Osmanlı mutfağının önde gelen tatlılarından ve Ramazan ayında iftar sofralarını süsleyen güllacı 138 yıldır üreten Saffet Abdullah Güllaçları, geleneksel Türk tatlısını 4. kuşak temsilcileriyle yurt dışına da taşıyor.
Saffet Abdullah Güllaçları'nın hikayesi, 1878 yılı Osmanlı-Rus savaşı sırasında Kırım’dan İstanbul’a göç eden Abdullah Efendi'nin 1881'de İstanbul’un Şehremini semtinde güllaç üretimine soyunmasıyla başladı.
Yaklaşık 40 yıl süreyle bu mesleği sürdüren Abdullah Efendi'den sonra oğlu Saffet Efendi, bu işi üstlendi. Saffet Efendi'nin de yaklaşık 40 yıl süreyle bu geleneksel tatlının üretimini yapmasının ardından bayrağı 3. kuşak olan Yalçın Arseven ve İlhan Arseven devraldı.
Şu anda işin başında 4. kuşak temsilcileri bulunuyor. Gürsel Arseven ve Erdal Arseven, aile köklerinde olan güllaç üretiminin yanı sıra Türk ekonomisinin asırlık çınarlarından şirketi gelecek nesillere hazırlamak için de çalışmalarını sürdürüyor.
Saffet Abdullah Güllaçları, 2. kuşak temsilcisi Saffet Efendi'nin eşinin adıyla aynı alanda yeni bir marka yaratırken, güllaç haricindeki ürünleri de ürün yelpazesine eklemek için çalışmalarına devam ediyor.
Saffet Abdullah Güllaçları'nın 4. kuşak temsilcilerinden Gürsel Arseven, bir şirketi 138 yıl ayakta tutmanın sırrını anlatırken, Erdal Arseven ile birlikte 4. kuşak olarak bu işi devam ettirdiklerini, kuşak farkı yaratmadan, ilk günkü üretim biçimindeki ruhla güllaç üretmeyi sürdürdüklerini söyledi.
Arseven, 138 yıllık bir firma olmanın sırrının sabır, mütevazılık ve inovasyon olduğunu vurgulayarak, bundan sonraki ruha katma değer de katmaları gerektiğini, Türkiye'nin geleneklerine uygun bir ürünü yeniliklerle birleştirme arayışı içinde olduklarını söyledi.
Üretim biçimlerinde modernizasyon süreçlerini üretim şeklinin içine sokarak daha iyi verim sağlama ve üretim miktarını artırmaya yönelik çalışmalar yaptıklarını aktaran Arseven, geleneksellikle sınırlı çalışma misyonlarının bulunduğunu kaydetti.
Saffet Abdullah Güllaçları'nın yine 4. kuşak temsilcilerinden Erdal Arseven de Türkiye'deki pazarın yaklaşık yüzde 65'ine hakim olduklarını belirterek, Almanya, Fransa, Singapur, Dubai ve Japonya'ya kadar ihracatları bulunduğunu, her geçen yıl talebin daha da arttığını söyledi.
Arseven, güllacın geleneksel bir lezzet olduğunu ifade ederek, "Güllacın ramazan ayına has bir özelliği bulunuyor. Ürettiğimiz ürünlerin yüzde 99'u ramazan ayında satılıyor." dedi.
Arseven, yeni ürünler üzerine inovatif çalışmalar yaptıklarını belirterek, şu anda bulundukları Sultanbeyli'deki 3 bin metrekarelik tesisten Bursa Orhangazi'de 5 bin metrekarelik daha büyük bir tesise taşınma aşamasında olduklarını, güllaç haricindeki ürünleri de ürün yelpazelerine eklemek istediklerini söyledi.
Erdal Arseven, yaklaşık 2 yıldır bir e-ticaret sitesi aracılığıyla internet üzerinden de ürün satışı yaptıklarını ifade ederek, "Ramazan ayı haricindeki dönemlerde ürünü bulmakta güçlük çekiyorlardı. 'Yurt dışındaki oğlumuza götüreceğiz', 'eşim hamile, onun için istiyorum' şeklinde taleplerle firmamıza ulaşanlar oluyordu. İnternet üzerinden başarılı satış sürecimiz devam ediyor." dedi.
Ramazan ayında 7 milyon TL değerinde 230 tonluk güllaç satışı gerçekleştirdiklerini aktaran Arseven, "İnsanlar güllacı yılda bir ay, ramazanda yiyorlar. Bizim onun dışında hiçbir çalışmamız olmadığını düşünüyorlar. Burası 40 kişilik personeliyle 3 bin metrekarelik alanda 12 ay boyunca aynı düzeyde çalışıyor. Ramazanda satılıyor diye tempomuzu aşağı çekmiyoruz. Ramazana hazır girmiş oluyoruz." şeklinde konuştu.