15 Ekim İngiltere basın özeti

İngiltere gazetelerinde bugün Brüksel'de yapılacak olan AB Zirvesi ve mülteci kriziyle ilgili haberler dikkat çekiyor. Financial Times, AB'nin Türkiye'nin mülteciler konusundaki iş birliği karşılığında Ankara'yı siyasi hediyelere boğacağını belirtiyor.

Financial Times, bugün mülteci sorunu ana gündemiyle yapılacak olan Avrupa Birliği zirvesinde, AB liderlerinin bu konudaki iş birliği karşılığında Türkiye'yi "siyasi hediyelere boğacağını" yazıyor.

Haber "Avrupa bugün Recep Tayyip Erdoğan'ın otoriter eğilimlerini bir kenara bırakacak ve göçmenler konusunda yardımına karşılık ona siyasi hediyeler teklif edecek" cümlesiyle başlıyor.

Gazete, Avrupa Birliği'nin içinde bulunduğu büyük siyasi krizin, insan hakları konusunda gözden düşmüş olan Türkiye'yi AB ile uzun zamandır olmadığı kadar yakınlaştırdığını belirtiyor:

Reklam
Reklam

"Yetkililer Brüksel'deki zirve öncesi Ankara'da bir araya gelerek mülteciler konusunda bir eylem planı üzerinde çalıştılar. Plan sınır kontrollerini artırarak, kayıt işlemlerini düzenleyerek ve Türkiye'deki yaklaşık 2 milyon mülteciye orada kalmaları için teşvikler vererek, Avrupa'ya olan düzensiz mülteci akınını kontrol altına almak".

Bunun karşılığında ise Türkiye'ye "uzun zamandır karşılık bulamadığı talepleriyle ilgili" bir dizi siyasi hediye verilecek:

"Finansman, hızlandırılmış vize serbestisi, AB'li liderlerle toplantılar ve AB üyeliği müzakerelerinin yeniden canlandırılması".

Financial Times'ın bildirdiğine göre, Türk yetkililer bu "hediyeler" karşısında bile pazarlığa devam ediyor ve "karar vermek için acele etmeyeceklerini söylüyor".

Gazeteye konuşan AB'li bir diplomat, AB'li yetkililerin 2 ay öncesine kadar, otoriter yönelimleri dolayısıyla Erdoğan'a "dokunmak istemediklerini", son günlerde ise Erdoğan'ın Avrupa'nın önde gelen liderleriyle yemeklere katılıp toplantılara girdiğini belirtiyor:

Reklam
Reklam

"AB çok paniklemiş olmalı. Şu ana kadar Türkiye'ye hiç bu kadar dostane davrandıklarını görmemiştim. Erdoğan'ı hediyelere boğuyorlar. Noel Baba gibiler."

Financial Times, AB'nin bu tavrının Erdoğan'ın insan hakları karnesini eleştirmekten geri durmaya kadar vardığını yazıyor: "Brüksel 14 Ekim'de yayınlanması beklenen Türkiye'nin İlerleme Raporu'nu erteleme kararı aldı. Raporun Türkiye'de demokrasi karşıtı uygulamalara ciddi eleştiriler içereceği tahmin ediliyordu".

Gazeteye göre Türkiye'nin "güvenli ülkeler" listesine eklenmesinin de tüm AB liderlerince kabul edilmesi bekleniyor. Bu sayede Avrupa ülkelerinin Türkiye'den kendilerine yapılacak olan sığınma taleplerini reddetmeleri kolaylaşacak.

Ancak Türkiye'nin AB ile üyelik müzakerelerinde yeni başlıkların açılması ve Türkiye'ye sağlanan fonlarda ciddi artış gibi konularda AB ülkeleri arasında hala fikir birliği sağlanamadığına dikkat çekiliyor.

En tartışmalı maddenin ise Türkiye'nin belli şartları yerine getirmesi ve AB'ye yasal olmayan yollardan giren Suriyelileri geri almayı kabul etmesi karşılığında Türkiye vatandaşlarına Schengen vizesi zorunluluğunun kaldırılması olduğu bildiriliyor.

Reklam
Reklam

'Kimsesiz mülteci çocuklar hücrelere kapatılıyor'Independent, Yunanistan'a deniz yoluyla ulaşan kimsesiz mülteci çocukların, yetkililer onları yerleştirecek bir yer bulana kadar, haftalarca Kos adasındaki "kirli karakol hücrelerinde" tutulduğunu duyuruyor.

Yunan yetkililer, çocukların kendi güvenliği için hücrelerde tuttuklarını ifade ediyor.

Ancak bu karakolları ziyaret eden sivil toplum kuruluşu yetkilileri, koşulların çok kötü olduğunu, mültecilere günde 1 öğün yemek verildiğini belirtiyor.

Birleşmiş Milletler "tutuklu mülteciler" konusunda Mayıs ayından bu yana Yunanistan'ı uyardıklarını ancak uyarılarının ülkede dikkate alınmadığını bildiriyor.

BM'nin bu nedenle doğrudan adım atarak Kos savcısıyla bağlantıya geçtiği ve kimsesiz mülteci çocukların bundan sonra sivil toplum kuruluşlarının koruması altına verilmesinde anlaştığı kaydediliyor.

Körfez ülkeleri İran'dan korunmak için 'Demir Kubbe' istiyorTimes'ta yer alan habere göre, Körfez ülkelerinin olası bir İran saldırısından korunmak üzere, İsrail'inki gibi bir 'Demir Kubbe' sistemi kurmayı tasarlıyor.

Reklam
Reklam

Bahreyn Dışişleri Bakanı Halid bin Ahmed bin Muhammed'in, füzeleri tespit edip havada yok eden ve milyarlarca dolara mal olması beklenen sistem için 'Körfez ülkeleri ile İsrail silah şirketlerinin, ABD aracılığıyla görüşeceklerini' söylediği belirtiliyor.

Sky News televizyonuna konuşan bin Muhammed, Batı'nın nükleer anlaşma karşılığı İran'a uyguladığı yaptırımları kaldırmaya başlamasıyla, Tahran'ın, İsrail ve Körfez ülkelerinin ortak düşmanı haline geldiğini belirtti.

"Cihatçılar petrolden yılda 500 milyon dolar kazanıyor"Financial Times'ta Irak Şam İslam Devleti örgütünün nasıl para kazandığını inceleyen detaylı bir araştırma yer alıyor.

"IŞİD A.Ş.'nin içinde" başlıklı haber, 60'tan fazla ülkenin dahil olduğu uluslarası koalisyonun bir yılda 10 bin 600'den fazla saldırı düzenlemesine rağmen, IŞİD'in savaş gelirlerini kesemediği belirtilerek başlıyor.

Ana geliri petrol olan örgütün kontrolü altında tuttuğu bölgelerde günde 34 bin ila 40 bin varil petrol ürettiğini, bunun da günlük 1.53 milyon dolarlık bir gelir anlamına geldiği bildiriliyor.

Reklam
Reklam

Gazetenin konuştuğu Batılı diplomat ve istihbarat yetkilileri de, uluslararası koalisyonun saldırılarının IŞİD'in finansal gücünü kırmakta başarısız olduğunu kabul ediyor.

IŞİD'in petrol üretimini hava saldırılarına adapte ederek ticareti sürdürdüğüne, bunun dışında vergi, haraç ve tarihi eser kaçakçılığından da ciddi şekilde gelir elde ettiğine dikkat çekiliyor.

Haber şöyle devam ediyor:

"Koalisyonun rafineri ve petrol boru hatlarını hedef alan saldırılarına rağmen IŞİD'in petrol ticaretini sürdürebilmesi, düşmanlarının örgütü güçsüz bırakma isteğinin zorluklarını gözler önüne seriyor. IŞİD'in finansal durumu, ABD ve müttefiklerinin 11 Eylül saldırılarının ardından finansal gücünü kırdığı El Kaide'ninkiyle tezat oluşturuyor. IŞİD ihtiyaç duyduğu paranın büyük kısmını, hükmettiği topraklar içinden sağlayabiliyor".

Bölgedeki kaynaklar petrolün yüzlerce derme çatma kuyudan çıkarıldığını belirtiyor. Bu kuyulardan onlarcasının IŞİD ile bağlantısı olmayan Suriyeliler tarafından işletildiği ve tırlarla sevkedildiği; yerlilere ait petrol tırları ile IŞİD'e ait tırları ayırt etmenin de çok zor olduğu, bu nedenle tırların vurulamadığı belirtiliyor.

Reklam
Reklam

Batılı bir diplomat, "Bir tır şoförünü yanlışlıkla öldürürseniz, bir ailenin daha cihatçılara katılmasına neden olursunuz. Toplumu radikalleştirme riskiyle karşı karşıyasınız" diyor.

Uzmanlara göre petrolün IŞİD kontrolü altındaki alanların dışına çıkmasını engellemek de yararsız çünkü IŞİD bu petrolü kendi toprakları içinde satarak çok büyük paralar elde ediyor.

Financial Times, uluslararası koalisyonun bu duruma çözüm oluşturmak için Suriye'De IŞİD dışındaki gruplara ucuza petrol sağlamayı düşündüğünü yazıyor.

Gazeteye konuşan Batılı yetkililere göre IŞİD'in ekonomisi bir noktada tıkanacak ancak bunun ne zaman olacağını kimse bilmiyor...