Almanya'da seçime 3 hafta kala seçmenin kararında etkili olacak en önemli unsur, ekonomik durum. Ekonomi, her zaman seçimi belirlemişti. Ancak şimdi konjonktürde durulmanın yaşandığı dönemde, ekonomiye yönelik vaatler adaylar için daha önemli. Diğer taraftan, sonradan yerine getirilemeyecek sözleri vermenin faturası, bir dahaki seçimlerde partilerin başını ağrıtabilir.
Schröder hükümeti, seçmenden ekonomik duruma dayanarak oy isteyemez. İktidar döneminin ikinci yarısından sonra düşmeye başlayan ekonomik büyüme, şu anda yüzde birin altında. Dünya ekonomisi de aynı durumda olduğundan dışardan bir ivme ile büyüme oranını arttırmak da mümkün değil.
Alman ekonomisinin uluslararası gelişmelerden diğer Avrupa ülkelerine göre daha fazla etkilendiğini 11 eylül olayları ortaya koydu. İki başbakan adayı Schröder ve Stoiber ise seçim konuşmalarında ekonomik durumu düzeltecek sihirli araçlara sahiplermiş gibi davranıyorlar. Bu arada ikisi de diğerine, Almanya'yı ekonomik krize sokmuş ya da sokacakmış suçlamasını yöneltiyor.
Hristiyan Birlik partilerinin başbakan adayı Stoiber, seçmenlere şöyle sesleniyor:
"Seçiminizi yeni işyerleri ya da artacak işsizlik, durgunluk ya da büyüme arasında yapacaksınız. Bu karar seçimi ve Almanya'nın geleceğini belirleyecek. Sakin el dönemi bitmiştir."
Schröder'in bu suçlamalara verdiği yanıt gecikmiyor. Sosyal demokratların adayının sözleri şöyle:
"22 Eylül seçimleri cok önemli ve vereceğiniz karar geleceğinizi belirleyecek. Bu seçim geçmişle gelecek, ilerleme ile gerileme, sosyal ve modern bir Almanya ile geçmişin geçersiz reçeteleri arasında yapılacak."
Bu süslü sözlere karşın, iki başbakan adayının seçim programları birbirine yakın. Sosyal Demokratlar'ın seçim programında yeni dönemde yasal değişiklikler öngörülmüyor. Başbakan Schröder, şimdiye kadar yapılanları övüyor ve programı devam ettireceklerini söylüyor. Hatta seçmene, "İstediğimiz her şeyi gerçekleştirseydik, bir dahaki dönem iktidara gelmemize gerek kalmazdı" diyecek kadar kendinden emin.
Sosyal Demokratlar'ın en önemli sorunu işsizlik konusunda verdikleri sözü tutamamış olmaları. Dört yılda 1 milyon 200 bin yeni işyeri açıldığına işaret etseler de, muhalefetin en önemli kozu, işsizliğin azaltılamamış olması. Vergi reformunun gelecek yıl yürürlüğe girecek kademesini ertelemiş olmaları da onları zor durumda bırakacak.
Hırıstiyan Birlik partilerinin ortak seçim programında ise reklam şirketlerinin sloganları göze çarpıyor. Programın başlığı "üç kere yüzde kırk". 74 sayfalık seçim programında devletin ekonomideki yüzde 50'lik payının yüzde kırka düşürüleceği, aynı zamanda en yüksek vergi oranı ile diğer kesintilerin yüzde 49'u geçmemesi hedefleniyor.
Hrıstiyan Birlik partilerinin başbakan adayı Stoiber, bürokratik işlemleri azaltmayı vaat ediyor. Bunun dışında seçim programı, hükümetin yaptıklarının eleştirisine dayanıyor. Stoiber işçi kesiminden seçmenleri kazanmak için güvence vaat etmeyi de ihmal etmiyor:
"Avrupa'nın Amerika olmasını istemiyoruz. Çalışanlar ve ailelerinin güvenceye ihtiyacı var. Bu yüzden hastalık halinde ücret ödenmesi devam edecek ve işten çıkarmalar kolaylaşmayacak."
Kaynak: İHA