Balıkesir Ülkü Ocakları eski Başkanı Ahmet Ulu, terör örgütü PKK'ya katılan gençlerin, Kürt halkının haklarını savundukları iddiasıyla kandırıldığını söyledi. Ulu, "12 Eylül'den önce bizi denek olarak kullandılar, şimdi de sizi kullanıyorlar. Bu oyuna gelmeyin. Bölücü hareket içinde yer alan PKK'lılara sesleniyorum. 12 Eylül öncesi gençliğimizi feda ettiğimiz o mücadeleyi lütfen iyi tahlil edin, kararınızı ona göre verin." dedi.
Bugünkü gençliğin mutlaka 12 Eylül'ü bilmesi gerektiğini belirten Ahmet Ulu, ülkücü hareketle lise yıllarında Manisa'da tanıştığını kaydetti: "Türk illerinin esaretten kurtarılması idealiyle yola çıktık ancak sonradan gördük ki bunlar gerçek değil. 12 Eylül'de tutuklanarak sorguya alındım. Sorgulamam tam 30 sürdü ve akıl almaz işkencelere maruz kaldım. İntiharı bile düşündüm. Söyledikleri ne varsa her şeyi imzalayıp kendimi cezaevine attım. Bunun bir kurtuluş olacağını düşünüyordum ancak daha sonra gördüm ki aynı işkenceler orada da vardı."
'CEZAEVİNE HAYVANLAR GİBİ KAFESLERDE GÖTÜRÜLDÜK'
Hayatının 11 yılını çeşitli cezaevlerinde geçiren Ulu, Mamak Cezaevin'deki günlerini gözleri dolarak anlattı. Hayatının en acı tecrübelerini Mamak'in işkencehanesinde yaşandığını belirterek, "Bizi hayvanlar gibi kafeslerde cezaevine götürdüler. Yukarı, aşağı, sağa, sola bakmak, gülmek, konuşmak, tuvalete gitmek, her şey yasaktı. Koğuşlara gidene kadar ellerimiz, ayaklarımız dayaktan şişti. Bugün Kenan Evren ve dönemin cezaevi sorumlusu Albay Raci Tetik, günah çıkmak istiyor. Cezaevinde geçirdiğim 11 yılı kitap haline getirdim. Binlerce sayafalık günlüklerimi, Mamak'ta 30 Gün isimli bir kitapta topladım." şeklinde konuştu.
Darbe sürecinde kader birliği yaptığı çoğu arkadaşının tepkisiyle karşılaştığını ve kendisine sokakta selam bile verilmediğini vurgulayan Ahmet Ulu, "İşlerimize bile karıştılar. Cezaevinde Dev-Yol'un yöneticileri, aynı koğuşta kaldığım kişilerin benimle konuşmasına yasak getirmişti. Referandumdan sonra ise MHP'li yöneticiler benimle konuşma yasağı koydu. Uzun süre selam bile vermediler. Zaman içinde samimi çabamız nedeniyle özür dileyenler oldu." dedi.
Mamak'ta Kur'ân okumanın bile yasak olduğunu ifade eden Ulu, "Bize saatlerce asker komutuyla rap rap yaptırılıyordu. Başlarımızın üzerine koyulan hoparlörlerle çoğu zaman 15 saat boyunca propaganda yapılıyordu. Bu durum yıllarca sürdü. Dışarıyla tek irtibatımız, kantine gelen limon kasalarının içindeki eski gazete parçalarıydı. Cuntacılar, bu şekilde umudumuzu kırmak isityordu. Bizleri meydana toplayıp başlarımızın üstünden otomatik silahlarla ateş ediyorlardı. İdama götürülen arkadaşlarımızın önünden geçerken pis pis sırıtıyorlardı. O günleri yaşayan birisi olarak 12 Eylül'le hesaplaşmanın bizler için ne mana taşıdığını, milletimizin çok iyi anlaması gerekiyor." diye konuştu.
Gençlere seslenen Ulu, kendilerinin düştüğü hataları tekrarlamamalarını istedi. Terör örgütüne katılan gençlerin bugün Kürt halkının haklarını savunduğu iddiasıyla kandırıldığına işaret etti: "12 Eylül'den önce bizi denek olarak kullandılar, şimdi sizi kullanıyorlar. Bu oyuna gelmeyin. Bu güzel ülkemizi kan gölüne çevirmenin ne kadar büyük felaketlere yol açtığını, o dönemi iyi tahlil ederek görün. Haklarını demokratik ve parlamenter sistem içinde arayın.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz