Altın içecek diyorlar! Yeni nesil besinlerden olan kombuchayı denediniz mi?

Günümüzde popülaritesini gösterse de aslında kombucha içeceği yaklaşık 2000 yıl kadar önce Çin’den gelen ve varlığını hep koruyan bir içecektir. İçeriğine bakacak olursak; siyah ya da yeşil çay, şeker ve kombucha kültüründen oluşmaktadır. Fermentasyon sürecinde ana madde olan kombucha kültürü SCOBY olarak bilinen simbiyotik bakteri ve maya kolonisidir. İşte bağırsaklara yaptığı olumlu etkinin büyük bir kısmı buradan gelmektedir.

SCOBY’nin fermentasyon sürecinde yavrusunu oluşturması ve üremeye devam etmesi kombucha üretiminin de devamını sağlamakta, birkaç haftaya kadar tüketime hazır hale gelmektedir. Fermentasyon sürecinde çayın çeşidinden suyun Ph değerine, kullanılan kabın dezenfeksiyonundan ortamın ısısına pek çok değişken etki etmektedir. Bu nedenle tüm detayları öğrenmeden evde kendi kombuchanızı üretmeniz biraz zor olabilir.

Sağlık açısından değerlendirildiğinde kombuchanın içeriği;

B grubu vitaminleri, antioksidan türlerini, probiyotik bakterileri içermektedir. Bunların yanında içinde fermentasyonun gerçekleşmesi için gerekli olan şeker de bulunmaktadır. Tüm bunlara bağlı olarak az da olsa enerji içermekte olup belli kalori değerleri vardır.

İçerdikleri bu besin öğeleri her markaya ya da fermentasyona göre değişiklik göstermektedir. USDA’nın gıda ürünleri veri tabanına göre bilinen birkaç marka analiz edilmiş ve 1 porsiyon kombucha içeceğinde (yaklaşık 200-250 ml) 30 kkal enerji ve 2-8 gram arasında da şeker bulunduğu saptanmıştır. Günlük tüketimi düşünüldüğünde oldukça makul miktarlarda değerlere sahip olduğundan beslenme rutinine eklenebilir.

Pek çok fermente besinin sindirim sistemi üzerine olumlu etkileri mevcuttur. Bunun nedeni besinlerdeki probiyotik etkinin fermentasyon sürecinde artması ve bağırsak bakterilerinin çalışmasını olumlu etkilemesidir. Sadece bağırsak bakterileri değil, tüm bağırsak florası olumlu etkilenmekte, peristaltik hareketler hızlanmakta, besinlerin emilimi daha sağlıklı olmaktadır. Kombucha ile probiyotik ilişkisi hakkında çalışmalar devam etmektedir. Özellikle bağırsak inflamasyonu hakkında araştırma sayısı daha fazladır ancak kesin sonuç için uzun dönem çalışmalara ihtiyaç vardır.
Kombuchanın içeriği düşünüldüğünde akıllara sık takılan sorulardan birisi içerdiği kafein miktarı diğeri de alkol miktarıdır.

Kafein sıklıkla çay, kahve gibi besinlerde bulunmakta olup gün içinde vücuda belli bir miktar aldığımız bir maddedir. Kombucha içeceği de çaydan yapıldığı için bir miktar kafein içermektedir. Ancak bir bardak çay ve kahveye kıyasla kafein içeriği çok daha az miktardadır. Bir fincan çayda 50-65 mg ve bir fincan kahvede 80-100 mg kafein bulunurken 200 ml lik bir fincan kombucha içeceğinde 8-10 mg kafein bulunmaktadır. Günlük kafein tüketim dozu 400 mg olarak belirlenmiş olduğundan içeceğiniz 1 porsiyon kombucha içeceğini diğer kafein kaynakları ile dengelediğinizde herhangi bir sorun oluşturmayacaktır.

Kombuchanın alkol içeriğine gelecek olursak; fermentasyon işlemi sırasında ortaya çıkan bir miktar şeker alkolü içermektedir ancak bu miktar bir kadeh ya şarap ya da farklı bir içki tüketiminde hissedilen alkol gibi değildir. Ticari olarak alkolsüz içecekler kategorisine girmekte olduğunu da hatırlatmak gerekir.

Kombucha tüketiminde kısıtlanması gereken grup olarak hamileler, emziren anneler, kronik mide rahatsızlığı olanlar, ameliyattan yeni çıkmış bireyler ve 4 yaş altı çocuklar (4 yaş ve sonrasında yarım çay bardağı ile tüketime başlanabilir) söylenebilir.

Herhangi bir özel sağlık durumunda doktorunuza danışmanız gerektiğini unutmadan günde 50-100 ml ile başlayıp vücudunuzun tolere edebildiği miktara göre arttırarak günlük 300 ml yi aşmayacak şekilde beslenme rutininize kombuchayı ekleyip etkilerini gözlemleyebilirsiniz.

IInstagram: @dytmugebozok