Kars eski DEP Milletvekili DTP'li Mahmut Alınak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ı Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreterliği'ne şikayet etti.
Dilekçesinde Kürtlere soykırım uygulandığını iddia eden Alınak, "Dünya barışından başka hiçbir isteği olmayan bu halk, en ufak bir hak ileri sürdüğünde Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde soykırım uygulanarak yok edilmektedir. Asimilasyon tüm acımasızlığıyla sürüyor. Birleşmiş Milletler'in bu trajediye müdahale etmesi için acaba bir iç savaşın çıkması mı gerekiyor" dedi.
Kars Halk Meclisi Sözcüsü sıfatıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ı, BM Genel Sekreterliği'ne şikayet eden Kars DTP eski il başkanlarından Mahmut Alınak, İngilizce hazırladığı iki sayfalık dilekçesinde sert eleştirilerde bulundu. Binlerce yıllık tarihlerinde Kürtlerin sürekli zulme uğradığını öne süren Alınak, bugün de Türkiye'de dil ve etnik kimliklerinin yok sayıldığını ileri sürdü.
`İÇ SAVAŞ ÇIKMASI MI BEKLENİYOR'
Bugün de Kürt dramının, uygar olduklarını söyleyen devletlerin onayı ile sürdürüldüğünü savunan Mahmut Alınak dilekçesinde şu iddialara yer verdi:
"Ama ne gariptir ki, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası kuruluşlar bu insanlık dramına seyirci kalmaktadırlar. Çünkü tüm bu kuruluşlar bu Kürt dramının mimarı olan devletlerin ağır baskısı altındadırlar. Dünya artık savaş ve barbarlık çağına son vermelidir. Mutlu bir dünya için bu şarttır. Yeni bir çağa, Özgürlükler ve Sevgi Çağı'na adım atmalıyız. Dünya insanlığının bu çağa geçebilmesi için, yeryüzünden her türlü esaretin sökülüp atılması gerekmektedir. Bugün sürmekte olan Kürt trajedisi dünyada eşine hiç rastlanmayan bir esarettir. Yukarıda da belirtildiği gibi eski çağlarda bile her halkın dili ve etnik adı vardı. Ama modern olduğu söylenen bu çağda Kürtlerin dilleri ve etnik kimlikleri yok sayılmaktadır. Dünya barışından başka hiçbir isteği olmayan bu halk en ufak bir hak ileri sürdüğünde Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde soykırım uygulanarak yok edilmektedir. Asimilasyon tüm acımasızlığıyla sürüyor. Bu soykırım ve asimilasyon suçunu ise şimdi iktidarda olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt birlikte işlemektedirler. Birleşmiş Milletler' in bu trajediye müdahale etmesi için acaba bir iç savaşın çıkması mı gerekiyor?" Kürt halkının böyle bir savaşın tarafı olmak istemediğini vurgulayan Alınak, "Çünkü kendisini ezenlerin kardeş Türk halkını ve öteki azınlıkları da ezdiklerini biliyor ve görüyor. Kürt halkının Türk halkı ile hiçbir sorunu yoktur, olamaz da. Kürtlere bu acıyı yaşatanlar devlet yönetimini elde tutan güçlerdir. Sonuç olarak Kürt milleti kabul edilemez bir zulüm altında yaşamaktadır. Uluslararası kuruluşların bu zulme seyirci olmaları çağımız için kara bir lekedir." dedi.
`ERDOĞAN VE BÜYÜKANIT YARGILANSIN'
Alınak, şikayet dilekçesini cezaya çarptırılacağını göze alarak BM'ye gönderdiğini belirterek, BM'den şu iki talepte bulundu:
1- Soykırım suçunu birlikte işleyen Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın Birleşmiş Milletlerce oluşturulacak uluslararası bir mahkemede yargılanıp cezalandırılmalarını;
2- Kürtlerin gasp edilen ulusal ve insani haklarının iade edilmesi için aracılık yapmanızı talep ederiz."
DİL YASAĞINDAN ŞİKAYET
Kürtçe üzerindeki yasağın da devam ettiğini savunan Alınak, iddialarını şöyle sürdürdü:
"Sömürge bile olsalar tarihte hiçbir halkın dili ve kimliği yasaklanmamıştır. Bugün de yeryüzünde adı yasaklı olan tek bir millet, tek bir ülke yoktur. Ama Kürt milleti ve onun ülkesi Kürdistan'ın adı yasaklıdır. Bu akıl almaz yasak, Lozan Antlaşması'nı yapan devletlerin dünya insanlığına bıraktıkları bir utanç belgesidir. Türk devlet makamlarına tek bir harfle bile olsa Kürtçe bir yazı gönderilemez, suçtur. W, Q, X gibi harflerin olduğu Türkçe bir yazı bile suç olarak kabul edilmektedir. Kars, Diyarbakır, Ankara ve daha başka pek çok il ve ilçelerde yüzlerce ceza davası açılmıştır. Bunun gibi tamamen insani bir talep olan kimlik talebini ileri süren herkes Türkiye'de ya öldürülmekte, ya da hapislere atılmaktadır."