ANKARA (ANKA) - Hacettepe Üniversitesi HIV / AIDS Tedavi ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Serhat Ünal, AIDS'e ilişkin verilere bakıldığında 2005'de 2.2 milyon, 2007'de ise 2 milyon kişi bu hastalıktan ötürü hayatını kaybettiğini söyledi. Prof. Dr. Ünal, "Her gün 7 bin 400 yeni vaka ile karşılaşıyoruz. Bunun binini 15 yaş altı çocuklar geri kalanını ise erişkinler oluşturuyor" dedi.
1 Aralık Dünya AIDS Günü etkinlikleri çerçevesinde Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Tema Grubu, Sağlık Bakanlığı ve Ulusal AIDS Komisyonu desteği ile düzenlenen toplantıya Türk Kızılayı Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç.Dr. Sefa Soysal, Hacettepe Üniversitesi HIV / AIDS Tedavi ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Serhat Ünal, Birleşmiş Milletler HIV/AİDS Tema Grubu Başkanı Reza Hossaini, Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Turan Buzgan ile Meclis Sağlık, Çalışma, Aile ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Cevdet Erdöl katıldı.
Toplantıda konuşan Hacettepe Üniversitesi HIV / AIDS Tedavi ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Serhat Ünal, Türkiye'de HIV/AIDS'in yıllarca başka ülkelerde olduğundan farklı algılandığını söyledi.
Prof. Dr. Ünal, "Yıllardır bu hastalıkla uğraşan bir hekimim. Bu hastalık devletten gerekli desteği yıllarca görmedi. Meclis'e milletvekillerine hastalık konusunda bilgilendirmek amacıyla gittiğimizde hastalığın adını duyunca yolunu değiştiren milletvekilleri vardı. Nereden nereye gelindi. Önemli bir aşama kaydedildi" dedi. Bunun bir mücadele olduğuna işaret eden Prof. Dr. Ünal şunları söyledi:
"Mücadelenin sonucu da alınmaya başlandı. Cinsel yolla bulaşan bir hastalıktan bahsediyoruz. Bunu insanlara anlatmak o kadar kolay değil. AIDS'e ilişkin verilere baktığımızda; 2005'de 2.2 milyon, 2007'de ise 2 milyon kişi bu hastalıktan hayatını kaybetti. Her gün 7 bin 400 yeni vaka ile karşılaşıyoruz. Bunun bin'ini 15 yaş altı çocuklar, geri kalanını ise erişkinler oluşturuyor. Erişkinlerin ise yüzde 50'si kadın. Tümüne bakıldığında ise yüzde 45'ini 15-24 yaş arası oluşturuyor. Ve her yıl 1 milyon yeni kişi ilaca ulaşabiliyor. Son 5-6 yılda Sağlık Bakanlığı'nın liderliği daha fazla alması, Kızılay'ın devreye girmesi, Meclis'ten desteğin gelmesiyle AIDS ile mücadele bir ivme kazanmıştır. Şu anda hastalıkla mücadele konusunda diğer ülkelere göre ortalama bir yerdeyiz. Bugün AIDS var ve artabileceğine dair sinyaller de var. Tedbiri elden bırakmadan mücadeleye devam etmeliyiz."
-"AIDS İTHAL;ANCAK TÜRKİYE^YE YERLEŞMİŞ BİR HASTALIK"-
Meclis Sağlık, Çalışma, Aile ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Cevdet Erdöl ise, AIDS'in ithal bir hastalık olduğunu söyleyerek "İthal; ancak Türkiye'ye yerleşmiş bir hastalık. Türkiye'de AİDS'in psikolojik etkileri çok yoğun bir şekilde görülüyor. Toplumun törelans göstermesi gerekiyor. Tek eşliliğin özendirilmesi, bilinç artışı, evlilik dışı ilişkilerin engellenmesi önemli. Burada medyaya da çok önemli görevler düşüyor" dedi.
Erdöl, Türk toplumunda aile yapısı ve erkeklerin sünnetli olması gibi etkenlerin sayının az olmasında önemli bir faktör olduğunu belirtti. Ancak Türkiye'de AİDS'in psikolojik etkileri çok yoğun bir şekilde görüldüğüne işaret eden Erdöl, "Toplumun törelans göstermesi gerekiyor. Sağlık Bakanlığı bu konuda çok önemli adımlar attı. Biz de Meclis olarak üstümüze düşeni yapmaya hazırız" dedi.
-"YAPILMASI GEREKEN VİRÜSÜ TAKİP ETMEK, BULMAK VE ONUN ÜZERİNE GİTMEKTİR"-
Birleşmiş Milletler HIV/AİDS Tema Grubu Başkanı Reza Hossaini ise, toplantıda yaptığı konuşmada, 20 yıl önce Birleşmiş Milletler'in bugünün AİDS günü olarak kutlanması gerektiğini söylediğinde pek çok ülkenin bu hastalıktan haberdar olmadığını; ancak bugün en uzak köşelerdeki toplumların bile bu hastalığı bildiğini söyledi.
Hossaini, bugün AIDS'li hastaların ilaca daha kolay ulaşabildiğini belirterek "Her yıl 3 milyon olan enfekte oranı 2.7'ye düşmüş durumda. Ancak yine de hastalıkla mücadelede daha önümüzde uzun bir yol var" dedi. Maalesef yeni ilaçlar ve tedavi yöntemlerine ilişkin 15-20 yıl önceki beklentilerinin bugün için heni zkarşılanamadığına işaret eden Hossaini şunları söyledi:
"Bugün değişik ilaç kombinasyonları ile tedavi sağlanabiliyor; ancak bu da 25-30 kişide bir civarında. AIDS'le mücadele ederken en önemli konulardan birisi ise hastalığı taşıyanlara karşı yapılan ayrımcılıkla mücadele. İnsanların test yaptırmalarını, durumunun farkında olanların tedavi için adı atmalarını engelleyen bir durum bu. HIV çok sinsice ilerleyen bir hastalık. Hükümetlerin yapması gerekenlerin başında tedavide evrensel kriterleri uygulamak geliyor. Eğitim de tek başına yeterli değil. Farkındalık ve bilginin artık bir tutuma dönüşmesi gerekiyor. Yapılması gereken virüsü takip etmek, onu bulmak ve bulunduğu zaman da üzerine gitmektir."
-"TÜRKİYE'DEKİ AIDS HASTALARININ YÜZDE 15'İ YABANCI UYRUKLU"-
Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Turan Buzgan ise, AIDS'e karşı henüz bir aşı olmadığı için koruyucu önlemelerin alınmasının çok önemli olduğunun söyledi. Türkiye'de bu virüsün yayılımı ve görülme sıklığının yüksek olmadığın işaret eden Buzgan şunları belirtti:
"Ancak ülkemizde vaka sayılarının 250, 300 hatta 400'lere geldiğini görüyoruz. Globalleşen dünyada seyahatlerin artması, turizmin gelişmesi de hastalığın yayılmasında önemli bir faktör.
Sağlık Bakanlığı olarak bu konuda uluslar arası örgütlerle işbirliği halindeyiz. Ülkemizde hastalığın çok tehlikeli boyutlarda görülmemesinin nedenlerinden biri de sosyal alışkanlıklarımız. Ancak sosyal alışkanlıklar da değişebilir. Hastalık yüzde 69 oranında erkeklerde görülüyor; ancak bu oran kadınlarda da artıyor. Vakaların yüzde 15'i ise yabancı uyruklular. Daha çok metropoller ve turistik merkezlerde görülüyor. İstatistiklere göre, enfekte olanların yüzde 58'i hastalığı korunmasız cinsel ilişki başlıca heteroseksüel ilişki yoluyla aldı. Artık kan nakillerinden önce HIV taraması yaptırılıyor. Ayrıca hastalığı taşıyanların bildirimi zorunlu hale getirildi. Tanı ve tedavi giderleri devletçe karşılanıyor. Gönüllü Test Merkezleri ise şu anda 11 ilde hizmet veriyor. Buralar farkındalığı arttırmak, kimlikleri deşifre etmeden tanı ve tedaviye yardımcı olunan merkezler. Bu merkezleri tüm ülkeye yaymayı düşünüyoruz."