Bilim dünyasında büyük heyecan yaratan takvim, antik kalıntılardaki bir duvarın üzerine resmedilmiş olarak bulundu.
[
**Fotoğraflar için tıklayın...
**](http://aktuel.mynet.com/galeri/haber/2012-teorisyenlerini-sarsan-maya-takvimi/10042/260708/)Ntvmsnbc'nin haberine göre kırmız ve siyah renklere sahip olan hiyerogliflerin yanında, bir Maya kralına ve kendisine eşlik eden esrarengiz yardımcılarına ait renkli bir duvar çizimi yer alıyor. Çizimin, M.S 800 yılına işaret ettiği ve kral ile dönemin gök bilimcileri ile matematikçilerinin yer aldığı bir toplantıyı tasvir ettiği düşünülüyor.
Elde edilen en önemli bilgi ise duvarın üzerine çizilen takvimin, 21 Aralık 2012’de sona eren Haab takvimi ile aynı olmaması. Araştırma ekibinde yer alan ve kalıntılardaki oymaları deşifre etmek için çalışan Teksas Üniversitesi’nden arkeolog David Stuart, “Maya takvimi milyonlarca, milyarlarca, oktilyonlarca yıl devam edecek… Hatta, aklımıza bile getiremeyeceğimiz süreler boyu devam edecek” dedi.
ANTİK BOYA YOL GÖSTERDİ Ortaya çıkarılan yeni takvim, içerdiği istifli çizgiler ve noktalarla oldukça karmaşık bir görünüme sahip. Çizgi ve noktalar, çeşitli rakamları temsil ederken, altı aylık dönemlerde Ay döngülerini kaydetmek için kullanılmış. Ancak çizimleri inceleyen matematikçilerin dikkatini çeken ilk bulgular bu çizgi ve noktalar değildi.
Guatemala’nın kuzeydoğusunda kalan Xultun’da 2010’dan bu yana araştırmalar yapan Boston Üniversitesi’nden arkeolog William Saturno, şehrin haritasını çıkarmak için çalıştığı günlerde, öğrencileriyle birlikte hırsızlar tarafından açılmış bir hendek fark etti. Burada, antik boya izlerine rastladılar.
Saturno, bu hafta Science dergisinde yayımlanan araştırmaları hakkında basına yaptığı açıklamada, “Bulduğumuz izler kesinlikle evdekilere anlatacağım türden bir keşif değildi” dedi. ABD’li arkeolog, Guatemala yağmur ormanlarında boyanın iyi korunamadığını bildiği için, silik kırmızı ve siyah çizgilerin önemli bir bilgi ortaya çıkarmayacağını düşünüyordu. Yine de, hırsızların erişmek istediği odayı ortaya çıkarması gerektiğini düşündü. Saturno, hırsızların açtığı hendekten girip odanın en sonundaki duvara ulaşmayı başardığında, gördükleri karşısında büyük şaşkınlığa uğradı. Duvarda, tahtında oturan bir Maya kralı, kafasında kırmızı tacı, arkasını kaplayan büyük mavi tüylerle oturuyordu. Esrarengiz bir figür ise kafasını kralın arkasından uzatıyor.
Kralın bulunduğu duvarın bitişiğindeki diğer duvarda, peştamala sarınmış, tüylü başlıklar giyen üç figür daha yer alıyor. Figürlerden bir tanesinin altında, “Büyük Kardeş veya Kıdemli Obisidiyen” yazıyor. Bu gizemli unvanı taşıyan figürün yanı sıra, kralın yanında görkemli, turuncu bir elbise giyinmiş, yeşim taşından bilezikleriyle krala uzanan bir kişi daha var. Hareketi, sanki krala bir şeyler çiziyor veya yazıyormuş izlenimi veriyor. Bu figür, “Genç Kardeş ve Genç Obsidiyen” unvanını taşıyor.
DÜNYANIN SONU DEĞİL 1,8 metre karelik odanın batı ve kuzey duvarlarında yer alan tasvirler, Xultun’da ortaya çıkarılan tek şaşırtıcı keşifler değil. Doğu duvarında, bir dizi küçük, karmaşık hiyeroglif yer alıyor. Yani, Maya’ların keşfedilen en son takvimi.
Takvimin, duvardaki çizimlerin tamamlanmasından sonra duvara eklendiği düşünülüyor. Arkeolog David Stuart, “takvimin, sanki zaman çizelgesini kağıt yığınları arasında aramak yerine duvara, gözünün önüne koymak isteyen bir katip tarafından hazırlanmış gibi durduğunu”belirtti. Mayalar, Haab takvimini “baktun” adını verdikleri 394,26 yıllık bölümlere ayırdı. Baktun’lar, dünyanın sonunun 21 Aralık 2012’de sona ereceği düşüncesini oluşturdu. Bu tarihte, 13’üncü baktun tamamlanırken, Dünya Beşinci Güneş Çağı’ndan, Altıncı Güneş Çağı’nda girecek.
Stuart, “Bu bilgilere dayanarak dünyanın sona ereceğini düşünmek yanlış bir düşünce. Aslına bakılırsa, Maya’lar 13’üncü baktun’un ardından zamanın sona ermeyeceğini biliyordu. 13’üncü baktunun sona ermesi, sadece yeni bir dönemin başlangıcına işaret ediyor. Yeni keşfettiğimiz takvimde, baktun’lardan çok daha geniş zaman birimleri var” dedi.
YENİ TAKVİM ‘Yeni’ Maya takviminde 24 zaman birimi yer alıyor. Stuart, “Çizimlerde sadece beş tanesini görebiliyoruz. Her biri oldukça geniş zaman dilimlerini temsil ediyor” bilgisini verdi.
Zaman birimlerini temsil eden bir sütunda, yaklaşık 17 baktun’a denk gelen zaman (6700 yıl) belirtiliyor. Bir diğer noktada, duvara “gizli bir numara” yerleştirilmiş. Araştırmacılar, bu belirteçlerin, binlerce yıl öncesine giden daha eski zaman döngülerinde kullanıldığını belirtti. Ayrıca, takvimin Mars ve Venüs gezegenlerinin döngülerini de gösterdiğine dikkat çekildi. Her Ay döngüsü için farklı bir kral tasvirinin kullanıldığı görüldü. Bu da, her döngüye ayrı bir kral/tanrı adandığına işaret ediyor.
Stuart, “Kısaca, bu Maya takvimi sadece 13 baktun’dan fazlasına işaret ediyor” ifadesini kullandı.
DUVARIN YÜZEYİNİ KEŞFETMEK Bilim dünyası, antik “duvar takviminin” keşfini çok büyük bir gelişme olarak kabul ediyor. Bunun nedeni, bilinen ilk antik takvim ve astronomik tablolara ait kayıtlar, 11’inci veya 12’inci yüzyıldan kalma, Dresden Codex kitabından geliyor. Arkeolog Saturno, “duvar takvimi” ve Dresden Codex’in, çok daha eski tarihlere ait ancak yok olan kitaplardan edinilen bilgilerle hazırlanmış olabileceğini düşünüyor.
Stuart, duvar resimleriyle kaplı odanın, Mayalı bilim insanlarının hayatlarına çok farklı bir bakış açısı sunduğunu belirtti. Duvar resimlerinin yer aldığı oda, birçok diğer odanın yer aldığı bir alanda bulunuyor. Bu alan, zamanında çökmüş ve yeniden inşa edilmiş. Duvar resimli odanın ayakta kalmasının sebebi ise Mayalı mühendislerin duvarlarını yıkmak yerine odayı molozla doldurmaları ve üzerine inşa yapmaları.
Stuart ve meslektaşları, duvar resimlerini keşfettikleri yerin, önemli, soylu bir insanın evi olduğuna inanıyor. Duvardaki matematikçiye ait tasvir ise soylular ile bilim insanlarının yakın ilişkisine bir örnek olarak gösteriliyor. Stuart, “Maya toplumundaki konumların birbirine ne kadar yakın olduğunu gösteren harika bir çizim” ifadesini kullandı.
KRALLARIN TAKVİM TAKINTISI Stuart, Maya krallarının zamanı kaydetmek konusunda özel bir ilgileri olduğunu düşünüyor. Bunun başlıca sebebi, belli zamanlarda geleneksel ritüelleri tekrarlayabilmekti. Ancak, “duvar takvimi” odasındaki kralın isminin kaybolmuş olması, olası ritüeller hakkındaki ipuçlarını kısıtlı bırakıyor.
Antik Maya kenti Xultun, 1915 yılında ortaya çıkarılmış olmasına rağmen, şu ana kadar yapılan keşifler şehrin sadece yüzde 0.1’lik kısmını kapsıyor. Hırsızların 1970’lerde şehre büyük zararlar vermesi, birçok antik bilgi ve eserin de kaybolduğu anlamına geliyor. Buna rağmen, arkeologlar şehrin hala ne kadar sır sakladığı konusunda bir tahminde bulunamıyor.
Saturno, “Xultun’daki araştırmalar, duvar resimli oda gibi Guatemala topraklarındaki Maya kalıntıları hakkında daha önce hiç rastlamadığımız bilgiler sunan bir yerde başlayabilir” dedi. “Duvar takviminin” yer aldığı odadaki araştırmaları, National Geographic Society finanse ediyor.