Sakarya Meydan Muharebesi'nin kazanıldığı Ankara'nın Haymana ilçesine bağlı Evliyafakı Mahallesi'nde, savaşta şehit olan 57'nci Tümen'in 4 şehidinin mezarı, evlerin bahçesinde ve avlusunda bulunuyor. Mahalleli, 100 yıldır birlikte yaşadıkları şehitlerin mezarlarını özenle koruyor. Evinin bahçesinde şehit mezarı bulunan Ekrem Koçak, "Biz şu anda misafiriz, asıl ev sahibi şehitlerimiz, onları korumak zorundayız. Bir yere gittiğimizde evimizi onlara emanet ediyoruz" dedi. Harp Coğrafyası Uzmanı Dr. Selim Erdoğan ise, "Evliyafakı'nın içerisinde bundan daha fazla şehit olduğunu ben tahmin ediyorum" diye konuştu.
Ankara'nın Polatlı ve Haymana ilçesinde, 22 gün süren yoğun çatışmaların ardından zaferle sonuçlanan Sakarya Meydan Muharebesi ile Yunan ordusunu hezimete uğradı. Bu savaş, Kurtuluş Savaşı'nın zaferle sonuçlanacağının en büyük müjdecisi oldu. Savaş sırasında Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk'ün, 'Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça, terk olunamaz' şeklindeki tarihi emrini verdiği Sakarya Meydan Muharebesi'nin 100'üncü yılı, her iki ilçede düzenlenen etkinliklerle kutlanıyor.
22 gün 22 gece süren savaşta şehit düşen bazı 57'nci Tümen askerlerin mezarları da Haymana'ya bağlı Evliyafakı mahallesinde bulunuyor. Kimliği belirsiz 4 şehit mezarı mahallede evlerin bahçe ve avlularında yer alıyor. Mahalleli, 100 yıldır birlikte yaşadıkları şehit mezarlıklarını özenle koruyor.
Tarım Bakanlığı ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü adına çalışmalar yürüten Harp Coğrafyası Uzmanı Dr. Selim Erdoğan, Evliyafakı'da evlerin bahçelerinde bulunan şehitlerin 57'nci Tümen'deki askerlere ait olduğunu söyledi. Erdoğan, 57'nci Tümen'in ilginç bir hikayesi olduğunu belirterek, "Yarbay Mümtaz Çeçen'in tümeni. 57'nci tümen muharebenin en buhranlı ilk 4-5 gününde o bölgeye ilaç gibi gelir ama çok da zayiat verilir. Bu, zaten köyde görülüyor. Vatanın bütün sathı kullanılarak dövüşülmüş, bunu Evliyafakı köyünde görüyorsunuz. Oradaki 57'nci tümenin şehitleri, bunun ispatıdır. Mustafa Kemal Paşa'nın sözü, orası kastedilerek söylenmiştir" dedi.
Selim Erdoğan, Evliyafakı'da evlerin bahçelerindeki şehitlere ilişkin, "Köy içindeki definler sadece buraya özgü değil. Sathı müdafaanın sonucu olan yerleşim alanında, sokak sokak dövüşlerde, şehitlerin bir kısmı yöre halkı tarafından defnedildi ve bugüne kadar korundu. Kemiklerin bir kısmı da köye tekrar dönüldükten sonra ev yıkılıyor yerine yenisi yapılırken açığa çıkıyor. Çıkan mezarları halk çevirip, koruma altına alıyorlar. Onun dışında kazılmayan yerlerde şehitler vardır. Evliyafakı'nın içerisinde bundan daha fazla şehit olduğunu tahmin ediyorum" diye konuştu.
Erdoğan, yapılan çalışmalar ile yaklaşık 4 bin şehit mezarı bulduklarını belirterek şunları söyledi:
"Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, sahada çalışmadan önce bölgede 3 farklı noktada 201 şehidin yeri belliydi. Bunun dışında bilinen şehit yoktu ama şehit sayısı ortada, kayıp şehitler ortada. Sistematik bir çalışma yürüttük. Bugüne kadar 200'e yakın nokta belirlenmişti. Bütün emareler sağlandığı takdirde en son jeoradar yaparak netleştirip, sınırlarını belirleriz. Bu şekilde 200 sahadan yaklaşık 153'ü net, kesin şehitlik olarak ortaya çıktı. Burada da yaklaşık 4 bin şehidimiz var. Sakarya'da, 8 bin 600 kayıp asker var. Türk Silahlı Kuvvetleri, 5 bin 713 sayısını zikreder, bunlar künyesi bilinen şehitler. Şehit olan asker, hep Yunan tarafında kalmıştır. 8 bin 600 kayıp askerlerimiz, onların şehit olduğunu bu şekilde peyderpey ispat ediyoruz. Daha fazlası var, 4 binden daha fazla kayıp, bulmamız gereken var. Bir kısmını Yunan defnettiği için zaman içinde tarlalar sürülürken kemikler ortaya çıktıkça ya da şansımız yaver giderse ancak bulabileceğiz. Herkes 'neden bunlar kayıp oldu' diyor. Muharebelerin geçtiği Haymana, Polatlı bozkırlarında aylarca kuş uçmuyor, kervan geçmiyor, bu nedenle kayıp oranımız çok fazla" ifadesini kullandı.
Evinin bahçesinde şehit mezarı bulunan Kemal Güçlü, "Köyümüzün içinde 4 tane şehit var. Biz şehitlere vatandaş olarak, köylü olarak sahip çıkıyoruz. Devletimiz, şehitlerimizin mezarlarını yaptı. Mezar yapılmadan önce, taşla çevriliyken de biz şehitlerimize sahip çıktık. Şehitler olmasaydı biz yaşayamazdık, onlar bizim için canlarını verdiler. Ne mutlu bize ki avlumuzun içinde şehidimiz var. Onlar bizi koruyorlar, biz de onları koruyoruz. Biz onları koruyarak onlara sahip çıkacağız. Devletimiz şehitlerimize mezar yaptı, biri söylenmemiş. Bir şehidimiz de yol kenarında ona da mezar yapılmasını istiyoruz. Şehitlerimize bakıyoruz, hatta köylü olarak dağdaki şehitlerimize tankerlerle su götürüyoruz, suluyoruz, yeşillik yapıyoruz. Sahip çıkmak zorundayız" dedi.
Mahalle sakinlerinden Süleyman Karakaya da, "Al bayrağımızın simgesi olan şehitlerimiz İkiztepe'de çatıştı. Ordumuz köye doğru geldiklerinde köyümüzde şehit düştüler. Burada da bir şehidimiz var, ona da kabir yapılmasını istiyoruz. Mezarını kazdıklarında üniforması, silahı yanındaydı. Gece buradan geçip şehidimizi görenler var. 300 sene önceki şehit de bizim şehidimiz. Dünyanın neresinde Türk'ün bayrağı dalgalanıyorsa biz de diyoruz ki, her zaman şehidimizin, vatanımızın yanındayız. Ordumuzla her zaman gurur duyuyoruz. Kim olursa olsun, her zaman şehitlerimizin mezarının bakımına gidiyoruz" diye konuştu.
Bahçesinde şehit mezarı bulunan Ekrem Koçak ise, "Mezar 100 yıldır burada. Bize çok duygulu anlar yaşatıyor. Biz ona çok iyi bakıyoruz. Burada şehit olmuşlar. Burada 2-3 tane asker yattığını düşünüyoruz. Biz burayı kazdığımızda kemikleri gördük, üniformaları vardı. iki gözümüz gibi bakıyoruz. Devlet taşımak istese de vermeyiz. 80 yaşında annem var, her gece şehidimizle konuşuyor. Maneviyat olarak değeri biçilmez. Biz şu anda misafiriz. Bizim asıl ev sahibimiz şehitlerimizdir şehitlerimizi korumak zorundayız. Ağaç diktik, her zaman bakımını yapıyoruz. Bir yere gittiğimizde evimizi şehitlerimize emanet ederek gidiyoruz" ifadesini kullandı.
Muhtar Ahmet Özcan da, "Onlar bizler için canlarını feda ettiler, bizler, büyüklerimiz de şehitlerimize sahip çıktı. Mustafa Kemal Atatürk ile Yunan'ın başındaki kişi, babam ile Yunanlı birini güreştirdiler. Diyorlar ki; 'Eğer Mustafa Kemal'in askeri bu çocuk, bizimkini yenerse biz bu savaşı kaybedeceğiz.' Babam, Yunan askerini düşürüyor. Yunanlılar diyor ki, 'Tamam biz bu savaşı' kaybettik. Araştırıldı, son kalenin Haymana olduğu ispat edildi" dedi.
(DHA)