Berlin’in ortasında yarım dönüm yer çevirdi ve ortasına gecekondu dikti. Seneye tapusunu alıp otel konduracak.
Berlin’in tam orta yerinde bir gecekondudayım. Derme çatma bir bina, girişinde Türk ve Alman bayrakları asılı. İçeride bir masa, bir sedir, bir de üzerinde çaydanlığın fokurdadığı bir ocak var. Gerisi çer çöp...
Kenarda bir çalı süpürgesi, duvarda ise sarkan tespihler ve namaz saatlerini gösteren, Türk Federasyonu takvimi var.
İçinde bulunduğum alan, Berlin şehir planında “Türk bahçesi-Osman Kalın” olarak geçiyor. Osman Kalın 86 yaşında, Yozgat Curalili. Berlin şehir planına geçişi ise “Türkler Almanya’ya uyum sağladı mı?” sorusuna verilecek en sıradışı cevap.
25’ten 500 metrekareye Makarayı başa saralım, 1982’ye gidelim. 1964’te Almanya’ya misafir işçi olarak gelen Yozgat Curali köyünden Osman Kalın, camiye gidip gelirken Doğu ve Batı Berlin’i ayıran duvarın dibinde bir yeşil alan görür. Artık emeklidir, yapacak işi yoktur. “Dur ben buraya biraz bitki dikeyim” deyip 25 metrekarelik alanı çitle çevirir. O 25 metrekare zamanla genişlemeye başlar, bir de kulübe konar bahçeye.
Batı Berlin Belediyesi müdahale etmek ister ama şans Kalın’dan yanadır. Çünkü bahçenin bulunduğu alan yasal olarak Doğu Berlin’e aittir, duvar yanlışlıkla ileriden çekilmiştir. Kısacası Osman Kalın, Doğu Berlin’nin Batı’da kalan toprağında yıllarca özgür kalır.
1989’da duvar yıkılır, 1991’de tamamen kaldırılır. Osman Kalın, bahçesinin duvardan sonra açıkta kalan kenarına “Ne olacak ki?” deyip iki metre ileriden çit çeker. Sonunda bahçe büyüye büyüye 500 metrekareye ulaşır. Kulübe de bir eve dönüşmüştür çoktan.
Çatıya çıktı, yıkım durdu Ama artık iki Berlin birleşmiştir, Berlin Belediyesi eli kuvvetlenmiş bir şekilde çıkar Osman Kalın’ın karşısına. Sürekli mektup gönderirler, “Çık buradan” diye... Fakat bu kez de Kreuzberg ve Mitte ilçeleri arasındaki tartışmanın ortasındadır bahçe. “Senin mi, benim mi?” sorusuna cevap bulamaz iki ilçe ve bu kargaşadan 10 yıl boyunca sıyrılır Osman Kalın.
1996’da hem bu evi hem de civardaki evsizlerin barakalarını yıkmak üzere belediye dozerlerle kapıya dayanır. Osman Kalın çatıya çıkar, “Ölürüm de çıkmam” stratejisini başarıyla uygular. Alman polisi bakar ki çare yok, Kalın’ın komşusu Papaz Müller’in de araya girmesiyle sadece barakaları yıkıp ayrılır. Senato da bir biçimde kabullenir gecekondunun varlığını.
2012’de tapusunu alacak Kalın ailesi bu evde hiç oturmaz ama yıllardır korurlar alanı. Şimdi Osman Kalın yaşı ve sağlığı nedeniyle gelemiyor ama oğlu Mehmet Kalın tutuyor nöbeti. Bahçeyi ve evi boş bırakmıyorlar; çünkü 2012’de 30. kullanım yılını doldurup tapu almaya hak kazanacaklar. Planı, tapuyu alınca altyapıyı düzeltmek; çünkü burayı otele çevirmeyi düşünüyor.
‘Almanlar da işgal etmiş’ Kısacası bir tür “uyanıklık”la Kalın ailesi Berlin’in orta yerinde 500 metrekarenin sahibi oluyor. “Toprağı istila etmişsiniz, yaptığınız yanlış değil mi?” diye soruyorum, verdiği cevap yanlışı katmerliyor: “Almanlar Yahudilerin mülklerini istila etmişler, şimdi biz de onlarınkini ediyoruz.”