HABER

Almanya'dan son dakikada U dönüşü: Kritik Türkiye açıklaması

İçerik devam ediyor
İçerik devam ediyor

Reuters haber ajansı, Alman hükümet sözcüsünün yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'önemli bir misafir' olduğunu dediğini aktardı. Sözcü, Erdoğan'ın 7-8 Temmuz'da Hamburg'da düzenlenecek G-20'ye katılımının Alman hükümeti tarafından hoş karşılandığını açıkladı. Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel dünkü açıklamasında Erdoğan'ın halka hitap etmesinin ülkesi tarafından hoş karşılanmayacağını ifade etmişti. Dışişleri, Gabriel'in bu açıklamasını sert bir yanıtla karşılamıştı

Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, G20 zirvesi için ülkelerine gelecek olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Almanya'da kamuya açık alanlarda miting yapmak için başvuruda bulunduğunu söyledi. Gabriel, Erdoğan'ın miting yapmasının uygun olmayacağını belirtmişti.

Berlin, G20 zirvesi için Erdoğan’ın etkinlik düzenlemesini önlemeye çalışıyor. Anayasa hukuku uzmanı Schneider, Erdoğan'ın Almanya’ya geldikten sonra konuşma yapmasının yasaklanmasının kolay olmayacağı görüşünde.

ALMANYA SICAK BAKMIYOR

Alman hükümeti, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 7-8 Temmuz tarihlerinde Hamburg'ta yapılacak G20 zirvesi vesilesiyle Türk vatandaşlarına hitaben bir etkinlik düzenlemesine sıcak bakmıyor. Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere ve Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, böyle bir etkinliğin Türkiye ile yaşanan gerginlikler nedeniyle "uygun olmadığını" belirten açıklamalar yaptı. Türkiye ise bu açıklamalara tepki gösterdi. Gabriel açıklamasında, Anayasa Mahkemesi'nin mart ayında açıkladığı karara atıfta bulundu. Anayasa Mahkemesi kararında, konunun dışişleriyle ilgili olması nedeniyle Alman hükümetinin sorumluluk alanına girdiğini ve bu tarz bir kararda hükümetin onayına gerek olduğunu vurgulamıştı. Alman hükümeti Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşma yapmasını engelleyebilir mi? Anayasa hukuku Profesörü Hans-Peter Schnneider konuyla ilgili olarak Deutsche Welle'nin (DW) sorularını yanıtladı.

DW: Alman hükümeti Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Almanya'daki Türklere hitaben konuşma yapmasını yasaklamak istiyor. Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel böyle bir etkinliğin mümkün olmadığını söylerken ‘anayasal içtihada' atıfta bulundu. Bakan bununla neyi kastetmiş olabilir?

Hans-Peter Schneider: Bu kolay bir konu değil. Olsa, Alman hükümeti çoktan harekete geçerdi. Çünkü Anayasa Mahkemesi son başvuruya bakmadı. Son olarak bu yılın mart ayında Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım'ın Almanya'da toplantıya katılmasına yapılan itirazı değerlendirdi. Yüksek mahkeme anayasal şikâyeti kabul etmedi ancak gerekmediği halde yabancı devlet başkanları ve hükümet üyelerinin Almanya'da toplantı düzenlemelerinin şartlarıyla ilgili sorular hakkında görüş bildirdi. Mahkemenin gerekmediği halde son derece ayrıntılı bir şekilde yaptığı değerlendirmeye göre yabancı devlet temsilcileri ne anayasaya ve ne de devletler hukukuna göre Almanya'ya girme ve görevlerini Almanya'da ifa etme hakkına sahiptir. Bu konuda karar verme yetkisi yalnızca Alman hükümetine aittir. Bu karara egemen devletler eşitliği ilkesi esas oluşturur. Anayasa Mahkemesi resmi sıfatla devletlerini temsil ettiklerinden, yabancı devlet başkanları ya da hükümet üyelerinin temel haklarından yararlanamayacaklarına da hükmetti.

DW: Erdoğan açısından durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Schneider: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Hamburg'daki G20 zirvesine katılması farklı bir durum. Önlenmesi mümkün olmadığından zirve için Almanya'ya gelmiş olacak. Erdoğan'ın zirveye katılmaya ve Hamburg Konsolosluğu'nu ziyaret etmeye hakkı var. Konsolosluğun balkonundan Türklere hitap etmesini kimse yasaklayamaz. Toplantının önceden bildirilmesi lazım. Onu dinlemeye gidenlerin toplandıkları sonucuna varıldığı takdirde toplanma yasağı uygulanabilir. Bunun için de toplantının şiddet olaylarına dönüşme tehlikesi bulunduğunun kesinleşmesi şarttır. Ama mutlaka şiddet olayları çıkacağı noktasından hareket edilemez. Bu bakımdan Almanya Dışişleri Bakanı Gabriel'in Anayasa Mahkemesi kararına atıfta bulunması gerçek durumla tam örtüşmüyor.

DW: Anayasa Mahkemesinin değerlendirmesini geniş tutmasının nedeni sizce ne olabilir?

Schneider: Sanırım yüksek mahkeme benzer durumlara hazırlıklı olmak için ayrıntıya girdi. Değerlendirmeyi Almanya'ya girişe kadar götürdü. Almanya'ya girmeyen toplantıya da katılamaz. Alman hükümeti ülkeye girişi dış politika yetkilerine dayanarak yasaklayabilir. Ancak yabancı devlet başkanlarının G20 zirvesi gibi uluslararası buluşmalara katılmak üzere ülkeye gelebilecekleri düşünülmemiş. Bu nedenle Erdoğan'ın Almanya'ya gelmesi yasaklanamazdı. Söz konusu şahsın ülkeye girmesini izleyen gelişmeler kestirilemez. Bu durumda resmi sıfatla gelen bir liderin vatandaşlarına hitap etmesi mümkün olabilir.

DW: Alman hükümeti yabancı politikacıların seçimden üç ay önce bu ülkedeki buluşmalara katılmalarını yasaklamak istiyor. Böyle bir genel yasak sizce mümkün mü?

Schneider: Kanaatimce böyle bir şey mümkün değil. Çünkü "Yabancı devlet başkanları Almanya'da propaganda kampanyası yapabilir mi?" sorusu, "Onun ülkeye girmesine izin vermek zorunda mıyız?" sorusuyla ilintilidir. Federal hükümetin alacağı böyle bir karar, "Girişe evet, propagandaya hayır" anlamına gelir. Anayasa Mahkemesi ise daha da ileri giderek kilit unsurun Almanya'ya giriş olduğunu, yani kapı kapalıysa toplantı da yapılamayacağını söylüyor. Seçime üç ay kala devlet liderlerine giriş yasağı uygulamak ise Almanya'nın siyasi manevra alanını geniş ölçüde daraltır. Çünkü bu uygulama sadece Türkiye değil, bütün ülkelerin devlet liderleri için geçerli olacaktır. Böyle bir karar alınmamasını tavsiye ederim.

Profesör Hans-Peter Schneider 2003 yılında emekli olana dek Hannover Teknik Üniversitesi'nde devletler ve idare hukuku alanlarında ders verdi. Schneider uzun yıllar Saksonya Anayasa Mahkemesi'nde hakim olarak görev yaptı, Federalizm Komisyonu'nda bilir kişi olarak çalıştı. Schneider hali hazırda Alman Federalizm Araştırma Enstitüsü'nün yöneticiliğini yapıyor.

En Çok Aranan Haberler