Birinci Dünya Savaşı sonrası milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine sebep olan İspanyol Gribi pandemisinde, bugünküne benzer tedbirler alınmaya çalışılmıştı. Sosyal mesafe fikri de o yıllarda ortaya atılan önlemlerden biriydi. Yüzbinlerce Amerikalı sosyal mesafe sayesinde hayatta kalabildi.
Philadelphia, 17 Eylül 1918'de ölümcül, hızla yayılan bir grip türünün ilk vakasını tespit etti. Ertesi gün, virüsün yayılmasını durdurmak amacıyla şehir yetkilileri topluluk içinde öksürme, tükürme ve hapşırmaya karşı bir kampanya başlattı. Yine de 10 gün sonra büyük bir salgın olasılığına rağmen, şehir 200.000 kişinin katıldığı bir geçit törenine ev sahipliği yaptı.
Siyah Çizgi: 1918 salgınında 100.000 kişi başına beklenen haftalık ölüm oranı
Phidelphia ölümlerinin başlamasından 8 gün sonra halkın toplanmasını yasakladı ve okulları kapattı. İncelenen en yüksek ölüm oranına sahip.
San Francisco, sosyal mesafe tedbirlerini gevşettikten sonra ikinci bir ölüm dalgasıyla karşı karşıya kaldı.
New York, karantina önlemlerine çok erken başladı. Doğu sahil şeridindeki en düşük ölüm oranına sahip şehir.
St.Louis güçlü sosyal mesafe tedbirlerine ve düşük ölüm oranına sahipti. Ancak kısıtlamaları erken gevşetince keskin bir ölüm oranı artışıyla karşılaştı.
Grip vakaları artışı, 3 Ekim'de okullar, kiliseler, tiyatrolar ve halka açık toplanma alanları kapatılıncaya kadar devam etti. Bildirilen ilk vakadan sadece iki hafta sonra, en az 20.000 kişi daha vardı.
İspanyol gribi olarak da bilinen 1918 gribi, 1920 yılına kadar sürdü ve modern tarihin en ölümcül salgını olarak kabul ediliyor. Bugün, bilim adamları ve tarihçiler 1918 gribini inceleyerek küresel bir salgını durdurmanın en etkili yollarına dair ipucular arıyorlar. Gribin Amerika'daki şehirlere yayılmasını önlemek için uygulanan çabalar, bugünün kriziyle mücadele için dersler sunabilir.
Daha geç ve daha kısa süreli sosyal mesafe tedbirleri alan şehirlerde yüksek ölüm oranları görüldü.
Daha hızlı ve daha uzun süreli tedbirler alan şehirlerde ise bulaşma hızı yavaş ve ölüm oranları düşüktü.
24 haftanın en sonunda en düşük ölüm oranına sahip olan şehir 267 ölümle Minneapolis oldu. En yüksek ölüm oranına sahip olan şehir ise Philadelphia oldu.
Bilinen ilk Amerika grip vakası, Mart 1918'de Kansas askeri üssünde ortaya çıktı, oradan da ülke çapında yayıldı.
Philadelphia'da sağlık önlemleri alındıktan kısa bir süre sonra St. Louis'de de bir vaka ortaya çıktı. İki gün sonra şehir, halkın kalabalık olduğu yerlerin çoğunu kapattı ve hastaları evlerinde karantina altına aldı. Vakalar yavaşladı. Salgının sonunda Amerika’daki 50 milyon dahil olmak üzere dünya genelinde yaklaşık 100 milyon kişi öldü. Ancak St. Louis’deki ölüm oranı, Philadelphia'daki ölüm oranının yarısından azdı. Virüse bağlı, pandeminin en ölümcül olduğu ilk altı ayda, tahmini olarak Philadelphia'da 100000 kişide 748 ölürken St. Louis’de 100000 kişide 358 kişi öldü.
Küreselleşme, kentleşme ve daha yoğun nüfuslu şehirler, bir virüsün birkaç saat içinde bir kıtaya yayılmasına sebep olabilir ancak o zamandan bu yana virüse yanıt olarak verilebilecek araçlar neredeyse aynı kaldı. Halk sağlığı müdahaleleri, bir aşı olmadığında salgına karşı ilk savunma hattıdır. Bu önlemler arasında okulların, dükkanların ve restoranların kapatılması; ulaştırma kısıtlamaları koymak; sosyal mesafeyi zorunlu kılmak gibi önemler vardır.
Tabii ki vatandaşların bu kurallara uygulamalarını sağlamak ise başka bir konu. 1918’de San Francisco’lu bir sağlık görevlisi, zorunlu yüz maskesini giymeyi reddeden 3 kişiyi vurdu. Arizona'da polis, koruyucu ekipman olmadan yakalananlara 10 dolar para cezası verdi. Ama sonuçta, en sert ve geniş kapsamlı önlemler işe yaradı. Birçok çok yer kapatılıp, sert önlemler uygulandıktan sonra bu önlemlere St.Louis, San Francisco, Milkwaukee ve Kansas City en hızlı cevap veren şehirler oldu. Buralardaki müdahaleler, bulaşma oranını yüzde 30 ile 50 arasında azalttı. Krize en erken, zorunlu karantinalar ve kademeli çalışma saatleri ile tepki veren New York, doğu kıyı şeridinde en düşük ölüm oranına sahip oldu.
2007 yılında Amerikan Tabipler Birliği Dergisi' nde yayınlanan bir araştırma, 1918 salgınını yaşayan insanların sağlık verilerini ABD nüfus sayımı ile analiz etti ve 43 ABD şehrinin ölüm oranlarını ortaya çıkardı. Aynı yıl, Ulusal Bilimler Akademisi Bildiriler Kitabı'nda yayınlanan iki çalışma ile, hastalığın farklı şehirlerdeki yayılmasının nasıl etkilendiği anlaşılmaya çalışıldı. Ölüm oranları, zamanlama ve halk sağlığı müdahalelerini karşılaştırarak, erken önlem alanların, daha geç veya hiç almayanlara göre ölüm oranlarının yaklaşık yüzde 50 daha düşük olduğunu bulmuşlardır. En etkili çabalar, aynı anda okulları, kiliseleri ve tiyatroları kapatmak ve sosyal mesafeyi sağlamak olmuştur. Bu da aşı gelişimi için zaman tanımış ve sağlık sistemlerindeki yükü azaltmıştır.
Çalışmalardan çıkarılan başka önemli bir sonuç ise, kısıtlamaların erken kaldırılışı bir şehirde virüsün nüksetmesine sebep olabilir. Örneğin, St. Louis düşük ölüm oranından dolayı, salgının başlamasının ardından iki aydan daha kısa bir süre içinde kısıtlamaları kaldırdı. Kısa bir süre sonra yeni vakalar ortaya çıkmaya başladı. Kısıtlamalarını erken kaldırmayan şehirlerin hiçbirinde ikinci kere yüksek ölüm oranı yaşanmadı.
1918’de yapılan araştırmalarda çıkan sonuç, ölüm oranlarını azaltmanın yolu sosyal mesafenin sağlanmasıydı. Ve bir yüzyıl sonra koronavirüs ile yapılan savaşta bu sonuç hala gerçekliliğini koruyor.