HABER

Almanya'da erkek sığınmacılara havuz yasağı

Almanya'da Bonn yakınlarındaki Bornheim kentinde erkek sığınmacıların belediyeye ait yüzme havuzlarına girişleri yasaklandı

Almanya'da erkek sığınmacılara havuz yasağı

Almanya'nın Bornheim şehri idaresinin, erkek sığınmacılara yüzme havuzuna giriş yasağı getirdiği bildirildi.

Almanya'nın Bornheim kasabası belediye meclisi üyesi Markus Schnapka taciz şikayetlerinin artması nedeniyle kapalı yüzme havuzunda sığınmacı erkeklere yasak getirildiğini ancak mesajın alınması durumunda yasağın kaldırılacağını söyledi.

Yüzme havuzunda çalışanlara ve yüzmeye gelen kadınlara en az 6 kez tacizde bulunulduğuna ve bu tür şikayetlerin artması nedeniyle böyle bir yasak getirildiği iddia edildi.

KARNAVAL GEÇİDİ İPTAL EDİLDİ

Kuzey Ren Vestfalya eyaletine bağlı Rheinberg am Niederrhein kentinde düzenlenecek karnaval alayı da iptal edildi.

Karnaval komitesinden bir yetkili, alay yürüyüşü için güvenliğe ihtiyaçları olduğunu ve kısa zamanda bunu organize edemeyecekleri için yürüyüşü iptal ettiklerini belirtti.


Bornheim belediye meclisi üyesi Markus Schnapka taciz vakaları sonrası erkek sığınmacıların kapalı yüzme havuzuna alınmaması kararı verdiklerini söyledi.

Mültecilere özel kimlik belgesi

Almanya, ülkeye gelen mültecilere özel kimlik kartı vermeye hazırlanıyor. Meclis, ilgili yasal düzenlemeyi bugün oyluyor.

Alman Federal Meclisi'nde bugün mültecilere özel bir kimlik belgesi verilmesi ile ilgili yasal düzenleme oylamaya sunulacak. Verilmesi planlanan kimlik kartının yardımı ile resmi makamlar, mültecilerle ilgili bilgilerin toplandığı veri bankasına ulaşabilecek.

Veri bankasında mültecilerin ait oldukları uyruk, köken, doğum tarihi, parmak izi, aşı ve diğer sağlık bilgileri toplanıyor.

Almanya bir yandan da sığınmacı akınını sınırlandırmaya çalışıyor. Avusturya sınırından Almanya'ya her gün bin ila 2 bin mültecinin giriş yaptığı, ancak Alman makamlarının geçişleri zorlaştırmaya başladığı belirtiliyor.

Avusturya makamları, Almanya'nın her gün 200 kişiyi geri gönderdiğini söylüyor. Ancak Suriyelilerin geri gönderilmediği, Afganistan, Irak, İran ve Fas'tan gelen kişilerin gönderilrdiği belirtildi.

Merkel: Göçmen yasası sertleşebilir

Köln kentinde yılbaşı gecesi yaşanan toplu taciz olayının ardından, Almanya Başbakanı Angela Merkel, sığınmacıların ülkeden sınır dışı edilebilmesini kolaylaştıracak adıma hazırlandıklarını belirtti.

Köln kentinde yılbaşı gecesi yaşanan toplu taciz olayının ardından, Almanya Başbakanı Angela Merkel, suç işleyen sığınmacıların ülkeden sınır dışı edilebilmesini kolaylaştırmaya yönelik yasa değişikliği yapılabileceğini açıkladı.

Yılbaşı kutlamaları sırasında tren istasyonunun önündeki kalabalık bir erkek grubu 100'den fazla kadına tacizde bulunmuştu.

Köln polisi kendilerine 170 şikâyet başvurusunun geldiğini, bunların 117'sinin cinsel saldırı iddialarıyla ilgili olduğunu açıkladı.

Saldırıları, Arap ya da Kuzey Afrikalı görünümlü erkeklerden oluşan grupların yaptığı bildirilmişti.

Olayı protesto edenler, polisi ve siyasileri tacizi hasıraltı etmeye çalışmakla suçlamış ve Başbakan Merkel'den kadınlara yönelik suçlarla ilgili adım atmasını istemişti.

SINIR DIŞI EDİLEBİLİRLER

Olayın ardından saldırıya karışan sığınmacıların sınır dışı edilebileceğini açıklayan Merkel, bir adım daha ileri giderek göçmen yasasında değişiklik yapabileceklerini açıkladı.

KÖLN'DE SALDIRIYA UĞRAYAN KADINLAR ANLATIYOR

Almanya'da mevcut yasalara göre sığınmacılar ancak 3 yıldan uzun süreli hapis cezası aldıklarında ve kendi ülkelerine geri gönderilmeleri hayati tehlike oluşturmuyorsa sınır dışı edilebiliyor.

Merkel'in Hristiyan Demokrat Partisi'nden milletvekillerinin, hapis cezasına çarptırılan tüm sığınmacıların, cezanın süresine bakılmaksızın sınır dışı edilmesini talep etmesi bekleniyor.

Almanya’da sığınmacı tartışması aşırı sağa yarıyor

Almanya'da sığınmacılara yönelik devam eden tartışmalar aşırı sağın işine yarıyor. Son kamuoyu yoklamalarına göre aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi AfD, Yeşilleri geçti. Alman Devlet Televizyonu 2.Kanalı ZDF için yapılan "Politbarometer” araştırmasında, önümüzdeki Pazar günü seçim yapılacak olsa, AFD yüzde 11 oranında oy alıyor. Aşırı sağcı partinin Aralık ayında oy oranı yüzde 9 düzeyindeydi. Yeşiller Partisi'nin oy oranı ise yüzde 10 olarak görünüyor. Diğer kamu kanalı ARD için yapılan "Deutschlandtrend” araştırmasına göre ise AfD'nin oy oranı Yeşiller ile aynı görünüyor. AfD, geçen yaz parti içerisinde yaşanan tartışmaların ardından, kamuoyu yoklamalarında oyunu sürekli arttırıyor. Almanya'da yaşanan sığınmacı krizinin partinin oylarını bu denli arttırmasında temel etkenlerin başında geldiği belirtiliyor. ZDF araştırmasında Hıristiyan Birlik Partileri CDU/CSU'nun oy oranı yüzde 37, Sosyal Demokrat parti SPD'nin yüzde 24, Sol Parti'nin yüzde 8 ve Hür Demokrat Parti'nin FDP ise yüzde 5 oranında oy alacakları görünüyor.

'Böyle başaramayız'

Volker Wagener, ‘Almanya’nın kaos günleri. Yaz aylarında bir deney başlattık. Mülteci politikası sonunda iflas noktasına geldi. Olağanüstü halin eşiğindeyiz’, diyor.

Almanya'nın iltica politikasında işlediği günahların sayısı sürekli artıyor. Yaz aylarında mültecilerin ülkeye kabulü asilceydi ve insana iyilik yapma hissi veriyordu. Şimdi ise Berlin'de panik havası esiyor. Mecliste grubu bulunan bütün siyasi partiler bir ağızdan, ‘hukuk devletinin bütün acımasızlığını' göstermesini istiyor, sınır dışı etmelerden, yasaların sertleştirilmesinden söz ediyorlar. Talep edilenlerin çoğu olmayacak. Çünkü Almanya'daki hiçbir bağımsız yargıç devletten direktif almaz.

Mesele, Almanya hükümetinin sınırları kontrol etmekten vazgeçmiş olmasıdır. Her gün binlerce kişi kayıt altına alınmadan ve nereden geldiği bile sorulmadan sınırdan geçiyor.

Aramızda kimlerin olduğunu bilmiyoruz

Almanya hükümeti ülkeye gelen bir milyon yabancı arasında teröristlerin de bulunabileceğini düşünmek de istemiyor. Medyanın ve siyasetteki yerleşik düzenin çok kültürlülük edebiyatından cesaret alıyor. Son anda önlenen Paris'teki baltalı saldırı teşebbüsü zayıf noktaları gözler önüne serdi: Almanya'ya kimin geldiğinden haberimiz yok. Paris'teki İslamcı saldırgan Almanya'daki bir mülteci yurduna kayıtlıymış, Almanya'da hapis yatmış ve yedi ayrı kimlik taşımış. Ama kimsenin bundan haberi olmamış.

Arap ve Kuzey Afrika ülkelerinden kitleler halinde Almanya'ya akan genç erkeklerin Almanya'nın iç barışını tehdit ettiklerini çok kültürlülük romantizmine kendini kaptıranların da artık idrak etmiş olması gerekir. Onlara genel olarak İslamcılık ya da suça yatkınlık zannını yakıştırdığımızdan değil. Zaten başaramadığımız eski kuşakların entegrasyonunu daha da zorlaştırdığı için. Eksi çarpı eksi sadece matematikte artı verir.

Siyasi ve duygusal iklim değişikliğinin tam içindeyiz. Ülkenin ruh hali süratle boca oluyor. Kandırılmış olma hissi zaten asabileşmiş olan halk ve siyasiler arasındaki havayı daha da zehirliyor. Olaylara yanlış anlam verildiği ve gerçeğin saptırıldığı tek yer Köln değildi. Bütün sorumlular Köln ve diğer şehirlerde kitlelerin karıştığı cürümler ve toplu tacizlerle federal hükümetin mülteci politikası arasında bağlantı kurulmaması için elden geleni yaptılar. Yabancı aleyhtarı sayılmaktan duyulan korku, devletin kontrolü kaybetmesi endişesine baskın çıktı. Olmaması gereken olamazdı da.

Organizasyon ustası sınıfta kaldı

Köln'deki yılbaşı gecesi bir başka problemi de su yüzüne çıkardı: Dünya düzen şampiyonu olan biz Almanlar organizasyonda bozguna uğruyoruz. Balkanlarda Almanya'nın kaos günlerini izleyenler gördükleri beceriksizliğe inanamıyorlar. Yüz binlerce işleme konmamış iltica başvurusu, sınırlardaki kontrolsüzlük ve mültecilerin kaydının yapılmaması. Karşılığında ise iyi niyetlilik, budalalılık ve safça ‘her şeyin yoluna gireceği' beklentisi.

Daha fazla beklenemeyeceği son derece açık. Ekonomik İşbirliği Bakanı Müller orta vadede Almanya'ya sekiz ila on milyon mültecinin gelebileceğini tahmin ediyor. Müller görevi icabı daha ne kadar Asyalı ile Afrikalının yola çıkmak için gün saydığını biliyor olmalı. AB'nin ortak mülteci politikası uygulaması şimdilik siyasi bakımdan imkansız görünüyor. Herkes kapısını kapatmakla meşgul. Polonya, İngiltere, Fransa ve Macaristan Almanya'ya yardımcı olmayacaktır. Yükü tek başımıza sırtlanmak zorundayız. Bunun ilk adımı samimi olmaktır. Kapasitemizin sonuna geldik ve akını durduramaz isek daha da zorlanacağız. Karar verelim: Şengen'in açık sınırlar prensibini yaşatmaya mı çalışacağız yoksa dünyada benzeri olmayan Almanya'ya özgü bireysel iltica hakkını savunmaya devam mı edeceğiz? İkisi birden olmaz.

(AJANSLAR)

En Çok Aranan Haberler