‘TRABZON’DA AYGÜN’ÜN KAFASINI BEN ŞİŞİRDİM’
F.Bahçe’nin 1995-96 sezonu şampiyonu olmasını sağlayan 2-1’lik galibiyeti aldığı Trabzon maçı öncesi, saldırıda yaralandığı söylenen Aygün’ün kafası başkan Ali Şen tarafından sardırılmıştı. Aygün’ün oda arkadaşı Tarık, yıllar sonra gerçeği açıkladı: “Kafasına yumurta gelmişti ama kızarıklık bile yoktu. Durumu kurtarmak için kül tablasıyla kafasına vurdum. Sonra yine sargı sardık.”
TARIK Daşgün büyük bir yetenek olmasına rağmen Türk futbol tarihinde yıldızı parlayamadan sönen futbolcular arasında yer aldı. Fenerbahçe’ye 21 yaşında transfer olduğunda yer yerinden oynamıştı. Gençlerbirliği formasıyla bir sezonda 13 gol atan ve yaptığı asistlerle Türkiye’nin yeni starı olarak gösterilen Sarı Tarık sonraki yıllarda futbolundan çok çapkınlıkları ve saha dışı olaylarıyla iz bıraktı.
Jay jay Okocha’nın transfer edilmesiyle Fenerbahçe’de yedek kulübesine demir atan ünlü futbolcu, aktif spor yaşamına son verdikten sonra kendisini genç yıldızları Türk futboluna kazandırmaya adadı. Çiçeği burnunda teknik adam Tarık’la futbola başladığı ve futbolu bıraktığı kent olan Ankara’da görüştük.
TRABZON HEDİYE ETTİ
“Parreira ile 1995-96 sezonunda büyük bir hava yakaladık ve gerçek bir takım hüviyetine büründük. Herkes çok başarılı oynuyordu ancak o sezon yakaladığımız şampiyonluk bize Trabzonspor’un bir hediyesidir.”
“Trabzon’da oynadığımız şampiyonluk maçını hiç unutamam.. Bu kadar mantıksız bir futbol oynanamaz. Ben kalecimiz Rüştü’nün arkasında ilk 10 dakikadan itibaren ısınmaya başladım. Trabzonspor bir top oynuyor akıllara zarar. Bir de golü bulunca iki pas dahi yapamayan Fenerbahçe’nin üzerine yağmur gibi gelmeye devam ettiler. Direkten dönen toplar, karşı karşıya kaçan goller, Rüştü’nün hayatının maçını ortaya koyması onları durdurdu.”
ÖNCE OĞUZ, SONRA AYKUT
“Niye böyle yağmur gibi atak yaparsın ki. 1-0 sana yetiyor hatta beraberlik dahi yetiyor. Pas trafiğini çoğalt, Fenerbahçe’yi uyut ve şampiyonluğu kap. Ama o gün sanki 5-0 yapmak istediler. Oysa rakibin Fenerbahçe. Bunu nasıl unutursun?
“Taraftar sahaya adeta çökmüştü. Trabzon saldırdıkça pas yaptıkça ‘Oley’ çekiyorlardı. Oğuz düşürülünce frikikten durumu 1-1 yaptık. Ben oyuna sonlara doğru girdim. Erol orta sahadan bir topu kaptı ve ileri doğru taşıdı. Ben de ceza sahasında ön direğe doğru koşu yaptım. Trabzonspor’un stoperi ve liberosu beni marke etmek için yanıma koşu yaptı. O sırada arka taraf boşaldı. Erol topu boş bölgeye kesince Aykut Kocaman topla buluşup durumu 1-2 yaptı.”
ALİ ŞEN ÇOK AKILLI DAVRANDI
“O golde büyük payım vardır. Maç bittikten sonra 3 saat sahada ve soyunma odasında mahsur kaldık. Polis panzerleriyle havalimanına gittik ve askeri bir tesiste uyuyarak sabah uçağıyla İstanbul’a döndük. Ertesi hafta Van’ı yenip şampiyon olduk. O maç Trabzon’un teknik, taktik hatasıyla kaybedildi.”
“O maçın öncesinde başkanımız Ali Şen ve camia akıllı davandı. Önemli bir pskolojik avantaj sağlandı. Havalimanından itibaren takim otobüsü taşlandı. Rize sınırına gelene kadar takım otobüsünde tek sağlam cam dahi kalmadı hepsi kırıldı.”
OĞLUM, BİR ŞEYLER YAPMALIYIZ
“Aygün’ün kafasına bir yumurta isabet etti ama hiçbir iz yoktu. otele yerleşince bütün televizyon kanalları alt yazıyla Fenerbahçeli futbolcuların Trabzon da saldırıya uğradığını otobüsün camlarının kırıldığını Aygün’ün de kafasından yaralandığını geçmeye başladı. Aygün benim oda arkadaşımdı. Ama kafasına dikkatli baktığımda kızarıklık dahi olmadığını gördüm.”
“Aygün’e ‘Olğum bir şeyler yapmalıyız yoksa tüm olayların sebebi senin olduğun yazılıp çizilir. Futbol hayatın biter’ dedim.
“Aygün’e birez dişini sıkmasını tembihleyip otel odasındaki cam kül tablasını elime aldım ve var gücümle yumurtanın geldiği yere vurdum. Aygün’ün kafası şişti. Ardından sargıya alıp yazılanları doğru çıkardık. Başka çaremiz yoktu.”
Transfer görüşmemi beden hocam yaptı
“1994 yılında Gençlerbirliği alt yapısından A takıma çıktım ve o yıl sergilediğim performansla 20 yaşında transferin gözdesi haline geldim. Bir yılda 13 gol atıp asist kralı olunca yıldızım parladı ve Fenerbahçeli yöneticiler peşime düştü.
Ali Şen, Vefa Küçük, Mehmet Ali Aydınlar ve Şadan Kalkavan, Ankara’ya gelip sezon devam ederken bir evde bana ön protokol imzalattılar. O yıllarda ne menajerim vardı, ne de bana yardımcı olacak biri.”
BEDEN EĞİTİMİ HOCASIYLA TRANSFER GÖRÜŞMESİ
“Transfer görüşmesine lisedeki beden eğitimi öğretmenim Turgut Ak’la birlikte gittim. Karşımızda bu kadar ünlü yöneticileri görünce benim de öğretmenimin de adeta dilimiz tutuldu ve her denilene ‘Evet’ diyerek sözleşmeyi imzaladım.”
“Ancak o sözleşmenin resmi bir geçerliliği yokmuş. sezon sonunda Beşiktaş ve Galatasaray da beni isteyince Fenerbahçe işi garantiye almak için son maça çıkarmadan beni kaçırdılar. İlhan Cavcav bu yüzden beni federasyona şikayet etti, ardından da bonservis bedelimi 100 milyar gibi bir astronomik rakam olarak ilan etti.”
“Ancak Fenerbahçeli yöneticiler tam teşekküllü bir devlet hastanesinden bana sakat olduğuma dair bir rapor alıp bu şikayetin önünü kestiler, 100 milyarı da ödemeyi kabul ettiler. Fenerbahçe’de 3 gün boyunca bir evde kaldım. Başımda bekleyen görevli Yavur Ağırgöl perdeleri bile açmama izin vermiyordu.”
“Bu hapis hayatından çok sıkılınca sabaha karşı bir sürat teknesiyle Büyükada’ya Şadan Kalkavan’ın evine götürdüler. Orada gündüz havuza girdim, geceleri ıssız yerlerde bisiklete bindim. A Milli takım kadrosuna alındığım açıklanınca adada düz koşulara başlayıp form yakalamaya çalıştım. Transfer dönemi başladığı gün de Fenerbahçe’ye resmi imzamı attım. 1995’te Galatasaray 34 milyar veriyordu ama ben söz verdiğim için 17 milyara Fenerbahçeli oldum.”
Ah, özel hayatıma dikkat etseydim...
“BU kadar küçük yaşta Fenerbahçe gibi bir camiaya gelmem aslında çok büyük bir hataydı. En az bir yıl daha Gençlerbirliği formasıyla oynadıktan sonra transfer olsaydım her şey çok daha farklı olabilirdi. Keşke başkanım İlhan Cavcav’ı dinleyip bir yıl daha doğduğum camiada kalsaydım. Başarısız olduysam bunun suçunu kimseye yüklemiyorum. Yüzde 50 benim özel hayatıma dikkat etmemem yüzde 50’de yanlış tercihlerim parlamamı engelledi.”
Küçücük çocuktum, ilgi ve şefkat bekliyordum
“F.BAHÇE yıldızlarla doluydu ve kimse beni el üstünde tutmuyordu. Oysa ben küçük bir çocuktum, ilgi ve şefkat bekliyordum. İlk sezon bütün maçlarda forma giydim ama taraftara Gençlerbirliği formasıyla yıldızlaşan Tarık’ı izletemedim.”
“O yıl benim adaptasyon sürecimdi tüm hırsımla ikinci yılıma hazırlanırken Fenerbahçe benim oynadığım bölgeye Jay jay Okocha gibi bir starı transfer etti. Ardık oynama şansım iyice azalmıştı. 2’nci yılımda Okocha’nın arkasında sürekli yedek kalmaya başlayınca psikolojim iyice bozuldu. Artık Fenerbahçe’den ayrılmayı ve ilk 11’de oynayabileceğim bir takıma gitmeyi kafama koydum.”
“Ligin devre arasında Rüştü Reçber’in düğünü vardı. O düğünde ani bir kararla yöneticilerin oturduğu masaya gidip Fenerbahçe’den ayrılmak istediğimi söyledim. Hepsi şaşırdılar. Bu sözlerden sonra ipler gerildi ve Fenerbahçe’nin devre arası kampı kadrosuna alınmadım.”
“Antalyaspor kulübüyle kiralık olarak anlaştım. Eşyalarımı toplayıp Antalya’ya gideceğim gün yöneticiler fikir değiştirip beni Sabin İlie ile birlikte Kocaelispor’a verip Moshoeu ve Faruk’u aldılar. Böylece Fenerbahçe’den tamamen koptum. Keşke Antalya’ya kiralık gitseydim, kendimi Antalyaspor’da gösterip tekrar yıldız olarak Fenerbahçe’ye geri dönebilseydim.”
Bariç’ten intikamımı Kocaeli’de aldım
“KOCAELİ’de Holger Osieck ile birlikte müthiş bir 6 ay geçirdim. Bana forma şansı vermeyen ve Fenerbahçe’den ayrılmama sebep olan Otto Bariç’ten intikamımı da çok kötü aldım.”
“Fenerbahçe, şampiyonluk yolunda Galatasaray’la çekişiyordu ve çok kritik bir maç için İzmit’e gelmişlerdi. Biz 2-1 öne geçince maç devam ederken yedek kulübesinin önüne koştum ve ellerimi belime koyup Otto Bariç’in gözlerinin içine dakikalarca bakıp kinimi, nefretimi binlerce kişinin önünde boşalttım. O maçta aldığımız 3 puan Fenerbahçe’yi şampiyonluktan etti ve Galatasaray şampiyon oldu.”
Çin’e gittim 2.5 ayda futbolu bıraktım
“KOCAELİ’den Ankaragücü’ne gelince 2’nci baharımı yaşadım ve yeniden milli takıma kadar yükseldim. Ancak sezon sonu Yimpaş Yozgat 2 milyon dolar gibi rekor bir transfer teklifi yapınca ikinci hatamı yapıp büyük sıçrama yapmamı engelledim.”
“Yozgat’tan Çin’e transfer oldum. Pekin’de ne İngilizce bilen vardı, ne de Türkçe. Büyük bir yanlızlık yaşadım ve 2,5 ay dayanabildim. 31 yaşında da futbolu bırakıp yarım bıraktığım eğitimimi tamamlayıp Gazi Üniversitesini bitirdim. Ardından teknik adamlığa başladım.”
Doğuştan Fenerli olmasaydım...
“Beni ilk kez Mersin’de yapılan genç futbolcular seçmesinde Piontek’in yardımcılığını yapan Fatih Terim keşfetti. İlhan Cavcav’ı arayarak ‘Bu çocuğu A takıma alın ve oynatın. Türk futbolu bir yıldız kazansın’ demişti.”
“Fenerbahçe’ye gelmemden sonra Galatasaray’ın başına Fatih Terim getirildi. Ben tercihimi Galatasaray’dan yana kullansaydım ve o genç yaşımda benim hocam Fatih Terim olsaydı her şey çok daha farklı olurdu. Bir yanda Fatih Terim, diğer yanda genç milli takımlardan arkadaşlarım Okan, Arif, Suat, Hakan Ünsal’la uyum sorunu yaşamaz, Hagi gibi bir oyuncunun yanında parlardım. Ancak doğuştan Fenerbahçeli olduğum için rüyalarımın takımını tercih ettim.”
Çok manken ve şarkıcı sevgilim oldu
“F.BAHÇE’ye geldiğimde çok yakışıklı, genç ve maddi olanakları olan biriydim. Çok kız arkadaşımın olmaması mümkün mü? O yıllarda elbette çok sevgilim oldu. Bir Kazanova değildim ama mankenler ve şarkıcılar bizim çevremizde olan kadınlardı.” “Benim de birçok ünlü mankenle gönül ilişkim olmuştur. Bir de o dönemin çok ünlü bir şarkıcısıyla birlikteliğim oldu. Bunların benim futbol hayatımı olumsuz etkilediğini kesinlikle düşünmüyorum. Sanıldığı gibi çok düzensiz yaşayan biri hiç olmadım. Çok hatalar yaptım ama pişman değilim. Beni kimse bir kez dahi sarhoş görmese de çok içiyor diye adım çıktı. Ancak kesinlikle ölçüsünü kaçırmış, sapıtmış biri hiç olmadım.”
Ne yakışıklılık ne para, tek gerçek Fenerbahçe!
Yaşadığım gösterişli hayatı ne yakışıklılığım ne param sağladı. F.Bahçeli futbolcuysan önünde tüm kapılar açılır.
“ŞİMDİ geriye dönüp baktığımda net olarak görebiliyorum. Yaşadığım hayatın sebebi ne yakışıklılığım, ne paramın olması, ne de futbolcu olmamdı. Fenerbahçelilik etiketi çok önemliymiş. Fenerbahçe formasını giyen herkes el üstünde tutulur.” “Bağdat caddesinde, Etiler’de birçok kez en gözde restoranlarda yemeklerin hesabı yan masalarda oturan Fenerbahçeliler tarafından ödenir. Hiç para harcamazdık. Mankenler şarkıcılar Fenerbahçeli olduğumuz için yanımıza koşarlardı.” “Fenerbahçelilik başka birşey. Bir yakınımın tayini için dönemin Milli Eğitim Bakanı’nın yanına kadar çıktım. Biraz bekletildim ama Bakan dışarı kadar çıkıp sekreterine ‘Tarık Beyi niye bekletiyorsunuz içeri alın’ diye kızdı ve akrabamın tayin işini çözdü. Bunları futbolcu Tarık değil Fenerbahçeli Tarık halletti.”
Futbolcu iki kelimeyi bir araya getirebilmeli
“Genç futbolcuların eğitimle futbolu birlikte yürütmesi gerekir. Bazı futbolcuların iki kelimeyi bir araya getiremediğini görünce üzülüyorum. Bir futbolcu en kötü bir spor akademisi mezunu olmalı. Kültürüyle futbolculuk başarısı birlikte ilerlemeli. Ayrıca genç futbolcuların mutlaka mental eğitim almalarının şart olduğunu düşünüyorum. Tavsiyem, düzenli bir yaşam için çabuk evlenmesinler doğru insanla yapılan evlilik sporcuyu ileri taşır.”
Muhammed artık patlasın!
Salih Uçan gelecek vaat eder gibi bir görüntü çiziyor ancak U 20 kupasında hiçbir sorumluluk almadan oynadı. Onun oynadığını her futbolcu yapardı. Çok basit oynadı, skoru değiştirme adına bir şey ortaya koyamadı. Muhammed Demirci’den de yıllardır patlama bekliyoruz. Patlasın artık. Muhammed Salih gibi değil sorumluluk alıyor, cesareti var. Çalım yapıyor, şut atıyor. Bu yıl formayı kapacağına inanıyorum.”