Türk Tarih Kurumu, Samsun Valiliği ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) iş birliğiyle düzenlenen "100. Yılında 19 Mayıs ve Milli Mücadele Uluslararası Sempozyumu"nun sonuç bildirisinde, Türkiye'nin genç ve dinamik nüfusuyla bilimde ve sanatta ileriye gideceği, bu konuda en büyük güvencenin bilimi rehber edinen gençler olduğu vurgulandı.
OMÜ'den yapılan yazılı açıklamaya göre, 11-14 Haziran'da gerçekleştirilen sempozyuma, 40'ı yurt dışından 170 bilim insanı katıldı.
Prof. Dr. Kaya Tuncer Çağlayan başkanlığında, Prof. Dr. Tuncer Baykara, Prof. Dr. Zafer Toprak, Prof. Dr. Cemil Hasanlı, Prof. Dr. Cezmi Eraslan'ın katılımıyla gerçekleştirilen kapanış oturumu Prof. Dr. Nuri Köstüklü'nün okuduğu sonuç bildirisiyle tamamlandı.
Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a çıkarak milli mücadeleyi başlatmasının 100. yılının idrak edildiği hatırlatılan bildiride, Türklerin tarih boyunca büyük badirelerle karşılaşmış ve her birinin üstesinden gelmeyi başarmış bir millet olduğu vurgulandı.
Bundan 100 yıl önce, 19 Mayıs 1919'da yazılmaya başlanan Milli Mücadele destanı ile Türk milletinin kendisine vurulmak istenen esaret prangalarını birer birer kırarak hürriyet bayrağını hiçbir zaman yere düşürmediği, tabii ömrünü tamamlamış bir Osmanlı çınarından yeni bir filiz olarak, medeni milletler camiasının saygın bir üyesi olmaya aday gösterilen genç Türk devletini, Türkiye Cumhuriyeti'ni inşa ettiği aktarılan bildiride şunlar kaydedildi:
"Bu büyük başarıyı, milletimizin dirayet ve metanet gücüne olduğu kadar, büyük bir yol göstericiye ve lidere borçlu olduğumuzun bilincindeyiz. Bu yol gösterici, sadece Türk İstiklal Savaşı'nın değil, aynı zamanda modern Türkiye'nin kurucusu ve Türk çağdaşlaşmasının önderi Büyük Atatürk'tür. Hatta bu liderlik sınırlarımızı aşmış, sömürge altında yaşayanlara da moral kaynağı ve ümit ışığı olmuştur. Günümüz Türkiye'si, 100 yıl önceki şartlarda yaşamıyor ancak o günlerin zorluklarını göğüslemiş olan kuşakların ve başta Atatürk olmak üzere kurucu kadronun bizlere emanet ettiği kutsal vatanın huzur ve refahı içinde bu günlere ulaşmış bulunuyor. Bu durum tabii ki rehavete düşmemiz anlamına gelmemelidir. Gizli antlaşmalar, Mondros ve Sevr'de açığa çıkan Türk milletine ve Türkiye'ye yönelik art niyetlerin, günümüz emperyalizminin şuur altında tortularının kalmadığını asla düşünemeyiz. Tarihin bize bıraktığı mesajı günümüzün farklı senaryoları içinde doğru anlayabilmeli ve buna göre politikalar geliştirebilmeliyiz. Bugün elbette çağın gereği olan birçok sorunla karşı karşıyayız. Hayatın ve eşyanın tabiatı icabı, bu durum, bütün milletler ve kuşaklar için geçerli bir süreçtir ancak bugün karşı karşıya bulunduğumuz hiçbir sıkıntı veya zorluk bundan 100 yıl önceki problemlerle kabili kıyas değildir."
Bildiride, Türk milletinin 100 yıl önce adeta nesil olarak var olma-yok olma çizgisine getirildiği belirtilerek, "Onuncu Yıl Marşı'nda 'On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan' mısraları ile coşkuyla övünmemizin sebebi de budur. Aradan geçen 100 yıl içinde kurduğumuz yeni Türk devletinin hak ettiği saygınlığa ulaşması yolunda engellemelere rağmen hayli mesafe alındığını iftiharla söyleyebiliriz." ifadesi kullanıldı.
Türkiye'nin geçen yüzyıl içinde büyüyerek geliştiğine vurgu yapılan bildiride, şu görüşlere yer verildi:
"Büyüyen ekonomisi, istikbal vaat eden genç ve dinamik nüfusu ile Türkiye, bölgesel ve küresel olarak bilimde ve sanatta da ileriye gidecektir. Bu konuda en büyük güvencemiz yetişmiş insan kaynağımız ve özellikle geleceğimizi emanet edeceğimiz milli ve manevi duygularla donanmış, evrensel değerlere açık, bilimi rehber edinen gençlerimizdir. Büyük Atatürk'ün ifadesiyle 'İstikbal gençlerimizin omuzlarında yükselecektir.'
Bu duygu ve düşüncelerle kurumlararası dayanışma ve iş birliği ile gerçekleştirilen uluslararası sempozyumun, milli davanın ateşinin yakıldığı güzel Samsun'umuzda toplanmasını önemsiyor, sunulan bildirilerin geçmişten geleceğe ışık tutması ümidiyle katkılarından dolayı katılımcılara teşekkür ediyoruz."