İstanbul'un kalabalık Eminönü sahili boyunca siyah manto giymiş ve başörtüleri çenelerinin altından bağlanmış kadınların yanı sıra yine renkli kıyafetler giymiş ve başörtüleri özenli biçimde yüzlerine sarılmış diğerleri dikkat çekiyor.
20 sene önce böyle gösterişli, dindar bir görüntü Türkiye'de nadiren görülürdü ancak bugün First Lady Hayrünnisa Gül ve Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine, bu görüntünün en üst düzey örnekleri.
Başörtüsü Türkiye'nin en ihtilaflı konularından biri olmaya devam ediyor. Resmî olarak laik ancak çoğunluğu Müslüman olan 74 milyonluk bu ülkede, başörtüsünün bağlanışından aksesuarlarla süslenişine, bağlayanın duruşundan hal ve tavırlarına kadar her şeye bir anlam yükleniyor.
Başörtüsü, Cumhuriyetin ilk yıllarında çağ dışı ve kırsal olarak damgalanan basit bir baş bağlamadan, son yıllarda yeni bir muhafazakâr Müslüman sınıfın Türkiye'nin laik seçkinlerine meydan okumasını bünyesinde barındıran özenle hazırlanmış ve çok iyi pazarlanabilir bir giyim eşyasına dönüştü.
Tesettür giyim markası Armine'nin üretim ve pazarlamadan sorumlu yöneticisi Alpaslan Akman, "10 yıl önce başörtülü kadınlar için şık bir şey bulmak zordu, ancak dindar kadınlar için moda son 6-7 senede büyük ilerleme kaydetti." şeklinde konuşuyor.
Bir manto sıklıkla yaklaşık 200 Türk Lirasına (143 dolar) satılıyor.
2007 tarihli bir çalışmaya göre, Türk kadınlarının yaklaşık yüzde 69'u bir şekilde başlarını örtüyor. bunların yüzde 16'sı da saçlar ve boyunun sıkıca örtüldüğü daha kapalı bir tarz olan "türbanı" kullanıyor.
Türbanın düzgün biçimde bağlanması daha fazla zaman ve çaba gerektiriyor ve kaymaması için altına genellikle bir bone takılması gerekiyor.
--Artan Güven--
Türkiye'nin türbanlı First Lady'si Hayrünnisa Gül, dindar kesimdeki artan güvenin bir işareti olarak geçen ay ilk kez eşiyle birlikte Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla verilen davete ev sahipliği yaptı.
Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde başı örtülü bir cumhurbaşkanı eşiyle karşılaşmak laikliğe sadık ordu için oldukça zordu.
1982 yılında İslami moda evi Tekbir'i kuran ve Türk basınında "Allah'ın Terzisi" olarak adlandırılan Mustafa Karaduman, toplumdaki değişimlerin farkında ve daha fazla büyümeden umutlu.
Karaduman, "İlk on yılda çalışmalarımız oldukça amatördü. Daha sonra 1992'de dünyanın dikkatinin üzerimize çevrildiği ilk başörtüsü defilesini düzenledik. Şu anda İslami tarzda giyim dünyanın her yerinde gündemde yer alıyor." diyor.
Karaduman, Türkiye'deki 90 ve yurt dışındaki 10 mağazasının sayısını artırmayı planlıyor. Armine'nin de Tekbir gibi haris büyüme planları mevcut.
Milliyet gazetesi, İslami giyim pazarının 2,9 milyar dolar değerinde olduğunu tahmin ediyor.
Başörtüsünün sokaklardaki varlığına rağmen, bayan öğrenciler ve memurların laik devletin kurumlarında baş örtüsü takmaları yasak. Bu, muhafazakâr Müslümanlar öncülüğündeki AK Partinin kaldırmaya söz verdiği bir kural.
Laik kesim, yasağın kaldırılmasının başı açık kadınlar üzerinde başlarını örtmeleri için bir baskı oluşturabileceğinden endişe ediyor.
Başörtüsü tartışması Türkiye'nin sosyo-ekonomik gelişimine ve ülkenin siyasi ve dini kimliği arasındaki sınıra ayna tutuyor.
Ekonomideki hızlı büyüme halkın daha fazla harcama yapmasına imkân tanıdı. Yükselişe geçen dindar Müslüman kesimin siyasi bilincinin artmasıyla örtülülerin toplumda öne çıkmasına daha çok rastlanır oldu.
Din, 1980 askeri darbesinden sonra toplumda daha çok göze çarpmaya başladı ve solcu ideolojilere engel olmak için tolere edildi. Ankara Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Özlem Sandıkçı, kentlerde yaşayan genç kadınların üzerlerindeki ev yapımı bol mantolar ve büyük başörtülerini siyasi simge olarak taşıdıklarını söylüyor.
Sandıkçı, örtülerin giderek daha renkli ve gösterişli hale geldiğini, çünkü dindar kadınların artık görülüp fark edilmek istediklerini belirtiyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Kadınların örtünmeye başlamasıyla bu ihtiyacı karşılayacak olan iş kolunun gelişmesi kaçınılmazdı. Küçük şirketler büyümeye başladı ve giderek önemli birer oyuncuya dönüştüler."
Muhafazakâr Müslümanlar, İslami moda endüstrisinin başörtüsünü metalaştırmasından hoşlanmıyor. Katı laiklik yanlısı kesim ise kıyafetlerin çok gösterişli olduğunu, başörtüsünün simgelediği tevazuya aykırı olduğunu söylüyorlar.
Sandıkçı, "Gösterişsiz olmak dinin bir koşulu ancak tek koşul değil. Kadınlar, İslam adına olumlu bir örnek oluşturmak için aynı zamanda hoş bir görünüm sergilemek zorundadır." diyor.
ANKA