LEFKOŞA (İHA) - Kıbrıs sorunu, öneri ve girişim bolluğuna rağmen 2006 yılında çözüme kavuşmadı.
Hazırlık aşamasında tıkanan Birleşmiş Milletler (BM) girişiminin yıl sonunda yeniden hareketlenmesine rağmen çözüm 2006'da da hayalden öteye gidemedi, umutlar 2007'ye kaldı.
Rumların Kıbrıs sorununun zeminini değiştirip müzakereleri BM'den AB'ye kaydırma girişimleri ve Türkiye'nin üyelik müzakereleri nedeniyle Avrupa Birliği 2006 yılında Kıbrıs konusunda hakim rol oynamasına karşın, birliğin sunduğu sözlü öneriler süreci hareketlendirmeye yetmedi. Yıl içerisinde tartışılan, umut veren öneri ve girişimler Türk tarafının imzasını taşıdı, ancak tek taraflı kalan bu girişimler sonuç vermedi.
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, BM Genel Sekreteri ile Siyasi İşler Yardımcısı'na yolladığı sayısız mektupla BM sürecinin canlı kalmasını sağlamaya çalıştı. Kıbrıs Türkü ile güç paylaşımına hazır olmadığını her fırsatta ortaya koyan Rum Yönetimi ise, çözüm sürecine katkı koymak bir yana iki toplum arasında güvensizliği besleyip, düşmanlığı pekiştirici uygulamalara yöneldi. Kapıların açılmasıyla yeniden kaynaşmaya başlayan iki toplum Güney Kıbrıs'taki ırkçı hareketlerdeki artış ve Rum Yönetimi'nin Güney Kıbrıs'a geçişte Kıbrıslı Türkleri tacizi sonucu iyice birbirinden koptu.
ANNAN'IN GÖREVİ SONA ERİYOR
Kıbrıs sorununun çözümü için gayret sarf eden, kendi adını taşıyan çözüm planını hazırlayan Genel Sekreter Kofi Annan'ın BM'deki görev süresi 2006 sonunda bitiyor.
Görevi Güney Koreli meslektaşı Ban Ki-Moon'a devretmeye hazırlanan Kofi Annan, son raporunda Kıbrıs sorununu çözememekten duyduğu üzüntüyü bir kez daha dile getirdi.
Raporunda Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın şahsında Türk tarafının kapsamlı çözüme bağlılığının altını çizen Annan, izolasyonların kaldırılması gereğine olan inancını yineledi. Annan, bu inancını 2004'de rapor halinde Güvenlik Konseyi'ne sunmasına rağmen bu konuda karar üretilememişti.
BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın 2006 yılındaki ilk girişimi, Kıbrıs Özel Temsilciliği'ne atadığı Michael Möller tarafından yapıldı. Möller, tarafların iki halkın da çıkarına yönelik konularda teknik seviyede görüşmelere başlamaya razı olmaları üzerine teknik komitelerin oluşturulması önerisinde bulundu. Öneriler, Cumhurbaşkanı Talat'ın kalp ameliyatı olduğu günlerde BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Rum Lider Tasos Papadopulos ile Paris'te bir araya gelmesi sonrasında dile getirildi.
Rum Yönetimi'nin teknik komitelere farklı görev yüklemeye çalışması, komite çalışmalarının başlamasını engelledi. Kıbrıs'ta hayatı kolaylaştırmayı ve iki halk arasında ilişkileri geliştirerek güven ortamının oluşmasına yardımcı olmayı amaçlayan teknik komitelerle ilgili çalışmalarda ilerleme sağlanamadı. Rum tarafı, komitelerin çalışma alanını genişletmeye ve ön koşullar koymaya çalıştı. Bu durumdan rahatsız olan Türk tarafı, BM'den yardım istedi. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Annan'a mektup göndererek teknik komitelerin bir an önce kurulması için bizzat müdahil olmasını istedi, ancak sonuç değişmedi.
Türkiye, Rumlar'ın uzlaşmaz tutumu yüzünden tıkanan müzakereleri yeniden başlatmak amacıyla geçen yılın başında BM Genel Sekreteri Kofi Annan'a bir eylem planı sundu. Kıbrıs'ta iki tarafa yönelik kısıtlamaların kaldırılmasını öngören ve hala gündemdeki yerini koruyan paket şu önerilerden oluşuyordu:
"Türkiye'nin deniz limanlarının Gümrük Birliği kapsamındaki malların ticareti çerçevesinde Rum gemilerine açılması; Rum havayolu taşıyıcılarının üst uçuşlar için Türk hava sahasını ve Türk havaalanlarını kullanmalarına ilgili uluslararası kurallar ve usuller çerçevesinde izin verilmesi, Gazimağusa, Girne ve Gemikonağı dahil Kuzey Kıbrıs'taki limanların Kıbrıs Türk yönetimi altında malların, kişilerin ve hizmetlerin uluslararası dolaşımına açılması; Ercan Havaalanı'nın Kıbrıs Türk yönetimi altında doğrudan uçuşlara açılması; Kuzey Kıbrıs'ın ekonomik bir varlık olarak AB gümrük birliğine pratik açıdan dahil edilmesi amacıyla özel düzenlemelerin yürürlüğe girmesi; Ada'daki taraflar arasında ve taraflar ile dünyanın geri kalanı arasında ticaretin engelsiz biçimde yapılmasının sağlanması; Kıbrıs Türk tarafının uluslararası sportif, kültürel ve sosyal alanlardaki diğer faaliyetlere serbestçe katılabilmesi."
Önerilere "açık, net ve güçlü" destek veren Cumhurbaşkanı Talat, plana olumlu yaklaşan BM Genel Sekreteri Annan'a mektup göndererek, Türkiye'nin eylem planını değerlendirmesini istedi.
Avrupa Konseyi ve ABD'den önerileri destekleyici açıklamalar gelirken, paketi küçümseyen Rum Yönetimi önerileri değerlendirme zahmetinde dahi bulunmadı.
TALAT- PAPADOPULOS GÖRÜŞMESİ
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Rum Yönetimi Lideri Papadopulos, uzun bir aradan sonra bu yıl ilk kez Otonom Kayıp Şahıslar Komitesi'nin üçüncü üyesi Christophe Girod'un onuruna düzenlenen toplantıda bir araya geldi. İki liderin bu yıl gerçekleştirdiği ikinci görüşme ise Cumhurbaşkanı Talat'ın güven artırıcı önlem önerisiyle BM Genel Sekreteri'nin Siyasi İşlerden Sorumlu Yardımcısı İbrahim Gambari'nin 6 Temmuz'da adaya gelişinde gerçekleşti.
Taraflarla ayrı ayrı görüşen Gambari'nin 8 Temmuz'da BM Genel Sekreteri Kıbrıs Özel Temsilcisi Michael Möller'in ikametgahında iki liderle gerçekleştirdiği görüşme, yeni bir müzakere sürecinin de başlangıcı oldu. Görüşmede, yeni müzakerelere hazırlık amacıyla özlü ve teknik konuların görüşüleceği komitelerin oluşturulması, komitelerde ele alınacak konuların belirlenmesi için de tarafların talep ve önceliklerini liste halinde sunması kararlaştırıldı.
KKTC Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Raşit Pertev ile Rum Yönetimi Başkanlığı Diplomatik Büro Şefi Tasos Conis düzeyinde devam eden süreçte, konu başlıklarının harmanlanması ve teknik ile özlü konuları ele alacak komiteler oluşturulması planlanıyordu. Kaç komite oluşturulacağı ve hangi konuların ele alınacağı da bu sürecin sonunda ortaya çıkacaktı. Teknik komitelerin ve listelerin oluşturulması için bir araya gelmeye başlayan 2 bürokratın görüşmeleri sonuçsuz kaldı. Süreç, Rumlar'ın aykırı yorumları, komitelere farklı fonksiyon yüklemeye çalışmaları ve ön hazırlık çalışmalarını uzatmalarından dolayı tıkandı.
BM Güvenlik Konseyi'nin 8 Temmuz'da varılan mutabakatın uygulanması çağrısı da sonuç getirmedi.
FİNLANDİYA ÖNERİLERİ
Rumların, Kıbrıs sorununun zeminini değiştirip müzakereleri BM'den AB'ye kaydırma girişimleri sonucu AB Dönem Başkanı Finlandiya, Kıbrıs Türk tarafıyla hiçbir görüş alışverişinde bulunmadan bir dizi sözlü öneri hazırladı.
Türkiye'nin üyelik müzakerelerinin devamının da amaçlandığı öneriler, "Doğrudan Ticaret Tüzüğü'nün belirli bir zaman aralığı için benimsenmesini, Mağusa Limanı'nın belirli bir zaman aralığı için açılmasını ve Doğrudan Ticaret Tüzüğü hedefleri için Avrupa Komisyonu tarafından idare edilmesini, Kapalı Maraş'ın Kıbrıs'taki BM Barış Gücü'nün (UNFICYP) denetimine verilmesini; Türkiye'nin liman ve hava sahasını, Kıbrıs gemi ve uçaklarına açmasını" öngörüyordu.
Kıbrıs Türk tarafı, ciddi bir dengesizlik ve usul olarak yanlışlık içermesine karşın Fin önerilerini müzakereye hazır olduğunu açıkladı. Kıbrıs Türkünü devre dışı bırakıp, Türkiye ile müzakere yapmaya çabalayan Rum Yönetimi, Papadopulos'un 2004'de sunduğu önerilerden esinlenerek hazırlanan bu paketi tartışmak amacıyla Türkiye ile Kıbrıslı Türk ve Rumlar arasından planlanan zirveye katılmayı reddetti.
AB Dönem Başkanı Finlandiya'nın kasım ayı sonuna doğru Kıbrıs konusunda taraflarla sürdürülen görüşmelerin başarısız olduğunu açıklamasıyla Fin önerileri de başarısızlıkla sonuçlanan bir başka girişim olarak tarihteki yerini aldı.
TÜRKİYE'DEN İKİNCİ ÖNERİ PAKETİ
AB üyelik müzakerelerinde sürekli Kıbrıs engeliyle karşılaşan Türkiye'de, yıl sonuna doğru "KKTC'deki Ercan havaalanı ile Mağusa limanının uluslararası ticarete, Türkiye'den bir liman ve havaalanının ise Rumlara açılması ve bunların kapsamlı çözüm girişimleri çerçevesinde 2007 yılı içinde birlikte yapılması" önerisinde bulundu.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün sözlü olarak dönem başkanlığına sunduğu öneri, AB Dönem Başkanı Finlandiya tarafından AB Daimi Temsilciler Komitesi (COREPER) toplantısında tartışmaya açıldı. Rum tarafı "dengesiz ve komik" bulduğu önerileri kesin bir dille reddetti. Özellikle Ercan'ın açılmasına şiddetle karşı çıktı. Yunan basını önerilerin "tuzak" içerdiğini iddia etti. Sonuçta öneriler kabul görmezken Türkiye'nin üyelik müzakereleri kısmen askıya alındı.
Müzakerelerin yeniden tıkanması ve Rum liderin ozmosis yoluyla çözüm parametrelerini değiştirmeye çalışmasından büyük rahatsızlık duyan Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, BM Genel Sekreteri Annan'a mektup göndererek, Türk tarafının kapsamlı çözüm müzakerelerinin başlaması yönünde kararlılığını yineledi.
Kofi Annan, Talat'ın mektubunun ardından Siyasi İşler Yardımcısı İbrahim Gambari'yi süreci yeniden hareketlendirmesi için görevlendirdi. Gambari taraflara yolladığı mektupla kapsamlı müzakerelerin Mart 2007 sonuna kadar başlaması önerisini yaptı. Taraflar süratle öneriyi değerlendirip, girişimi olumlu karşıladı. Cumhurbaşkanı Talat, Türk tarafının olumlu cevabını Annan'a yolladığı mektupla dile getirdi. Gambari'nin girişimi sonucunda süreç yeniden hareketlendi ve Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Raşit Pertev ile Rum Yönetimi Başkanlığı Diplomatik Büro Şefi Tasos Conis yeniden bir araya gelmeye başladı. Pertev-Conis görüşmelerinin 2007'de de devam etmesi bekleniyor.
BARİKATLARDA 1960'LARA GERİ DÖNÜLDÜ
Çözüm girişimleri ve sunulan önerilerle oldukça hareketli geçen ancak bir sonuç elde edilemeyen 2006'da iki toplum arasında ilişkiler Rumların tutumuyla iyice zayıfladı.
Irkçılığın yükselen bir değer olduğu Güney Kıbrıs'ta Kıbrıslı Türklere yönelik saldırılar her geçen gün arttı. Güney Kıbrıs'a geçen KKTC plakalı araçlara zarar verildi, iki toplumlu etkinliklere katılan Türk ve Rumların araba lastikleri bıçaklandı. Güney Kıbrıs'ta son olarak Lefkoşa'nın Rum kesiminde faaliyet gösteren İngiliz Okulu'nda okuyan Kıbrıslı Türk öğrenciler okula giren maskeli kişilerce dövüldü.
Rum Yönetimi, Güney Kıbrıs'a geçişlerde Kıbrıslı Türklere ve KKTC'de yaşayan yabancılara sınır kapılarında 1960'lı yılları aratmayacak uygulamalar yaptı. Önceleri kuş gribini ileri sürerek Kıbrıslı Türklere insanlık dışı uygulama yapan Rum Yönetimi, daha sonra koçan-tapu aramak bahanesiyle Türkleri taciz etti. Sınır kapılarında arabalarda tapu, koçan ve şüpheli gördüğü belgelere el koyup, Türkleri sorguladı. Rum Yönetimi, temmuz ayında mimar Osman Sarper'i tutuklayıp olayın boyutunu değiştirdi. Rumlar aynı günlerde aynı gerekçeyle 4 Kıbrıslı Türk'ü, 2 İsrailli ve bir Alman'ı tutukladı.
Osman Sarper yaklaşık bir hafta süren tutukluluktan sonra bin 500 Kıbrıs Lirası (KL) kefaletle serbest bırakıldı. Ancak Rum kapılarındaki Kıbrıslı Türklere yönelik saldırılar sona ermedi. Rumlar bu kez KKTC'de eski Rum malı alan ya da satıp kiralayan kişilerin peşine düştü. Rum yönetimi, son olarak eski Rum mallarında ikamet eden veya eski Rum arazisi üzerine inşaat yapan Kıbrıslı Türklere 7 yıldan başlayan hapislik cezası öngören bir yasa hazırladı. Rum Yönetimi, yasa uyarınca KKTC'de mal satın alan bir Rus'a 2 dava okudu. Benzeri bir nedenle 1 İngiliz daha tutuklandı. Rus'a mal satan Kıbrıslı Türk için de tutuklama emri çıkarıldı.
MAL TAZMİN KOMİSYONU İÇ HUKUK YOLU
Rumlar, sınır kapılarında koçan krizi yaşatırken, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi KKTC makamlarının Anayasa'nın 159. maddesine göre hazırladığı "Taşınmaz Malların Tazmini, Takası ve İadesi" adlı yasayla oluşturduğu Taşınmaz Mal Komisyonu'nu "iç hukuk yolu" olarak kabul etti.
Mahkeme aynı kararla Türkiye'yi, Maraş'taki malı için 2 milyon Euro talep eden Arestis'e mahkeme masraflarıyla birlikte 900 bin euro tazminat ödemeye de mahkum etti.
Bu arada komisyona, Rum Yönetimi'nin tüm engelleyici girişimlerine rağmen 2006 sonuna kadar 81 Rum başvurdu. Bu başvurulardan 10 tanesini sonuçlandıran komisyon, 7 başvuruya tazminat ödenmesine, 3 başvuruya da iade yapılmasına karar verdi. Komisyona yapılan başvurulardan büyük rahatsızlık duyan Rum Yönetimi, saldırgan açıklamalarla halkı bundan vazgeçirmeye çalıştı. Papadopulos, komisyon kararlarının hukuki bir sonuca sahip olmadığını iddia etti. Sözcü, milli çıkarların, kişisel çıkarlardan üstün tutulması çağrısında bulundu.
Kıbrıs Türkleri, Arestis davasının yanı sıra Orams davasında da bir hukuk zaferi elde etti. Rum vatandaşı Meletis Apostolides'in KKTC'deki toprağı üzerine ev inşa ettikleri gerekçesiyle İngiliz Orams çifti hakkında Rum kesiminde açtığı ve çiftin İngiltere'deki mallarına el konulması istemiyle İngiliz Yüksek Mahkemesi 'ne taşınan davada, davacının talepleri reddedildi.
Kıbrıslı Türk hukukçular ve İngiliz Başbakanı'nın eşi ünlü İngiliz avukat Cherie Blair tarafından temsil edilen Orams çifti için zafer niteliği taşıyan kararda yargıç, "Kıbrıs Cumhuriyeti'nin AB'ye girişini düzenleyen 10 numaralı protokol uyarınca Kıbrıs yasalarının İngiltere'de geçerli olamayacağına" işaret etti.
KKTC'YE MALİ YARDIM
AB, Annan Planı'yla ilgili referandum sonrasında Kıbrıs Türklerine yönelik izolasyonların kaldırılması sözü verdi. AB, Rumlar'ın baskısından dolayı bu amaçla hazırladığı Mali Yardım ile Doğrudan Ticaret tüzüklerinin sadece birini hayata geçirebildi. AB Komisyonu, ekim ayı sonunda toplam 259 milyon Euro olarak öngörülen mali yardım paketinin 38,1 milyon Euro'luk ilk dilimini serbest bıraktı. Komisyon yıl sonunda 197,5 milyon Euro'luk ikinci ve son dilimi de serbest bıraktı.
KKTC'nin sosyal ve ekonomik açıdan kalkındırılmasını hedefleyen mali yardımın su dağıtımı, kanalizasyon, ulaşım, telekomünikasyon ve çevrenin korunması gibi projelerle eğitim dahil AB müktesebatına uyum çalışmalarında kullandırılması amaçlanıyor.
AB Komisyonu, Kıbrıslı Türklere yönelik bu mali yardımının projelendirilip, uygulanmasını organize amacıyla KKTC'de AB Program Destek Ofisi kurdu. Doğrudan Brüksel'e, AB Komisyonu'na bağlı olan ofisin Güney Kıbrıs'taki AB Temsilciliği ile hiçbir bağı bulunmuyor.
Avrupa Parlamentosu da KKTC ile ilişkilerin geliştirilmesi için "Yüksek Seviyede Temas Grubu" oluşturdu. Fransız sağcı parlamenter Françoise Grossetete, Avrupa Parlamentosu'ndaki bütün siyasi eğilimlerin temsilcilerinin bulunduğu temas gurubunun koordinatörü olarak görev yapıyor. KKTC ile ilişkilerin güçlendirilmesi ve diyalogun artırılması için çalışacak gurup, Kıbrıslı Türk siyasetçi, sivil toplum örgütü, iş adamları ve işçi temsilcileriyle görüşmelerde bulunmak üzere geçen yıl adaya çeşitli ziyaretler gerçekleştirdi.
İZOLASYONLARIN KALDIRILMASI
Kıbrıslı Türklere uygulanan izolasyonların kaldırılması amacıyla çeşitli girişimlerde bulunan Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat haziran ayı içinde bir ilki gerçekleştirerek Almanya'ya gitti. Talat, Almanya'da Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier ile görüştü.
Cumhurbaşkanı Talat, "KKTC Cumhurbaşkanı" sıfatıyla Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref'in resmi davetlisi olarak Pakistan'a gitti. Görev süresi dolan BM Genel Sekreteri Kofi Annan ile Cenevre'de görüşen Talat, yıl boyunca Brüksel'e de çok sayıda ziyaret yaptı. Talat, AB Komisyonu Başkan Barosso, AB Komisyonu Genişleme Komiseri Olli Rehn ve dönem başkanı Finlandiya temsilcileriyle bir araya geldi.
Yıl içinde Türkiye'de de çeşitli temaslarda bulunan ve konferanslar veren Cumhurbaşkanı Talat, bir İstanbul gezisi sırasında, Formula 1 yarışında Türkiye'deki organizatörlerin daveti üzerine birinci gelen sürücüye ödülünü verdi. Uluslararası Otomobil Federasyonu (FIA), bu olay üzerine spora siyaset bulaştırıldığı gerekçesiyle Türkiye'deki organizatör ve sponsorlar Türkiye Motor Sporları Federasyonu (MOSFED) ve Motor Spor Organizasyon A.Ş.'ye (MSO) toplam 5 milyon ABD Doları ceza verdi.
Rumların yoğun propaganda ve kampanyaları karşısında Kıbrıs Türkü de harekete geçti. Hukukçularla birlikte bir yandan hukuki saldırıları göğüslemeye çalışan Türk tarafı diğer yandan da pilot davalar seçerek atağa kalktı.
Bir Kıbrıslı Türk, Güney Kıbrıs'taki Tatlısu Köyü'nde üzerinde elektrik santrali inşa edilen taşınmaz malı için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) müracaat etti. Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı, Kıbrıs Türkü'ne uygulanan izolasyonları anlatmak amacıyla Brüksel'e bir ziyaret düzenledi. Merkezi İngiltere'de olan "Ambargolular" gurubu da Londra ve Brüksel'de çeşitli eylemler gerçekleştirdi.
Bu arada aralarında Barış ve Demokrasi Hareketi (BDH) Genel Başkanı ve Lefkoşa Milletvekili Mustafa Akıncı ile Ticaret Odası eski Başkanı, AB Derneği Başkanı Ali Erel'in de bulunduğu çeşitli kesimlerden 70'i aşkın Kıbrıslı Türk, 1960 Anayasal haklarını kullanmak için Güney Kıbrıs'a başvuruda bulundu ancak başvuruları reddedildi.
UNUTULMAYAN ZİYARETLER
KKTC'ye 2007'de en gösterişli ziyareti Başbakan Recep Tayyip Erdoğan gerçekleştirdi. 6 bakan, 14 milletvekili ve gazeteci ordusuyla gelen Erdoğan, KKTC'de kaldığı 3 gün içinde 20 Temmuz törenlerine katıldı, yol, okul ve otel açtı; üniversitelerde onursal doktora aldı ve Kıbrıs sorununu konuştu.
En olaylı ziyareti ise İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw gerçekleştirdi. KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ı makamında ziyaret edip görüşen Straw, Rumlar'ın sert tepkisiyle karşı karşıya kaldı. Papadopulos, Straw ile görüşmedi. Sadece dönemin Dışişleri Bakanı Yorgo Yakovu ile görüşen Straw, sokak gösterileriyle karşı karşıya kaldı. Straw'ın adaya Larnaka üzerinden gelmesi ise Kıbrıs Türk Çiftçiler Birliği'nin tepkisine sebep oldu.
ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Matthew Bryza'nın Kıbrıs ziyareti de 2006'da dikkat çeken gezilerden biri oldu. Cumhurbaşkanı Talat, Başbakan Ferdi Sabit Soyer ve dönemin Dışişleri Bakanı Serdar Denktaş ile görüşen Bryza, Papadopulos'un protestosundan dolayı Güney Kıbrıs'ta sadece Rum Yönetimi Meclisi Başkanı Dimitris Hristofyas ile bir araya geldi.
Talat'ın Güney Kıbrıs Rum Yönetimi eski lideri Glafkos Klerides ile kızını Cumhurbaşkanlığı konutunda ağırlaması da 2006'nın ilginç buluşmalarından biri oldu.
Rumların yıllardır her türlü istismarına maruz kalan kayıplar konusunu çözme amacıyla oluşturulan Otonom Kayıp Şahıslar Komitesi, bu yıl ilk kez kazı yapıp bulunan kalıntıları analiz etti. Bu yıl içinde, Mezardan Çıkarma, Kimliklendirme ve Kayıp Şahıslara Ait Kalıntıların Ailelerine İadesi Projesi'ni hayata geçiren komitenin bu çalışması Arjantin Adli Tıp Antropoloji Ekibi'nin rehberliğinde Kıbrıslı Türk ve Rum bilim adamları tarafından gerçekleştirildi.
Adanın birçok yerinden getirilen kayıp şahıslarla ilgili 160 set kalıntının analizi için ara bölgede Antropoloji Laboratuvarı kuruldu. Laboratuvarda kalıntılara DNA testleri yapılmasının ardından kayıp şahısların kalıntılarının Nisan 2007'den itibaren ailelerine teslim edilmesi hedefleniyor.
Sınır kapılarında sorgulamalar, tutuklamalar, karşılıklı tehditler ve iki toplum arasında güvensizliklerin daha da büyüdüğü 2006'da güzel şeyler de oldu.
Türk ve Rum yazar birlikleri öykü ve şiir yarışması düzenledi. Kıbrıslı Türk ve Rum gençler, Avrupa uyuşma yolculuğuna katıldı. Kıbrıs Türk ve Rum fotoğraf sanatçıları, Amerikalı fotoğraf sanatçılarıyla ortaklaşa fotoğraf sergisi açtı.
KKTC'den Akdeniz Avrupa Sanat Derneği, Güney Kıbrıs'tan da Nikolas Panayi'nin katkılarıyla ve Kültür Dairesi Müdürlüğü'nün sponsorluğunda iki toplumlu "Art Aware" sergisi düzenlendi. Yani siyasilerin yapamadığını sanatçılar yaptı.