15. yüzyılın astronomi ve matematik alimi: Ali Kuşçu

Astronom, matematikçi ve dil bilimci Ali Kuşçu, Fatih Sultan Mehmet'in davetiyle geldiği İstanbul'da bilim dünyasına büyük katkılar sundu - FSMVÜ Edebiyat Fakültesi Bilim Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaçar: - "Döneminde bilgisiyle herkesin hayranlığını kazanan Ali Kuşçu, Osmanlı'nın matematik ve astronomi alanında temelini oluşturan bir bilim insanıdır. Eserlerine baktığımızda, araştırma ve gözlemlerinde çok hassas ve dakik olduğunu görüyoruz. Medrese eğitiminde de büyük etkisi oldu, medreselerin hiyerarşik bir yapıya kavuşmasına, akli ve nakli ilimlerin öğretilmesine katkı sundu" - "Bilimin birçok alanında faaliyet gösterdi, bu alanlardan öne çıkan matematik ve astronomidir. Astronomiyi yeryüzü ve gökyüzü olmak üzere iki ayrı planda ele aldı" - "Ali Kuşçu, İstanbul'a geldiğinde yaklaşık 70 yaşındaydı. İstanbul'da ancak 4 yıl yaşadı ama bu kısa sürede birçok başarıya imza attı, bu süreçte Fatih Sultan Mehmet'e ithaf ettiği iki kitap yazdı"

İSTANBUL (AA) - SEMRA ORKAN - Matematik ve astronomi alanlarında Osmanlı Devleti'ne parlak bir çağ yaşatan ve 15. yüzyıla damgasını vuran Ali Kuşçu, 545 yıl önce bugün vefat etti.

Semerkant'ta dünyaya gelen Ali Kuşçu'nun babası Türkistan ve Maveraünnehir Emiri Uluğ Bey'in doğancıbaşısı Muhammed'dir. İlk eğitimini Semerkant'ta alan Ali Kuşçu, sonrasında Bursalı Kadızade Rumi'den ve Uluğ Bey'in kendisinden matematik ve astronomi derslerini aldı.

Rivayete göre, bir türlü ilme doymayan Ali Kuşçu, Uluğ Bey ve Kadızade'den izin alamama endişesiyle gizlice Kirman'a gitti. Orada birçok kitabın yanı sıra Nasirüddin-i Tusi’nin Tecridü’l-kelam adlı eseriyle şerhini de okuma fırsatı buldu ve daha sonra Tusi'nin eserini Şerhu't-Tecrid adıyla şerhederek Ebu Said Han'a takdim etti.

Reklam
Reklam

Kirman'da öğrenimini tamamlayan Ali Kuşçu, 1421'de Uluğ Bey'in kurduğu rasathaneye müdür oldu ve onun Zic (yıldızların yerlerini ve hareketlerini gösteren cetvel) isimli eserine yardım etti. Kirman'da kaleme aldığı Hallü eşkali'l-kamer adlı risalesini sunarak, Uluğ Bey'in takdirini kazandı. Bundan sonra ilmini ilerletmek üzere Uluğ Bey tarafından Çin'e gönderildiği ve dönüşünde dünyanın yüz ölçümünü, ayrıca meridyeni hesap ettiği biliniyor.

Uluğ Bey, oğlu Abdüllatif'in ihaneti yüzünden 1450'de öldürülünce Ali Kuşçu, Semerkant medreselerindeki derslerine son verdi ve Hacca gitmek üzere Tebriz'e geldi.

Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan, Kuşçu'ya çok itibar etti ve onu Tebriz'de alıkoydu. Uzun Hasan, Osmanlılarla barış görüşmelerini yürütmek üzere elçi olarak Ali Kuşçu'yu Fatih'e yolladı. Ünlü bilgine hayran olan 2. Mehmet, kendisinden İstanbul'da kalmasını rica etti.

Kuşçu, bu daveti elçilik görevini bitirdikten sonra gerçekleştirebileceğini bildirdi ve Tebriz'e geri döndü. Bir süre sonra ise bütün ailesini alarak, İstanbul'a geri geldi.

Reklam
Reklam

- Ayasofya'ya müderris olarak atandı

İstanbul'a dönüşünde Ali Kuşçu, Fatih tarafından görevlendirilen bir heyet tarafından sınırda törenle karşılandı. Ali Kuşçu'yu karşılayanlar arasında, zamanın uleması İstanbul Kadısı Hocazade Müslihü'd-Din Mustafa ve diğer bilim adamları da vardı.

İstanbul'a gelen Ali Kuşçu'ya 200 altın maaş bağlandı ve Ayasofya'ya müderris olarak atandı. Bu tayin, İstanbul'da astronomi ve matematik alanındaki çalışmalara canlılık getirdi. Ali Kuşçu, burada Fatih Külliyesi'nin programlarını hazırladı, astronomi ve matematik dersleri verdi.

Ayrıca İstanbul'un enlem ve boylamını ölçtü ve çeşitli güneş saatleri de yaptı. Ali Kuşçu'nun medreselerde matematik derslerinin okutulmasında önemli rolü oldu. Verdiği dersler çok rağbet gördü ve önemli bilim adamları tarafından da izlendi. Ayrıca dönemin matematikçilerinden Sinan Paşa da öğrencilerinden Molla Lütfi aracılığı ile Ali Kuşçu'nun derslerini takip etti.

Çalışmaları kelam, dil bilgisi ve matematik, astronomi yönünde gelişen Ali Kuşçu'nun astronomi ve matematik alanında yazmış olduğu iki önemli eseri vardır. Bunlardan birisi, Otlukbeli Savaşı sırasında bitirilip zaferden sonra Fatih'e sunulduğu için "Fethiye" adı verilen astronomi kitabıdır. Eser, üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, gezegenlerin küreleri ele alınmakta ve gezegenlerin hareketlerinden bahsedilir, ikinci bölüm yerin şekli ve yedi iklim üzerinedir. Son bölümde ise Ali Kuşçu, yere ilişkin ölçüleri ve gezegenlerin uzaklıklarını ele aldı.

Reklam
Reklam

Döneminde hayli etkin olan bu astronomi eseri, yeni bulgular ortaya koymaktan çok, medreselerde astronomi öğretimi için yazıldı. Ali Kuşçu'nun diğer önemli eseri ise Fatih'e atfen "Muhammediye" adını verdiği matematik kitabıdır.

Ali Kuşçu, 5 Şaban 879'da (15 Aralık 1474) İstanbul'da vefat etti ve Eyüp Sultan Türbesi civarına defnedildi. Yetiştirdiği talebeler arasında torunu Mirim Çelebi ile Molla Lütfi gibi alimler de bulunuyor.

- Fatih Sultan Mehmet'e ithaf ettiği iki kitap yazdı

Vefatının 545. yılında AA muhabirine Ali Kuşçu'nun hayatı hakkında bilgi veren Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi (FSMVÜ) Edebiyat Fakültesi Bilim Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaçar, Kuşçu'nun İslam medeniyetinde 15. yüzyıla damgasını vuran önemli bir bilim insanı olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Kaçar, Kuşçu'nun bilimin birçok alanında faaliyet gösterdiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu alanlardan öne çıkan matematik ve astronomidir. Kuşçu, astronomiyi yeryüzü ve gökyüzü olmak üzere iki ayrı planda ele aldı. Matematikte, Harezmi matematiği ve Desimal sisteme ilişkin çalışmalar yaptı. Uluğ Bey'in kurmuş olduğu medresede çalışma imkanı bulan Kuşçu, matematik ve astronomi alanında çalışmalar yaptı. Ali Kuşçu, burada Uluğ Bey'in astronomi cetvelinin hazırlanmasında görev aldı. Kuşçu, matematik ve astronomi konusunda iki önemli eser yazdı. İstanbul'u İslamiyet'in yeni başkenti yapmak isteyen Fatih, Ali Kuşçu gibi bilim ve sanatta öne çıkmış bütün şahsiyetleri İstanbul'a davet etti. Ali Kuşçu, İstanbul'a geldiğinde yaklaşık 70 yaşındaydı. İstanbul'da ancak 4 yıl yaşadı ama bu kısa sürede birçok başarıya imza attı, bu süreçte Fatih Sultan Mehmet'e ithaf ettiği iki kitap yazdı. O dönemde Fatih Külliyesi'ndeki medreselerin kurulmasında görev aldı."

Reklam
Reklam

Kaçar, Ali Kuşçu'nun İstanbul'a gelmesinin çok büyük bir yankı uyandırdığını vurgulayarak, "Özelikle İstanbul'daki bilim insanları, onun matematik ve astronomi derslerini yakından takip etti. Onunla birlikte Uluğ Bey'in astronomi çalışmaları İstanbul'a gelmiş oldu. Matematikte çok önemli birtakım keşiflerde bulundu ama bunlar çok iyi bilinmiyor. 16. yüzyılda Avrupa'da logaritmanın bulucusu olarak bilinen Napier, Kuşçu'nun çalışmalarından etkilenmiştir. Ondan 50 yıl sonra ortaya çıkan Kopernik ise güneş merkezli evren modelini sundu. Yani Batı dünyasına, İslam astronomisinin büyük bir katkısı oldu. Döneminde bilgisiyle herkesin hayranlığını kazanan Kuşçu, Osmanlı'nın matematik ve astronomi alanında temelini oluşturan bir bilim insanıdır. Eserlerine baktığımızda, araştırma ve gözlemlerinde çok hassas ve dakik olduğunu görüyoruz. Medrese eğitiminde de büyük katkısı oldu, medreselerin hiyerarşik bir yapıya kavuşmasına, akli ve nakli ilimlerin öğretilmesine katkı sundu." diye konuştu.

Ali Kuşçu'nun felsefeyle de yakından ilgilendiğini anlatan Kaçar, varlık felsefesi, kozmografya gibi konularda da araştırma yapan Kuşçu'nun çok yönlü bir bilim insanı olduğunu dile getirdi.

Reklam
Reklam
Anahtar Kelimeler: