Türkiye seçimler, Ergenekon davası ve Doğan Yayın Holding’in vergi davası dolayısıyla risk grubunda bulunuyor.
Ak Parti hükümetinin 2011’de genel seçimlerle karşı karşıya olduğu düşünüldüğünde Avrupa Birliği (AB) adayı Türkiye, 2010’da sıkıntılı bir döneme giriyor. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın popülerliği yüksek işsizlik oranı ve demokratik açılıma gelen muhalif tepkiler dolayısıyla gerilemiş durumda. Bazı analistler Ak Parti’nin oy kazanmak adına mali tedbir politikasını terk edebileceğini belirtiyor.
Ergenekon davası da laik ordu ve kökleri siyasi İslam’da olan hükümet arasındaki ilişkiler için bir sınav niteliğinde. Diğer yandan ülkenin en büyük medya grubu olan Doğan Yayın Holding’le ilgili vergi davası da ülkede basın özgürlüğü için bir sınav teşkil ediyor.
IMF, ERGENEKON, DOĞAN
Türkiye’yle ilgili dikkat edilmesi gereken noktalar şunlar: Birincisi hükümet IMF ile yeni bir standby anlaşması imzalayacak mı? Bu anlaşmanın imzalanmaması hükümetin kesenin ağzını açmasına neden olabilir.
İkincisi Ergenekon davası sonucu ordunun en üst düzeyindeki komutanlar suçlu bulunacak mı? Üçüncüsü de Doğan Yayın Holding’e 3.3 milyar dolardan fazla fatura kesen vergi davası siyasi sebepleri olan bir cadı avı olarak mı görülüyor?
Türkiye’yle ilgili olarak dikkat edilmesi gereken bir nokta daha var: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki başkanlık seçimlerini kim kazanacak? Eğer geçtiğimiz Nisan ayında yapılan parlamenter seçimlerde olduğu gibi başkanlık seçimlerini de KKTC’nin şahinleri kazanırsa bu durum Türkiye’nin AB üyeliğinin önündeki en büyük engellerden biri olan Kıbrıs’taki parçalı yapının sürekli hale gelmesine neden olabilir.
DOĞU AVRUPA ÜLKELERİ
Türkiye dışında risk grubunda olan ülkeler başta Ukrayna olmak üzere Doğu Avrupa ülkeleri ve Rusya. Ukrayna’da 17 Ocak’ta yapılacak başkanlık seçimleri şimdiden bütçeyi ve IMF kurtarma paketini engellemiş durumda. Devlet şirketleri şimdiden borçlarını ödeyemeyeceklerini ilan ettiler. Ukrayna’dan bu yönde gelecek yeni bir açıklama küresel piyasalardaki gerginliği daha da artırabilir.
Anketler seçimlerde Başkan Viktor Yuşçenko’nun Yulia Timoşenko’ya ya da Viktor Yanukoviç’e karşı seçimi kaybedeceğini gösteriyor. Timoşenko 2010 bütçesinin seçimlerden sonra kabul edilmesinin muhtemel olduğunu söylese de analistler Yanukoviç’in seçimi kazanırsa yeni bir parlamenter seçim çağrısı yapacağını ve istikrarsızlığı Eylül’e kadar uzatacağını belirtiyor.
Diğer yandan Macaristan, Letonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya ve Polonya’da da ufukta seçimler var. Özellikle Macaristan ve Letonya seçimleri, yerel politika yapım süreçlerinin istikrarını bozma ve IMF ile anlaşmaları tehlikeye atma tehlikesi taşıyor. Ancak Romanya’nın da başkanlık seçimlerinin ardından siyasi bir belirsizliğe girme ihtimali var.
Analistler ayrıca ekonomik kriz sonrası bölgede işsizliğin artmasıyla sosyal huzursuzluğun ve yabancı düşmanlığının da artacağını belirtiyor.
PUTİN VE MEDVEDEV
Son olarak dünyanın en büyük petrol ve doğalgaz üreticisi olan Rusya’nın enerji ihracatına bağımlılığı sürüyor. Dolayısıyla enerji fiyatlarındaki düşüş finans piyasalarında bir satışı tetikleyip 1994’ten bu yana yaşanan en büyük daralmanın toparlanmasında engel yaratabilir.
Hem Başbakan Vladimir Putin hem de Cumhurbaşkanı Dimitri Medvedev 2012 seçimlerinde cumhurbaşkanlığı yarışına gireceklerinin işaretini verdi. Putin ülkede hala çok popüler. Ancak ekonomik krizin bu popülerliği zayıflatması durumunda yaşanabilecek olaylar da Rusya’yı risk haritasına sokuyor.