2 Bin 200 Rakımdaki Yaylacıların Ramazanı

Hayvancılıkla uğraşan ve yazın Erciyes Dağı'nın eteklerine yerleşen yaylacılar, hava sıcaklığı akşam sıfırın altında 2 dereceye kadar düştüğü için kurdukları sobanın etrafında iftar ve sahur yaparak günün yorgunluğunu atıyor. Sucuğu, pastırması ve mantısı kadar heybetli Erciyes Dağı ile adından söz ettiren Kayseri'de, hayvancılıkla geçimini sağlayan köylüler, havaların ısınmasıyla yaylalara göç etti. Erciyes'in eteklerine çadır kuran aileler, yılın yaklaşık 3 ayını burada geçiriyor. Göçerler, günün ağarmasıyla mesaiye başlıyor. Kadınlar süt sağarken erkekler de koyunların yününü kırkıyor. Sürüler çobanlara teslim edildikten sonra kadınlar, peynir ve yoğurt yapmaya başlıyor. Erkekler de süt, peynir ve yoğurdu satmak için kente iniyor. Rakımı 2 bin 200'ü bulan yaylada hava sıcaklığı eksi 2 dereceye kadar düştüğü için çadırlara soba kuruluyor. Yaylacılar, sobanın başına kurulan iftar sofrasında oruç açıp, soba ateşinde demlenen çayı içerek günün yorgunluğunu atıyor. Yaylacı Süleyman Ekinci, AA muhabirine, bu yıl hava erken ısındığı için mayısta Erciyes'e geldiklerini söyledi. Yaylacılığın zorluklarından bahseden Ekinci, şunları anlattı: "5 çobanım var. Büyükbaş ve küçükbaş hayvanları nerede yayacaklarını söylüyorum. Erciyes'in her yerini bilirim. Hayvanlar yayılmaya gidene kadar çok işimiz oluyor. Hanım yoğurdu, peyniri hazırlar, ben de Kayseri'de satarım. Kente gidince Erciyes'ten geldiğimi yüzümün teninden anlarlar. Yüzümde kırmızılık olur. Oruç tutarken zorlanmıyorum. Hava serin olduğu için susamıyorum." Ekici'nin eşi Hasibe Ekinci de üç çocuğunu zor şartlarda yaylada dünyaya getirdiğini belirterek, "O zamanlar kalabalıktık. Doğuma komşular yardım etmişti. Artık çok az insan yaylaya göçüyor. İş çok. Bir kızım yanımda. Ben hayvanlarla uğraşırken o da yemek yapıyor" diye konuştu. Anne ve babasına yardım eden 15 yaşındaki Melike Ekinci de "Annemle ağılda hayvanları sağıyoruz. Akşam sürüyü karşılayıp, ağıla yerleştirilmesine yardımcı oluyorum. Akşama da iftar hazırlıyorum" dedi.