TBMM (A.A) - Bilgin, Plan ve Bütçe Komisyonuna yaptığı sunumunda, kredilerin Eylül 2008-Eylül 2009 döneminde 14,6 milyar TL artış gösterdiğini ifade etti.
Toplam 376 milyar TL kredi portföyünün yaklaşık yüzde 60'lık bölümünün bir yıldan kısa vadeli kredilerden oluştuğunu ifade eden Bilgin, bireysel kredilerin Eylül 2008'den itibaren 2 çeyrek boyunca gerilediğini dile getirdi.
Mart 2009 ve sonrasında yürürlüğe konulan vergisel teşviklerin, bireysel kredilerin toparlanmasını temin ettiğini ve Mayıs 2009'dan itibaren bireysel kredilerin Eylül 2008'deki seviyesini yakaladığını kaydeden Bilgin, sözlerini şöyle sürdürdü:
''6 Kasım 2009 itibariyle kullanılan bireysel kredi miktarı 125 milyar TL oldu. Söz konusu büyüklüğün, 90 milyar TL'si tüketici kredileri, 35 milyar tl'si ise kredi kartlarıdır.
Tüketici kredileri içerisinde ilk sırayı 43 milyar TL ile konut kredileri almaktadır. faiz indirimlerinin başladığı ağustos ayının son haftasından bu yana konut kredilerinde 2,3 milyar TL artış gerçekleşmiştir.
6 Kasım itibarıyla takipteki izlenen kredi kartı alacak tutarı ise 4,3 milyar TL'dir.''
SÜRPRİZ KARLAR
''Türk bankacılık sektörünün en önemli sorunlarından birisinin toplam mevduatın yüzde 91'inin vadesinin üç aydan daha kısa vadeli olmasıdır'' diyen Bilgin, mevduatın ortalama vadesinin 31 gün olduğunu, bu durumun bankaları faiz riskine maruz bıraktığını kaydetti. Bilgin, ''Bu durum, 2009 yılında olduğu üzere, faizler düşerken bankalarımıza sürpriz karlar sağlamaktadır. Ancak unutmamak gerekir ki faizler yükseldiğinde tersi de doğrudur'' dedi.
Bankacılığın öz kaynaklarının bir yıllık dönemde 22 milyar TL artarak Eylül 2009'da 105 milyar TL'ye yükseldiğini bildiren Bilgin, ''Krize sağlam, şeffaf, gerçek sermaye rakamlarıyla girilmesi en büyük güvencelerimizden biri olmuştur'' diye konuştu.
2010 YILI RİSKLERİ
Bilgin, bankaların 2009 yılının 9 aylık döneminde 15,7 milyar TL kar elde ettiğini, bu rakamın geçen yılın Eylül ayına göre (4.6 milyar TL ve) yüzde 41 daha yüksek olduğunu anlattı. Bilgin, şunları kaydetti:
''2010 yılının sektörümüz için zorlu bir yıl olmasını beklemekteyiz. 2010 yılına ilişkin en önemli riskler, unsurları olarak kredi riski ve sektörümüzün aktif pasif vade uyumsuzluğunun neden olduğu faiz riskidir. 2009 yılı firma ve hane halkı ödeme gücünün azalmasına bağlı olarak takibe dönüşüm oranlarında artışların görüldüğü bir yıl olmuştur. Söz konusu eğilimin azalmakla birlikte 2010 yılında da devam etmesini bekliyoruz. Bu sebeplerle 2009 yılı sektör karı muhtemeldir ki bundan sonraki birkaç yılın en yüksek karlılık düzeyi olacaktır. Esasında bugün karlı olan sektörün elindeki mevcutlar ilerisi için bir nevi yedek akçedir. Elde edilen karın bünyede bırakılması, aşırı düzeyde jestiyon-prim-bonus dağıtılmaması konusundaki yaklaşımımız ve hassasiyetimizin temel sebebi de aslında budur.''