BERLİN (İHA) - Almanya genel seçimlerinde Hıristiyan Demokratlar kıl payı farkla birinci geldi, ancak iktidardaki Sosyal Demokrat Parti (SPD) bunun kendileri açısından bir yenilgi olmadığını söylüyor.
Avrupa'nın en büyük ekonomisi Almanya'da erken genel seçimlerden ortaya kesin ve net bir tablo çıkmadı.
Angela Merkel liderliğindeki Hristiyan Demokrat muhalefet ile hükümetteki Sosyal Demokratlar arasındaki oy farkı yüzde 1'in altında.
Gazetecilere konuşan Türkiye Araştırmaları Merkezi'nin (ZFT) başkanı Faruk Şen, bu sonucun Ankara hükümeti açısından olumlu karşılanabileceğini söyledi.
Faruk Şen, Türkiye'ye tam üyelik yerine imtiyazlı ortaklık seçeneğini öneren Angela Merkel'in beklenen seçim galibiyetini elde edememesinin ve sandıklardan başarısız bir sonuçla ayrılmasının Ankara'yı rahatlattığını düşünüyor.
AB'yle müzakerelerin başlamasının öngörüldüğü 3 Ekim tarihi yaklaşırken Almanya'daki seçim kampanyası boyunca Türkiye konusu iki ana parti arasında ortaya çıkan derin görüş ayrılıklarından biriydi.
Türkiye için imtiyazlı ortaklığı uygun gören Hıristiyan Demokratların aksine Sosyal Demokrat Başbakan Gerhard Schröder Türkiye'nin tam üyelik perspektifini destekleyen açıklamalarda bulunmuştu.
Resmi sonuçlara göre Hristiyan Demokratlar parlamentoda 225, Sosyal Demokratlar 222, Hür Demokratlar 61, Yeşiller 51 ve Sol Parti 54 sandalye kazandı.
Seçimi kıl payı farkla birinci tamamlayan Angela Merkel, Hıristiyan Demokratların galip geldiğini ve kendisine başbakanlık yolunun açıldığını söyledi; ancak benzer bir zafer ilanını Sosyal Demokrat Başbakan Gehard Schröder de yaptı.
Schröder, başbakanlık koltuğunu koruyacağına inanıyor.
Parlamentoda Hıristiyan Demokratlar ile Sosyal Demokratlar arasındaki sandalye sayısı birbirine çok yakın olduğu için Alman siyasetini önümüzdeki gün ve haftalarda çetin pazarlıklar bekliyor.
Hıristiyan Demokratların olası hükümet ortağı olarak bakılan, sermaye çevrelerine yakın Hür Demokratlar yüzde 10 oy desteğiyle sandıklardan başarıyla çıktı, fakat iki partinin oy oranı birlikte koalisyon kurmalarına yetmiyor.
Gerhard Schröder'in koalisyon ortağı Yeşiller, yaklaşık yüzde 8 seçmen desteği gördü.
Schröder'in ekonomik reform paketine karşı çıkan Sol Parti'nin oy oranı da yüzde 8 civarında.
Sosyal Demokrat-Yeşil ve Sol Parti'den oluşan üçlü bir koalisyon için yeterli sandalye sayısı olsa dahi, böyle bir senaryoya ihtimal verilmiyor.
Sol Parti'ye çoğunlukla Başbakan Schröder'in ekonomi politikalarını aşırı liberal bulanlar protesto oyları verdi. Seçimlerden önce Gerhard Schröder Sol Parti ile bir koalisyona karşı çıktığını sık sık dile getirmişti.
Gözlemcilere göre şu an en olası hükümet senaryosu, Hıristiyan Demokratlar ile Sosyal Demokratların bir 'büyük koalisyon' hükümeti oluşturması.
Başbakan Schröder, şayet kendisi başbakan olarak kalırsa, 'büyük koalisyon' olasılığını bertaraf etmediğini söyledi.
Almanya'da hem SPD hem de Hıristiyan Demokrat Parti (CDU), bu seçimin ülkenin geleceği için verilen bir savaş olduğunu savunmuştu.
Ekonomik huzursuzluk nedeniyle Başbakan Gerhard Schröder, zamanından 1 yıl önce erken seçime gitme çağrısında bulunmuştu.
Her iki kanat da 5 milyon kişinin işsiz olduğu Almanya'da ekonomiyi canlandırmak için reformların şart olduğunu savunuyor, ancak bu reformların içeriği konusunda kesin çizgilerle birbirlerinden ayrılıyor.
Seçimlere 26 Türk kökenli aday katıldı. Bu adaylardan 3'ü parlamentoda görev yapmaya hak kazandı. Sol Parti'den aday olan Hakkı Keskin, SPD'den aday olan Lale Akgün, ve Yeşillerin adayı Ekin Deligöz seçimleri kazanan Türk asıllı milletvekilleri oldu.
Lale Akgün ikinci, Ekin Deligöz ise üçüncü kez Almanya Parlamentosu'nda görev yapacak.