12 AYLIK BİLANÇOLAR BİTİNCE,PİYASALARA REHAVET ÇÖKER.AMA SONRA...!

16 SUBAT 2010/01:52 Borsada 12 aylık bilançoların gelmesi bitince,piyasalar bir dönem sakinleşir ve realizeler gelir.Bu durum önceki birçok yılda böyle olmuştur.Kesin bir kural olmamakla birlikte,yine de,yıl sonu bilançoların açıklandıgı bu günlere dikkat etmekte fayda var. Yıl sonu bilançolarına göre yaşanabilecek yükselişleri realize yapmak için kullanmayı bilmek lazım ki,olası bir rehavet dönemi olursa,bu dönemi nakitte geçirmek daha huzurlu olabilir. Bu demek değil ki,tüm hisseler düşüş dönemine girecek.Hayır tabii bu beklentide değilim ama genel bir gevşeme ve hacim azalışları görebiliriz.Daha kısa aralıklı al-sat'lar yapılmasını tavsiye ediyorum. Bankalarımızın açıklamış oldukları karlarına göre,hisse fiyatlarının pahalı olmadıgını düşündüğümden,Endeksin pek de fazla düşmesini beklemiyorum.Daha ziyade,sıkışık ve yatay bir sürecin yaşanmasını bekliyorum. 2010 yılı ortalarından itibaren Türkiye'nin beklenenden de fazla olacak bir büyüme sürecine girmesini bekliyorum.Bu dönemde sanayi hisselerinin ciddi büyümeler göstereceğini umuyorum.Aynı zamanda birçok yorumcunun aksine,bankacılık karlarında da düşüşler olmayacağını,bankaların kullandıracakları kredilerin artması ile faaliyet karlarının ciddi artışlar göstermesini,bu sayede de,2010 yılında da,büyük karlar yapmalarını bekliyorum! Bankaların en önemli kredi alanlarının konut kredileri ve inşaat sektörü olmasını,sanayi kredilerinde de ciddi artışlar yaşanmasını bekliyorum.Konut kredi faizlerinin bundan daha düşük olamayacağı düşüncesine katılmadığım gibi,konut kredisi faizlerinin ileriki dönemlerde daha da düşmesini bekliyorum.2009'daki son yazılarımda da bu tahminlerimi yazmıştım. Yine birçok yorumcunun tersine,enflasyon artışını engellemek için,faizlerde bir artış trendine girilmesini beklemiyorum.Unutulmamalıdır ki,önümüzdeki dönemde,birçok reel sektör şirketi finansman ihtiyacını karşılamak için,bizzat kendisi tahvil ihracı yaparak finansman sağlama yolunu kullanabilme imkanlarına sahiptir.Bu durum da,bankaların faiz artışının önündeki en büyük engellerden biri olacaktır. Olası bir büyüme trendine girilirse,dış kaynak girişleri ve doğrudan yabancı yatırım girişlerinin artmasını bekliyorum.Böyle bir dönemde,kurların düşmesini engellemek için dahi,Merkez Bankası'nın düşük faiz politikasını kullanmasının doğru olacağını düşünüyorum.Aksi durumda,cari açığın ciddi büyüme göstereceğine ve üretimin ithalat artışı nedeniyle büyük yara alacağına inanıyorum. Eğer enflasyonun artması istenmiyorsa,bunun için faiz silahının kullanılmasının değil,asıl üretim artışının sağlanmasının daha doğru bir yöntem oldugu fikrindeyim.Eski yıllardaki tecrübelerimizde,yüksek faiz politikasının enflasyonu düşürmekten ziyade,maliyet artışı yaratmasından ötürü enflasyon yaratıcı bir faktör oldugu kesindir.Aynı zamanda üretimde rekabetin önünde bir engel oldugu gibi de,rant ve kaynak transferinden öteye bir faydası yoktur. Gelişmiş batı ekonomilerini incelediğimiz zaman,yıllardır gerçekleştirdikleri yüksek büyümelerinin,yüksek faiz ile değil de,bilakis düşük faizin yarattığı üretim artışından kaynaklandığını görürüz!Gelişmiş ülke olmak niyetinde isek,biz de bu yöntemin doğruluğuna inanmalıyız. Aydın Eroğlu

Reklam
Reklam