Mahir ALAN- Sercan SAKAR/ADIYAMAN, (DHA)- ADIYAMAN'da, 47 gün arayla 2 oğullarını kaybeden Sabiha- Sadık Çelik çifti, Seyhan Nehri kıyısında cesedi bulunan oğulları İbrahim Çelik'in (21) de küçük oğulları Hüseyin Nasrullah Çelik (13) gibi cinayete kurban gittiğini ileri sürdü. Çift, 'boğulma' olarak geçilen olayın soruşturulmasını istedi.
Esentepe Mahallesi'nde yaşayan Çelik çiftinin küçük oğulları Hüseyin Nasrullah, 2 Ağustos günü çıktığı eve dönmedi. 3 gün sonra ise yol kenarında bıçaklanarak öldürülmüş bulundu. Hüseyin Nasrullah Çelik'in aynı mahallede market işleten Murat Çekiç, tarafından öldürülüp, cesedinin yol kenarına atıldığı belirlendi. Evlat acısıyla yıkılan Sabiha- Sadık Çelik çitfi, 17 Eylül günü de Adana'daki babaannesinin yanında kalan büyük oğulları İbrahim Çelik'in kayıp olduğunu öğrendi. Hemen Adana'ya giden çift, kayıp ihbarında bulundu. Arama başlatan polis, kaybolduktan bir gün sonra, Seyhan Nehri kenarında İbrahim Çelik'in cansız bedenini buldu.
'BEN ARKADAŞINDAN ŞÜPHELENİYORUM'
47 gün arayla 2 oğlunu kaybeden Çelik çifti, büyük oğulları İbrahim'in de cinayete kurban gittiğini öne sürdü. İbrahim ile en son, kaybolmadan 2 gün önce konuştuğunu anlatan gözü yaşlı anne Sabiha Çelik, "Ben konuştuktan sonra gece arkadaşıyla dışarıya çıkmış. Sabah halaları aradı. 'İbrahim kayıp' dediler. Hemen gittik, içime korku girdi, hissettim, 'Bu oğlum da gitti' dedim. Ben beraber gittiği arkadaşından şüpheleniyorum. Kesinlikle oğlumun o suda boğulacağını inanmıyorum. Oğlum balık gibi yüzen çocuktu. Benim çocuğumun başına bir iş getirdiler. Evden çıkarken üzerinde siyah tişörtü varmış ancak bulunduğunda oğluma olmayan gri bir tişört varmış. Kasım ayında askere gidecekti. Ellerine kınasını yakıp askere gönderecektim ama izin vermediler. Hüseyinim gibi oda katledildi, iki acı yaşıyorum. Hüseyinime ağıtım bitmemişti. Daha siyahlarımı indirmeden büyük oğlum da gitti" dedi.
'ÇOCUKLARIMIN KANINI YERDE KOYMAYIN'
Anne Çelik, "Çocuklarımın kanı yerde kalmasın. Ben buradan büyüklerime bunu söylüyorum. Beni kendi çocuğunuzun yerine koyun. Benim kanımı yerde koymayın. İki çocuğumun da kanını yerde koymayın, hakkım helal etmem size. Ben yıllarca oy verdim size, oylarımı helal etmem. Davamızdan vazgeçmeyeceğiz. Düşmanlarım ben yaşıyorum ben daha ölmedim, ölmeye de niyetim yok" diye konuştu.
'TELEFONU VE ÇAKISI YANINDAKİ ARKADAŞININ CEBİNDE ÇIKIYOR'
Baba Sadık Çelik de oğlunun telefonu ile çakısının arkadaşının cebinden çıktığını belirterek, şöyle konuştu:
"Bu olayın cinayet olduğunu düşünüyorum. Gasp olduğunu düşünüyorum. Telefonu ve çakısı yanındaki arkadaşının cebinden çıkıyor. Ondan sonra boğuldu diyorlar. Siz oğluma ne içirdiniz de boğuluyor. Benim oğlum güçlü bir yapıya sahipti. Bir iki kişinin gücü yetmezdi. Balık gibi yüzerdi. Oğlum kardeşinin ölümünden sonra çabuk toparlandı. Hayata pozitif bakıyordu. Kasım ayında askere gidecekti. Sonra da gelip benimle çalışacaktı. Ben oğlumun boğulduğuna değil öldürüldüğüne inanıyorum."