Süt, biraz krema ve espressoyla hazırlanan klasik latte gel zaman git zaman yerini çok değişik bir şeye bıraktı.
Evet, yanlış okumadınız. Bahsettiğimiz değişik arayışlar sonucunda iş kahvenin içine zerdeçal, kırmızı pancar, hatta yeşil çay koymaya kadar gitti. Bildiğimiz latte neyimize yetmedi ki? :(
Bir zamanlar enerji içeceği lazım olduğunda neleri seçebileceğimiz ve tatlarının neye benzeyeceği az çok belliydi.
Bu günlerde enerji içeceği deyince ortaya bambaşka şeyler çıkıyor. Zerdeçallısından, limonlusuna, hatta hindistancevizlisine kadar seçenekler aldı başını gitti.
Bir zamanlar su içmek de kolaydı. Musluktan su aktığı sürece ihtiyacınız olan tek şey bir bardaktı.
Artık sade su insanları tatmin etmiyor. Tadıydı, kokusuydu derken suyun içine türlü çeşitli aromalar girdi. O bildiğimiz eski su yakında çocuklarımıza anlattığımız bir anı olacak.
Serin bir içeceğe ihtiyacımız olduğunda biraz buz, biraz süt, biraz da meyve kullanmak yeterliydi. Ancak basit ve güzel zamanlar geride kaldı.
Avakado, armut, kefir derken insanın gözüne değişik görünen her şey serinletici içeceklerin malzemesi oldu.
Önce limonatalar kavanozda gelmeye başladı, sesimizi çıkarmadık. Bu modanın da çok kısa sürede tarihe karışacağı kimin aklına gelirdi ki?
Masamıza gelen ampüllerle sorumuzun cevabını almış olduk. Kavanozda yüksek gelen fiyatların, ampül bardaklarda nasıl olacağını varın siz düşünün.
Beyaz renkleriyle veya desenleriyle çok sevdiğimiz şık fincanlar da mazinin tozlu raflarında yerini aldı.
Gofretten veya bisküviden yapılan, yenebilir kahve fincanlarının yükselişi malum. Birkaç seneye kalmaz eski fincanları mumla arayacağız. Hayır, kahve içtiğimiz fincanı da yemeyiverelim.
Artık bundan daha önemli dertlerimiz var. Zamanında adımız yanlış yazıldığında boşuna o kadar kızmışız.
Yeni kahveler özçekim (selfie) ile kişiselleştiriliyor. Dur saçımı düzelteyim, ay gözlerim kapalı çıktı, derken içeceğimiz bir kahve alt tarafı. :(