ANKARA (A.A) - Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Zülküf Önal, Alzheimer hastalığının erken dönemde depresyon ile karıştırılabildiğini belirterek, "Depresyon daha hızlı başlangıçlıdır ve hastaların geçmişlerinde benzer depresyon öyküsü bulunabilir. Oysa alzheimer sinsi seyirlidir. Hastalar bilmediklerini göstermemek için çaba sarf ederler, inkar süreci yaşarlar" dedi.
Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Mesa Hastanesi nöroloji uzmanı Önal, birden çok bilişsel alanda fonksiyonel bozukluğa yol açacak düzeyde bozulmanın ortaya çıktığı demans (bunama) durumunda, bellek kaybı ile beraber dile ilişkin konuşma bozukluğu, amaçlı etkinliklerin gerçekleştirilememesi veya beceriksizlik, tanıma yeteneğinde kötüleşme, yürütücü işlevlerde yetersizlik gibi sorunlar ortaya çıktığını bildirdi. Önal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Alzheimer erken dönemde depresyon ile karıştırılabiliyor. Oysa depresyon daha hızlı başlangıçlıdır ve hastaların geçmişlerinde benzer depresyon öyküsü bulunabilir. Bu hastalar sorunlarını vurgularlar, sorulanlara 'bilmiyorum' cevabı verirler. Alzheimer ise sinsi seyirlidir. Hastalar bilmediklerini göstermemek için çaba sarf ederler, inkar süreci yaşarlar. Gün içinde duygusal durumları değişkenlik gösterir. Depresyon hastalarında ise bilişsel kayıp değişken düzeydedir. Depresif hastalar bir şeyler yapabilmek için az çaba gösterirler, bununla beraber yapmamaktan da sıkıntı duyarlar. Yakın ve uzak bellek kaybı bir aradadır. Alzheimerda ise uzak bellek daha geç etkilenirken yakın bellek kaybı ön plandadır. Depresif hastalarda depresif ruh hali ile bellek kaybı bir arada görülür. Kaygı bozukluğunun yanı sıra uyku ve iştah bozuklukları da ortaya çıkar."
Alzheimer hastalığının orta evresinde ise yakın bellek, kavrama, oryantasyon ve dil bozukluğu, konum belirlemekte zorlanma, adres tarif edememe gibi sorunların ortaya çıktığını anlatan Önal, "Bu dönemde hastalar temel günlük yaşam aktivitelerini sürdürebilmek için hatırlatıcı ip uçlarından yararlanmaya başlarlar. Alet kullanmaları gereken işleri yapamaz hale gelirler, eşyaları yanlış yerlere koyarlar. Hem eşyaları hem de kendileri kaybolabilir. Tek başlarına kalamazlar, sosyal ilişkilerden kaçınırlar. Hayal görme, ajitasyon, amaçsız gezinme, uykusuzluk, iç görü kaybı ortaya çıkar" şeklinde konuştu.
Tedavide ilaçlı veya ilaçsız seçeneklerin bir arada değerlendirildiğini, ailenin de bilgilendirilip yönlendirilmesi gerektiğini ifade eden Önal, "Hastanın yaşadığı ortam düzenlenmeli, değişken ortamlarda bulunmaları engellenmelidir. İlaç tedavisi için seçenekler belirlenmeli ve başka hastalıklar nedeniyle ilaç kullanılıyorlarsa ilaç etkileşimleri mutlaka dikkate alınmalıdır. Tanı ve tedavi konusunda nöroloji uzmanının takibinde olmakta yarar vardır" dedi.