Gazeteci Yazar Ahmet Turan Alkan, İstiklal mahkemelerinin kullanılış biçimini ‘İsviçre çakısına’ benzeterek, mahkemelerin çok yönlü kullanıldığını ifade etti. İstiklal mahkemelerinin hukuk tarihi açısından kötü bir başlangıç teşkil ettiğini söyleyen Alkan, “İstiklal Mahkemeleri, sivil ahalinin sindirilmesi, yeni inkılapların yarattığı huzursuzlukların bastırılması ve siyasi muhaliflere göz dağı vermek için kullanılmıştır.” dedi.
İstiklal mahkemelerinin verdiği kararlar hala tartışılırken, gazeteci yazar Ahmet Turan Alkan, 20 yıllık iki çalışmasını ‘İstiklal Mahkemeleri ve Sivas'ta Şapka İnkılabı Duruşmaları’ kitabında bir araya getirdi. İki bölümden oluşan kitap, İstiklal Mahkemeleri konusunda genel bilginin yanı sıra, Sivas’ta şapka kanununa muhalefet eden birinin yargılanmasındaki mahkeme kayıtlarını da içeriyor.
İstiklal mahkemelerinin kurulma sebebinin firar eden askerleri engellemek olduğunu aktaran Alkan, mahkemenin pratik, hızlı, biraz da sert bir çözüm yolu olduğuna ifade etti. Meclisin 1923’te son derece demokratik, toplumun çeşitli katmanlarında temsilcileri barındıran çok renkli bir yapısı olduğunu aktaran Ahmet Turan Alkan, 1923’te yapılan seçimlerle bunun değiştirildiğini kaydetti. Eski mecliste 'muhalif' diye bilinen bütün mebuslar ekarte edildiğini aktaran Alkan, “Mustafa Kemal Paşa’nın muzaffer ordularının subayları bu seçimde sandık başlarında rol aldılar. Seçim yapılan yerlerde de insanlar, hayranlık ve saygı duydukları Mustafa Kemal’in listelerine oy verdiler. İkinci meclis de eski muhalefetten arınmış olarak teşekkül etti. Mustafa Kemal Paşa ikinci meclise giderken, birinci meclisteki muhalif sesleri pek görmek istemiyor. Ne var ki, ikinci mecliste yine muhalefet oluştu. Bu defa muhalefet milli mücadeleyi yapan ve yürüten kadro içerisinden çıktı. Kendi silah arkadaşlarıydı. Paşa, bu durumdan hoşnut olmadı. Kendisinin siyasi muhalefetten hoşnut olmadığını aldığı kararlardan biliyoruz. Bu dönemde İstiklal Mahkemeleri siyasi muhalefeti sindirmek, gözdağı vermek, bastırmak için değişik dozda ve şiddette kullanılmıştır. Asıl odak noktası siyasi muhalefeti caydırmaktır.” diye konuştu.
İstiklal mahkemelerinin kullanılış biçimini ‘İsviçre çakısına’ benzeten Alkan, mahkemelerin çok yönlü kullanıldığını hatırlattı. “İstiklal Mahkemeleri; sivil ahalinin sindirilmesi, yeni inkılapların yarattığı huzursuzlukların bastırılması, siyasi muhaliflere göz dağı vermek için kullanılmıştır.” diyen Alkan, bu durumun hukuk tarihi açısından da kötü bir başlangıç teşkil ettiğini söyledi.
İstiklal mahkemelerinde sanıklara savunma, avukat bulundurma hakkının tanınmadığını aktaran Alkan, “Alınan kararlar temyiz edilmiyor ve süratle infaz ediliyordu. Yani beraatsa hemen salıveriliyor, idam ise hemen idam ediliyor. Hapis veya sürgün ise gereği yerine getiriliyordu. Mahkemeler kanundan gücünü alıyorlardı. Burada şu ayrımı yapmak lazım. Bunlar kanuna dayanan fakat, hukuki olmayan uygulamalardır.” ifadesini kullandı.
İstiklal mahkemelerindeki şapka inkılabı yargılamalarına da değinen Ahmet Turan Alkan, bu yargılamaların tamamen gözdağı verilmeye yönelik olduğu tespitinde bulundu. Şapkaya karşı örgütlü, güçlü, dişli bir muhalefetin olmadığını hatırlatan Alkan, “Cılız bir takım protestolar vardı. Onlara da orantısız şiddet kullanarak bastırıyorsunuz ve kamuoyuna müthiş bir kanaat terörü yaymış oluyorsunuz. ‘Bu kanuna direnirsen başın çok kötü belaya girer hatta asılabilirsin’ izlenimi veriliyordu. Şapka kanununa muhalefet ettikleri, ya da muhalefet etmeye yeltendikleri için hatta asılan bir hayli insan olmuş. Bunlar hoş görülemez şeylerdir.” yorumunu yaptı.
'ÖZÜR DİLEYEN DEVLETİN İTİBARI ARTAR'
Dersim olayları sebebiyle özür dileme tartışmalarında da değinen Alkan, devletin özür refleksinin zayıf olduğunu aktardı. Şu anda bu ‘özür’ için gerekli ortamın hazır olduğuna işaret eden Alkan, Türkiye’de kamuoyunun devletin durduğu yere göre çok geliştiğini kaydetti. Alkan, devletin özür dileyince itibarının da artacağının altını çizdi.
Özür tartışmalarında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu da değerlendiren Alkan sözlerini şöyle tamamladı: “Kılıçdaroğlu, bu tartışmada anlamlı bir figür değil. Köşeye sıkışmış bir figür. Ondan tutarlı bir çıkış beklemek de haksızlık olur. Kimsenin kökeniyle ilgili değiliz ama o kökeniyle görevi arasındaki bir dar aralığa sıkışmış durumda. Biz orada ne olduğunu biliyoruz. Bu olup bitenler de devletin büyük bir dahili vardır. Toplumunu kırbaçla yola getirmeyi ve eğitmeyi düşünen bir devlet anlayışının da kınanması lazımdır.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz