12 Ağustos Dünya Gençlik Günü: "Cenazemi kim kaldıracak diye düşünen gençler..."

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun kararıyla 1999 yılında aldığı kararla 12 Ağustos tarihi Dünya Gençlik Günü olarak kutlanıyor. Fakat günümüzde gençlerin yaşadığı sorunlar artık kaldırabileceklerinin üzerinde...

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi Taha Kıvanç Umurbek, 12 Ağustos Dünya Gençlik Günü vesilesiyle bir yazı kaleme aldı. Gençlerin yaşadığı bir dizi sorunlara vurgu yaptığı yazısında Umurbek şu ifadeleri kullandı:

"12 Ağustos Dünya Gençlik Günündeyiz. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararıyla 1999 yılından itibaren bu gün Dünya gençlerine armağan edildi. O günden bugüne geldiğimizde gerek bugün yaşanılanlar gerek bu özel günü seçen organın çelişkileri içerisindeyiz. Küreselleşen dünya düzeninde her gencin yaşadığı coğrafyaya, aldığı eğitime ve sahip olduğu aile yaşamına göre çeşitli zorluklar yaşamaktadır. Ailesini geçindirmek zorunda olanlar, kişisel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak güçlükte olan madden ve manen zorluklar yaşayanlar, iş bulamayanlar, iş bulup emeğinin karşılığını alamayanlar, istediği sınavı kazanamayanlar, istediği sınavı kazanıp da okuyamayanlar, bombalar altında yaşamını sürdürürken kendisine ne zaman ölümün geleceğini bekleyenlerler, çocukluk arkadaşını tabuta koyarken benim cenazemi kim kaldıracak diye düşünen gençler… Düşündükçe, Dünya haritasını açıp inceledikçe gençlerin yaşadığı sorunların bir silsile halinde olduğunu fark edebiliyoruz. İşte bu haritayı açıp gören gözler ve susmayan vicdanımız sayesinde bazı coğrafyadaki gençlere değineceğiz.

Reklam
Reklam

Filistin’de Genç Olmak

Filistin’deyiz. Gözümüz, kulağımız, vicdanımızla Filistin’deyiz. Bölge coğrafyasında uzun yıllardır süren küresel ve bölgesel savaş ve bunu takip eden işgalci hareketin bulunduğu coğrafyada genç olmak nedir? Bombalar eşliğinde hayatta kalmaya çalışmaktır, aileni ve topraklarını savunmaktır, hobilerinin olmamasıdır, aşık olmamaktır, Filistin’de genç olmak sadece yaşamaya çalışmaktır. Filistin toprakları üzerinde uzun yıllardır işgal ve terör faaliyetleri hüküm sürmektedir. Yıkılan okullar, hastaneler, yollar; vefat eden çocuklar, gençler, yaşlılar ve ortaya çıkan büyük hüzün tablosu. Bu tablo içerisinde bizlerin duyduğu, emperyalist basın ve sosyal medya sansüründen sıyrılan bazı hikayelere bakalım. 2001 doğumlu Ahed Tamimi, Batı Şeria’da yaşayan bir genç kız. 2017 yılında, işgalcilere karşı protesto sırasında çekilen bir videoda yer aldı. Videodan dolayı işgalciler tarafından tutuklandı ve 8 ay boyunca hapis cezasına mahkûm edildi. Ahed’in hikayesi Filistin’deki gençlerin direniş sembolü haline geldi. 1989 doğumlu Mohammed Assaf, Gazze Şeridi’nde doğup büyüyen bir şarkıcı. Gençlik yılları, sürekli olarak elektrik kesintileri, seyahat kısıtlamaları ve ekonomik sıkıntılarla geçti. 2013 yılında Arab Idol yarışmasını kazandı ve bu zaferi Filistinli gençlere umut aşılayan bir simge haline geldi. Bizlerin ismen tanımadığı fakat bildiğimiz binlerce genç; elektrik kesintileri, temel ihtiyaçların yoksunluğu, basının sansürü, Küresel organların görmemezliği etrafında yaşıyorlar.Daha doğru bir ifadeyle yaşamaya çalışıyorlar.

Reklam
Reklam

Hocalı’da Genç Olmak

Kardeş Azerbaycan’ın Hocalı kasabasında 26 Şubat 1992’de büyük bir katliam gerçekleştirildi. Karabağ, Şuşa, Kelbecer, Hankendi ve bölgenin bir kısmını işgal eden güçler tarafından yapılan bu trajik olayda, 600’den fazla sivil, kadın, çocuk ve yaşlı dahil olmak üzere hayatını kaybetti. Hocalı katliamı sırasına gençlerin yaşadığı zorluklar, korku dolu anlar ve travmalar, bu olayın acı verici boyutlarını daha da derinleştiriyor. Katliam gerçekleştirilirken Hocalı’dan kaçmaya çalışan birçok genç, dağlarda ve ormanlarda saklanarak donma ve açlık gibi zor koşullarla başa çıkmak zorunda kaldı. Bu zor koşullar altında çoğu genç donarak öldü, bir kısmı işkencelere maruz bırakılarak öldürüldü. O gençlerden işte bazılarını anlatacağız. Şükür Allahverdiyev katliam sırasında 18 yaşında bir delikanlıydı. Ailesiyle birlikte kaçmaya çalışırken işgal güçleri tarafından esir alındı. Birçok diğer siviller gibi Şükrü’de işkenceye maruz kaldı ve vurularak öldürüldü. Ailesi cansız bedenini haftalarca aradı. Elvin Abbasov ise katliam sırasında 16 yaşında bir genç kızdı. Hocalı’dan kaçmaya çalışırken annesi ve küçük kardeşini kaybetti. Kaçarken vuruldu ve ciddi şekilde yaralandı. Dağlarda donmak üzereyken Azerbaycan askerleri tarafından kurtarıldı. Bir diğer acı hikâyeyi ise Telli ve Feride Garayev yaşadı. Katliam sırasında Telli 20, Feride ise 18 yaşındaydı. Esir alındıktan sonra cinsel saldırılara ve akıl almaz işkencelere maruz kaldılar. Hocalı’da derisi yüzülen, cansız bedeni parçalanan kimliği tespit edilemeyen birçok sivil bulunmaktadır. O günlerden bugüne uzanan süreçte bölge tekrardanCan Azerbaycan’ın hakimiyetine girmiştir.

Reklam
Reklam

Afrika’da Genç Olmak

Tarihsel olarak sömürgecilik döneminden miras kalan ekonomik, sosyal ve politik sorunlar gençler için zorlu süreçler yaratmaktadır. Afrika kıtasındaki gençler, bu mirasın yanı sıra modern çağın getirdiği yeni sorunlarla da karşı karşıyadır. Eğitim, işsizlik, sağlık gibi birçok alanda zorluklar yaşanılmaktadır. Nijeryanın kuzeydoğusunda faaliyet gösteren bir terör örgütü, kız çocuklarının okula gitmesini engellemek için çeşitli saldırılar düzenlemektedir. 2014 yılında Chibok kasabasında bir yatılı okuldan 276 kız öğrenci kaçırıldı. Bu olay, eğitimin sadece bir hak değil aynı zamanda bir risk olduğu gerçeğini ortaya koyuyor. Afrika’nın birçok bölgesinde yoksulluk yaygın bir sorundur. Gençler, genellikle iş bulmakta zorlanır ve bu durum onları yasadışı faaliyetlere veya göç etmeye zorlamaktadır. İş bulabilen gençler ise zor koşullarada ve zorla çalıştırılmaktadır. Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde, gençler ve çocuklar kobalt ve diğer minerallerin çıkarıldığı madenlerde çalıştırılmaktadır. Bu mineraller, bataryalarda kullanılıyor ve küresel teknoloji şirketlerinin tedarik zincirinde yer alıyor. Madenlerde çalışan bu gençler, kötü çalışma koşulları ve ciddi sağlık riskleriyle karşı karşıya kalıyor. Afrika’da özellikle çatışma bölgelerinde gençler silahlı gruplar tarafından kaçırılarak zorla militan olarak kullanılıyor. Uganda’da tanrının direniş ordusu adındaki silahlı grubun bölgedeki binlerce genç ve çocuğu kaçırarak silah kullanmaya mecbur bıraktığı bilinmektedir. Sağlık açısından ise HIV/AIDS, sıtma, yetersiz beslenme gibi sağlık sorunları gençlerin hayatını olumsuz etkiliyor. Sağlık hizmetlerine erişimin sınırlı olması bu sorunlarından daha da büyümesine yol açıyor. Tüm bunların sonucunda ekonomik zorluklar, siyasi istikrarsızlık ve çatışmalar nedeniyle birçok genç, yaşadığı ülkeden göç etmek zorunda kalıyor.

Reklam
Reklam

Srebrenitsa’da Genç Olmak

Srebrenitsa Soykırımı, II. Dünya Savaşı’ndan sonra can kaybı olarak Avrupa’daki en büyük soykırımlardan biridir. Bu soykırım, Birleşmiş Milletler tarafından güvenli bölge olarak ilan edilen Srebrenitsa’da meydana geldi. Sırp güçleri, bölgeyi ele geçirdikten sonra Boşnak erkekleri ve gençleri sistematik bir şekilde topladı. Toplanmak yerine kaçmaya çalışan gençler genellikle ormanlarda veya terk edilmiş binalarda toplu infazlara maruz kaldı. 15 yaşındaki Nermin Divovic, Srebrenitsa’dan kaçmaya çalışan çocuklar arasındaydı. O ve diğer çocuklar, dağlardan geçmeye çalışırken Sırp keskin nişancılar tarafından vuruldu. Nermin, annesiyle birlikte kaçmaya çalışıyordu ve annesi onun ölümünü izlemek zorunda kaldı. Gençler, soykırım sırasında babalarından ve diğer akrabalarından ayrılarak esir kamplarına götürüldü. Bu gençlerin birçoğu esaret altında açlık, işkence ve kötü muameleye maruz kaldı. Esir alınanlar arasında 12 yaşında çocuklar bile vardı. Soykırım sırasında birçok insanın cansız bedeni toplu mezarlara gömüldü ve yıllarca bulunamadı. Aileler, kaybolan yakınlarını aramak için yıllar süren bir mücadele verdiler. Toplu mezarların yerlerinin tespit edilmesinde kelebeklerin oynadığı rol, ilginç ve trajik bir doğa olayı olarak bilinir. O dönem bazı bölgelerde anormal derece de yoğun kelebek popülasyonları gözlemlendi. Özellikle, toplu mezarların bulunduğu alanlarda bu kelebeklerin sıkça görüldüğü fark edildi. Bilim insanları, kelebeklerin bu bölgeye fazlasıyla çekilmesinin nedenini araştırdılar. Toplu mezarlara gömülen kurbanların bedenleri, toprak altındaki bitki örtüsünü ve çevre koşullarını değiştirdi. Bu değişikler, belirli bitkilerin veya çiçeklerin büyümesini teşvik etti, bu da kelebeklerin ilgisini çekti.

Reklam
Reklam

Halepçe’de Genç Olmak

Halepçe Katliamı, 16 Mart 1988’de Irak yönetimi tarafından gerçekleştirilen bir kimyasal saldırıdır. Bu saldırı, Kürt halkının yoğun olarak yaşadığı Halepçe’de meydana gelmiş ve binlerce sivilin ölümüne sebep olmuştur. Zehirli gazların etkisiyle birçok genç, aileleriyle birlikte hayatını kaybetti veya saldırının ardından derin travmalarla yüzleşmek zorunda kaldı. Yüzleşmek zorunda olan gençlerden biri Aso Ali’ydi. Olay günü Aso, ailesiyle birlikte evdeydi. Sabahın erken saatlerinde bombalandıklarını öğrendiler. Aso’nun ailesi, gaz bulutlarından kaçmaya çalışırken birbirlerinden ayrıldı. Aso, babasıyla birlikte bir sığınağa gitmeyi başardı ancak annesi ve kız kardeşi farklı bir yöne kaçmıştı. Sığınağa ulaştılarında babasının da gazdan etkilendiğini fark etti. Babası Aso’ya gözlerini kapamasını ve nefesini tutmasını söyledi ancak kısa süre sonra babası da hayatını kaybetti. Aso sığınakta bilinci kaybettikten sonra kurtarıldı ve çevre köylere götürüldü. Saldırıdan sonra hem fiziksel hem de psikolojik olarak ciddi yaralar aldı. Netice itibariyle Halepçe Katliamı, gençlerin ve çocukların hayatlarını kaybettiği ya da sonsuza kadar değiştiği bir trajedi olarak tarihe geçti. İsmi Aso, Kawa, Fatima olsun ne olursa olsun orada bu katliama maruz kalan gençler bu saldırının acımazsızlığını ve insanlık dışı sonuçlarını doğrudan yaşadı. Onların yaşadığı acılar, Halepçe’nin hala hafızalarda taze kalmasının bir nedenidir.

Reklam
Reklam

Sonuç: Genç Olabilmek

Hafızlarımızda yer etmiş, küresel ölçekte yer bulmuş -izin verildiği kadar- insanlık dışı, merhametten uzak; katliamları, saldırıları örnek vererek anlattık. Tüm bunların yaşanması küresel güçlerin bir program içerisinde çalışmasının somut kanıtıdır. Gençlerin farklı coğrafyalarda benzer trajik durumlarla karşı karşıya kalması bu yapının her bölgede küresellikten yerelliğe taşeron elemanlarıyla yeni yüzyıl sömürme ve tek düzene hizmet etme gayesini göstermektedir. Bu güçlerin oluşturduğu Birleşmiş Milletler’in ise her yaşanılan insanlık dışı dramı önleme yükümlülüğü olmasına rağmen usul-esas siyaseti arasında bu yaşanılanları çarmığa gererek etkisiz davranması katliamlarla birlike aklımızda yer etmektedir. Müstemlekeci, faşist ve anti-milli her politikaya karşı gençler bir olmalıdır."

Anahtar Kelimeler: