Koronavirüse karşı dünya genelinde önlemler alınırken, salgına karşı ilaç ya da aşı arayışı da sürüyor. Uzmanlar şu sıralar özellikle başka hastalıklar için kullanılan ilaç ya maddelerin koronavirüse karşı etkili olup olmayacağını araştırıyor. Çünkü bu ilaçların etkili olması halinde ruhsat için külfetli bir test sürecinden geçirilmeleri gerekmeyecek.
Almanya'nın Tübingen kentindeki tıpçılar sıtma tedavisinde kullanılan Chloroquin ilacını koronavirüse karşı test etmek istiyor. Önümüzdeki hafta ilaç insanların üzerinde denenecek. Araştırmacılar, sıtma tedavisinde kullanılan ilacın birçok virüse karşı etkili olduğuna dikkat çekiyor. Deney tüpünde yapılan deneylerde ilacın SARS'a karşı etkili olduğu ortaya çıkmıştı. İlacın SARS ile akrabalığı nedeniyle yeni koronavirüse (Covid-19) karşı da etki göstermesi umuluyor.
Alman hükümeti sıtma tedavisinde kullanılan Chloroquine ilacını büyük miktarda depolama kararı aldı. Sağlık Bakanı Jens Spahn, "Almanya Federal Cumhuriyeti olarak Chloroquine'i Bayer'de büyük miktarlarda depoladık" dedi. Söz konusu ilaç koronavirüse karşı kullanılma ihtimali nedeniyle önemli görülüyor. Sağlık Bakanı Chloroquine’in koronavirüse karşı kullanılıp kullanılamayacağına yönelik yürütülen araştırmaları yetkili makamların da yakından izlediğini belirtti.
Bilim insanlarının büyük umut bağladığı maddelerden biri de Remdesivir. Bu madde Ebola enfeksiyonları için geliştirildi ancak klinik incelemelerinde iyi bir sonuç vermedi. 2012 yılında ise koronavirüs enfeksiyonu olan Mers’e karşı etkili olduğu görüldü. Şimdi doktorlar bu maddenin Covid-19 tedavisinde de kullanılıp kullanılmayacağını araştırıyor.
Hali hazırda bu madde ile ABD ve Çin’de beş araştırma yürütülüyor. ABD’de yolcu gemisi Diamond Princess’deki koronavirüs hastalarına Remdesivir verildi. Söz konusu gemi iki hafta boyunca salgın yüzünden Yokohama’da (Japonya) iki hafta karantinada tutulmuştu. ABD’deki araştırmanın ilk sonuçlarının Nisan başında gelmesi bekleniyor. Ancak hastalığa karşı bir ilaca ruhsat verilmesinin aylar alabileceği belirtiliyor.
Araştırmacı İlaç Üreticileri Birliği Sözcüsü Rolf Hömke ilacın ruhsat alma süreciyle ilgili olarak şöyle konuştu:
"Ruhsat sürecinde üç temel nokta açıklığa kavuşturuluyor: Etkisi, vücuda uyumu ve teknik açıdan kalitesi. Bir ilaç başka bir kullanım amacıyla ruhsat aldıysa, o zaman insan vücuduna uyumu incelenmiş ve teknik kalitesi de ortaya konulmuştur. Burada sadece söz konusu maddenin hastalığa karşı etkisinin ispat edilmesi gerekir."
Hali hazırda test edilmiş maddeler bu koşullarda hızlı bir biçimde klinik incelemelere alınarak büyük hasta grupları üzerinde test edilebiliyor. Hastalar üzerindeki testlerin başarılı geçmesi halinde hızlıca ruhsat alabilmesi mümkün.
Aşının bulunması çok uzun sürebileceği için koronavirüsün ağır bir seyirde geçmesini engelleyecek bir ilacın bulunması önem taşıyor. Klinik araştırmaların sonuçlarının tutulduğu ClinicalTrials Veri Bankası’na göre hali hazırda Covid-19’a yönelik 50’den fazla araştırma yürütülüyor.
Bu araştırmalarda başka hastalıklar için geliştirilen ya da araştırılan 50 ilaç ya da madde test ediliyor. Bunlar arasında sıtma tedavisinde kullanılan Chloroquin, hepatit tedavisinde kullanılan Ribavirin ve nörolojik işlev bozukluğuna yol açan Multiple Skleros’da kullanılan bir ilaç da bulunuyor.
Klinik testlerin büyük bölümü Çin’de yapılıyor. Koronavirüs hastalarının büyük bölümünün burada olması sebebiyle araştırmalara katılmaları daha olası görülüyor.
Araştırmacı İlaç Üreticileri Birliği (vfa) bu araştırmalarda hücrelere girerek virüsleri frenleyen ya da artmasını engelleyen virostatika maddesinin de test edildiğini belirtiyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre koronavirüse yakalananların yüzde 80’i özel bir tedaviye ihtiyaç duymaksızın hastalığı atlatabiliyor. Ancak hastalığın ağır seyrettiği durumlarda insanların solunum sorunları yaşadığı biliniyor. Kansere karşı kemoterapi tedavisi görenler ile daha önce farklı rahatsızlığı olan yaşlılar en riskli gruplar olarak kabul ediliyor.
Gießen'deki Justus-Liebig Üniversitesi'nden Enfeksiyon Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Susanne Herold, "Bu kişiler çok ağır zatürre hastaları gibi tedavi ediliyor. Sadece bakteriyel enfeksiyonlardaki gibi antibiyotik kullanılmıyor" dedi. Herold, hastalara oksijen takviyesi sunulduğunu ya da suni solunum cihazına bağlandıklarını kaydetti.