16. Türk Klinik Mikrobiyoloji Ve İnfeksiyon Hastalıkları Kongresi

16. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Kongresi'nin Genel Sekreteri Prof. Dr. Önder Ergönül, "Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığına en

16. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Kongresi'nin Genel Sekreteri Prof. Dr. Önder Ergönül, "Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığına en fazla Tokat, Yozgat, Kastamonu ve Sivas illerinde rastlanıyor. Özellikle bu illerdeki insanlar bugünlerde dikkatli olmalı" dedi.

Antalya'nın Kundu Turizm Bölgesi'ndeki bir otelde Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneğince düzenlenen 16. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Kongresi başladı.

Kongre genel sekreteri Prof. Dr. Önder Ergönül, kongrenin açılışının ardından düzenlenen basın toplantısında, Kırım Kongo Kanamalı Ateşinin son yıllarda Türkiye'de adı en fazla duyulan hastalıklardan olduğunu kaydetti.

Reklam
Reklam

Türkiye'de kayıtlara göre 7 bin kişinin bu hastalığa yakalandığını anlatan Ergönül, aralarında 1'i doktor 5 sağlık çalışanının da bulunduğu 400 kişinin bu hastalık nedeniyle hayatını kaybettiğini belirtti.

Hastalığın mart-nisan aylarında ortaya çıkıp ekim ayına kadar sürdüğünü ifade eden Ergönül, hastalığın son yıllarda Orta Anadolu'dan Türkiye'nin tamamına yayıldığını vurguladı.

Türkiye'de hastalığın tespit edilmediği il kalmadığını anlatan Ergönül, "Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığına en fazla Tokat, Yozgat, Kastamonu ve Sivas illerinde rastlanıyor. Özellikle bu illerdeki insanlar bugünlerde dikkatli olmalı. İnsanların açık alanda vücutlarını kenenin tutunamayacağı şekilde korumaları gerekiyor. Kene açık bulduğu yerde yapışabilen, tutunabilen bir canlıdır. İnsanların olabildiğince uzun kollu giymeleri, pantolonlarını çorap içine sokmaları gerekiyor. Bu rağmen yine tutunma görülmüşse doktora başvurulması gerekir" diye konuştu.

Hastalığın ilk belirtisinin ateş ve kas ağrısı olduğuna dikkati çeken Ergönül, hastalığa bağlı ölüm oranının her geçen yıl arttığını vurguladı.

Reklam
Reklam

-"Kişinin keneyi kendisinin çıkarması önemli"-

Bazı gazete ve televizyonlarda "Keneyi kendi çıkardı, öldü" şeklinde haberler çıkmasından yakınan Ergönül, şunları söyledi:

"Keneyi kişinin kendisinin çıkarması önemli. Kenenin tutunduktan en fazla 12 saat içinde uygun bir yöntemle çıkarılması gerekiyor. Kene yapışan kişi, kenenin dışta kalan kısmını sıkmadan eldiven takıp, tırnaklarla deriye en yakın yerinden güç uygulayarak çıkartmalı. Kenenin patlatılmadan çıkarılması lazım. Bir peçete, poşetle olabilir."

Ergönül, virüse yönelik özel bir ilacın bulunmadığını, uyku düzeni, stres algısı, dengeli beslenme gibi faktörlerin bağışıklık sistemini artırdığını anlattı.

-Hacca gideceklere uyarı-

Ergönül, 2012 yılında hacda "Corona" adı verilen virüs görüldüğünü, bu virüse 100 kişinin yakalandığını ve 10 kişinin öldüğünü bildirerek, hastalığın yeni olduğu için aşısı ya da tedavisinin bulunmadığını kaydetti. Ergönül, bu hastalığın Türkiye'de henüz görülmediğini, ancak hacca giden kişiler tarafından ülkeye getirilebileceğine dikkati çekti.

Reklam
Reklam

Ergönül, hacca giden vatandaşların ellerini iyi yıkamaları ve maske takmaya özen göstermeleri gerektiğini, hastalığın belirtisinin zatürreye benzediğini dile getirdi.

-"Antibiyotiğe gerek yokken antibiyotik kullanılıyor"-

Kongre Başkanı Prof. Dr. Halis Akalın ise son dönemlerde hastane enfeksiyonlarının önemli bir sorun olarak karşılarına çıktığını, bu sorunun en alt düzeye inmesi konusunda önemli çalışmalar yapıldığını söyledi.

Bazı dirençli bakterilere bir ya da iki tane antibiyotiğin etkili olduğunu, antibiyotiklerin doğru şekilde kullanılmadığına işaret eden Akalın, "Reçete olmadan eczanelerden antibiyotik alınması çok büyük bir sorun. Antibiyotiklerin reçete ile satılan ilaç haline gelmesi lazım. Antibiyotiğe gerek yokken antibiyotik kullanılıyor. Hekime ilaç alma eğilimiyle gidiliyor. İlaç yazmayan hekim kabullenilmiyor. Bu da toplumun bir parçası olan hekimi ilaç yazma yönünde yönlendiriliyor" diye konuştu.

-"Bugünlerde büyük bir grip salgını beklemiyoruz"-

Dernek Başkanı Prof. Dr. Haluk Eraksoy da salgın hastalıkların mevsim dağılımı yapmaksızın yaz kış karşılarına çıkabildiğini ifade etti. İnfeksiyon hastalıklarının mikroplarla oluşan hastalıklar olduğunu hatırlatan Eraksoy, "Bugünlerde büyük bir grip salgını beklemiyoruz. Yaşanan griplerin de mevsim değişimiyle etkisini kaybedeceğini düşünüyoruz. Gribal enfeksiyonu olduğunu bildiğimiz kişilere antibiyotik vermekten kaçınılması gerekiyor. Mikroplar antibiyotiğe karşı direnç sağlıyor. Uygun başka ilaçlarla hastalık durdurulabilir" dedi.

Reklam
Reklam

Eraksoy, bir gazetecinin sorusu üzerine, bazı Latin Amerika ülkelerinin liderlerinin kanserden ölmesiyle ilgili komplo teorileri bulunduğunu, ancak bunun sağlık açısından kabul edilemeyeceğini söyledi. Her kanserin tek bir sebebe bağlanmadığını anlatan Eraksoy, değişik organ sistemlerinin değişik kanserleri bulunduğunu, bu nedenle kanserle ilgili komplo teorisinin çok geçerli görünmediğini anlattı.

"Son dönemlerde bazı ünlü sanatçıların hastane enfeksiyonu nedeniyle öldüğü iddia ediliyor, bu bu konudaki yorumunuz nedir" şeklindeki soru üzerine Eraksoy, "Bazı ölümler aslında zatürreden ölmüş gibi yansıtılıyor, ama asıl ölüm sebebi hastalıkların ilerlemesine bağlı yaşanıyor. 'Hastane enfeksiyonu öldürdü' gibi bir yaklaşım doğru ve gerçekçi değildir" diye konuştu.

Muhabir: Süleyman Elçin

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz