
Evkur Yeni Malatyaspor (**) - Kasımpaşa (**)
Teleset Mobilya Akhisarspor (***) - Bursaspor (*)
Kayserispor (**) - Demir Grup Sivasspor (***)