Kitabı okumayanlar için kısa bir özet geçmek istiyoruz. Bir tavşanın peşine takılan Alice küçük bir delikten geçerek kendisini bambaşka bir dünyanın içinde bulunuyordu. Bu dünyada Alice’in boyut algısı tamamen değişiyordu. Alice üzerinde ‘Beni iç’ yazan şişeyi içtikten sonra bir anda kapı deliğinden geçebilecek kadar küçülüyordu. Aynı şekilde ‘Beni ye’ yazan pastayı yedikten sonra ise devasa bir boyuta ulaşıyordu. Bu durumun gerçeklik algısıyla ilgili olduğunu söylesek ve normal hayatta bunu yaşayan insanların varlığından söz etsek eminiz ki şaşırırsınız. Peki Alice Harikalar Diyarında sendromu nedir?
İlk kez Dr. John Todd tarafından bahsedilen bu hastalık birçok kaynakta Todd’s Sendromu olarak geçer. Bu hastalık ile kişi çevresindeki objelerin boyutlarını gerçeğin dışında algılamaya başlar. Örneğin bir objeyi olduğundan daha küçük (mikropsi), gerçek boyutlarından daha büyük (makropsi), daha uzakta (telopsi), daha yakında (pelepsiya) ve olduğundan daha zayıf, şişman, uzun ya da kısa (metamerhopsi) olarak algılayabiliyor. Bu bozukluk sadece görüntüde değil aynı zamanda hisler ve algıda da meydana gelebiliyor. Alice Harikalar Diyarında sendromu genellikle çocukluk döneminde rastlanan bir hastalıktır. Bu sendrom genellikle migren hastalığı olan, geçmişinde beyin tümörü ya da psikoaktif madde kullanım bozukluğu yaşayan insanlarda görülüyor. 20'li yaşlarda ise etkisi azalıyor ya da tamamen bitiyor. Sendromun en şiddetli olduğu zaman dilimi ise gecedir.
Bu sendrom aslında birçoğumuzun izlediği veya okuduğu birçok eserde de mevcuttur. Örneğin, Jonathan Swift'in Gulliver'in Gezileri'nde bahsettiği Lilliput mikropsiyle ilişkilendiriliyor.