12 Eylül Mağdurları: 28 Şubat Mağdurları Gibi Bizim Haklarımız Da Geri Verilsin

Türk demokrasi tarihinin kara sayfalarından birini ifade eden 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümünde dönemin...

Türk demokrasi tarihinin kara sayfalarından birini ifade eden 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümünde dönemin mağdurları haklarının iadesi için siyasi girişim beklediklerini açıkladı. 28 Şubat darbesi mağdurlarına tanınan hak iadelerinin kendileri için de yapılmasını isteyen 12 Eylül mağdurları, manevi olarak telafisi mümkün olmayan olaylar yaşadıklarını, en azından maddi olarak kayıplarının karşılanarak zararlarının tazmin edilmesini istedi. Darbe döneminde Vakıf Gureba Hastanesi'nde çalışan Lütfiye Toptal Çetin, gözaltında tutulduğu sırada gördüğü manevi baskı nedeniyle bozulan sağlığını bugün bile geri kazanamadığını belirterek, "Dolabımdaki Kuran-ı Kerim, dinlediğim dini kasetler, gerekçeleri buydu" diyerek gözaltına alınma gerekçesini anlattı. Türkiye'nin askeri darbelere maruz kaldığı dönemlerde yaşanan insanlık dışı uygulamalar yargı karşısında. Dönemin tanıklığını yapan ve bir çok hakları ellerinden alınan insanlar da bir nebze bu yargılamaların sevincini yaşıyor. Ancak dönemsel olarak yaşadıkları travmalar ve maddi kayıplara ilişkin adım atılmaması bu insanların mağduriyetini devam ettiriyor. 28 Şubat darbesi sırasında mağdur olan, maddi kayıp yaşayan insanların haklarının geri ödenmesine ilişkin atılan adımlar 12 Eylül darbesini yaşayan mağdurlara da umut oldu. 12 Eylül döneminde başörtülü oldukları gerekçesiyle çalıştıkları hastanelerden atılan kadınlar, kanuni düzenlemeler ile uğradıkları hak kayıplarının geri verilmesi çağrısında bulundu. Mazlumder İstanbul Şubesi'nde düzenlenen toplantıya katılan kadınlar darbecilerin yargılanmasının umut verici olduğunu, ancak bugün bile devam eden maddi hak kayıplarının sonuçlarının telafi edilmesini beklediklerini anlattı."KOMİSYON KURULUP ZARAR TESPİTİ YAPILABİLİR"Mazlumder avukatı Arife Gökkaya, darbecilerin ustaca uyguladıkları planlar ile yaşama hakkının hiçe sayıldığını, darbeye zemin hazırlayan ayrıştırmacı ortamın hazır hale getirilmesiyle toplumun bütün katmanlarının hazır ve istekli hale getirdiğini söyledi. Dönemin mağdurlarının uğradığı kayıpların devlet tarafından tazmininin gerçekleşmediğini belirten Gökkaya, Meclis'e çağrıda bulunarak, "Darbelerin yol açtığı tahribatı önleyerek her kesimden bütün mağdurların uğradıkları maddi manevi bütün zararların tazmini için yasal düzenleme yapması gerektiğini, evrensel insan hak ve hürriyetlerini önceleyen uygulamaların artması beklentimizi tüm kamuoyu önünde dile getiriyoruz." dedi. Gökkaya, darbecilerin yaşlı dahi olsa bugün yargılanıyor olmasının dönemin mağdurlarını mutlu etse de kişisel olarak zararların telafisi anlamına gelmediğini ifade ederek kurulacak bir komisyon aracılığı ile dönemin mağdurlarının hak kayıplarının tespitinin mümkün olduğunun altını çizdi. "GÖZALTI GEREKÇESİ DOLAPTAKİ KURAN-I KERİM"12 Eylül darbesinin mağduriyetini bireysel olarak yaşayan ve o dönemde Vakıf Gureba Hastanesi'nde çalışan sağlık görevlisi Lütfiye Topal Çetin'in anlattıkları dikkat çekti. Dönemin askeri uygulamaları ile yaşadığı travmayı, gözaltındayken yakalandığı hastalığı anlatan Çetin, başörtülü olarak çalışırken askerlerin silah doğrultarak kendisini gözaltına aldıklarını ve günlerce süren gözaltı süresi içinde korkudan hastalandığını söyledi. Durumunu anlatırken de " O kadar masumcaydı ki halimiz ne oluyor dedim, suçumuz ne, ben bunları anlayamamıştım. Ama orada çok iyi anladım, hücreye konuldum. Orada işkence görenleri gördüm. Bir gecede hasta oldum. O günlerin yıkımları bugün bile devam ediyor." şeklinde konuştu. Gözaltında işkence gören gençlerin tanınmaz hale getirildiğini anlatan Çetin, gözaltına alınma sırasında iş yerinden aldıkları bazı materyallerle suçlanmalarını ise şöyle açıkladı: "Aldıkları şey Timur Taş Hoca'nın kasetleriydi. Sohbetlerine giderdim. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin kasetlerini yine aynı şekilde tablacılardan alıp dinlerdim. Küçük cep Risale-i Nurlar'ım vardı. Kuran-ı Kerim'im vardı, gerekçeleri buydu, dolabımda buldukları buydu.""MENDERES'İ YEDİLER YAVRUMU DA YİYECEKLER"Gözaltında bulunduğu sırada babasının üzüntüsünden kalp krizi geçirerek öldüğünü gözyaşları ile anlatan Çelik, "Kızımı orada öldürürler diye çok ağlamış. Oradan çıkamaz, Menderes'i yediler, yavrumu da yiyecekler diye gözyaşı dökmüş." dedi. Dönemin bir diğer mağduru Selma Sezer Bağdatlı ise hastaneye atanan asker başhekim albayın, darbeyi kendileri için yaptığını söylediğini ve kendi terfisinin de başörtülülerin başlarının açtırılmasından geçtiğini kendilerine söylediğini ifade etti. Uyarılara rağmen başörtülülerin direnmesi ile işlerine son verildiğini anlatan Bağdatlı, biriken maaşları ve hiç bir haklarını alamadıklarını söyledi.

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: