Lokman Hekim Ankara Hastanesi Uzman Psikoloğu Meltem Özcüler yarın yapılacak ve 2 milyon dolayında adayın katılacağı YGS öncesi "ağır kahvaltı yapmayın, o sabaha özel yiyecek tüketmeyin, olumlu düşünün, karamsarlığı zihninizden atın" gibi uyarılarda bulundu.
Özcüler kalp atışında artma, hızlı nefes alıp verme, mide ağrısı, göğüste sıkışma, terleme, kas ağrıları, kaygı ve korku hali, uykuda ve iştahta bozulma gibi durumların "sınav kaygısına" işaret ettiğini söyledi.
'DİĞER SORUNLARI RAFA KALDIRIN'
Öğrencilerin sınav öncesindeki tek sorumluluğunun sınava hazırlanmak olduğuna dikkati çeken Özcüler, "Sadece buna uygun davranışları artırıp, diğer sorunları sınav sonrasında çözmek üzere rafa kaldırmaya çalışın. Hedefinizi ve hayalinizi belirleyip, detayları düşünmeyi bile sonraya bırakın" dedi.
Özcüler, öğrencilere kendilerine güvenmeleri ve panik yapmamaları tavsiyesinde bulunurken, "Başaramayacağınızı düşünmenizin, kötü senaryolar kurmanızın ve kendinizi değersiz hissetmenizin bu dönemde hiçbir yararı olmayacak. Olumlu düşüncenin hiçbir zararı olmayacağı, aksine birçok fizyolojik ve psikolojik sorunu çözebileceği biliniyor. Sınav öncesi 'yapabilirim, çalıştım' demeyi deneyin" ifadelerini kullandı.
'GEREKLİ HER ŞEYİ BİR GÜN ÖNCE HAZIRLAYIN'
Sınav için gerekli her şeyin sınavdan bir gün önce hazırlanması gerektiğini belirten Özcüler, "Ne giyeceğinizi, hangi yoldan nasıl gideceğiniz, kimliğinizi hazır edin. Sınav öncesi rahat bir gün geçirin, yorucu olacak spor, temizlik, eğlence gibi etkinliklerden uzak durun" diye konuştu.
SINAV SABAHI POZİTİF DÜŞÜNCE
Sınav sabahı pozitif düşüncenin önemli olduğunu vurgulayan Lokman Hekim Ankara Hastanesi Uzman Psikoloğu Meltem Özcüler, şunları kaydetti:
"Kalkınca gülümseyin. Artık sınava girip, elinizden gelen çabayı vermek dışında yapacak bir şey yok. Sınav süresince soru çözmek dışında hiçbir sorumluluğunuz yok, başka her tür konuyu sınavın bittiği dakikaya erteleyiniz. Kaygı tepkilerinizi evden çıkmadan kontrol edin, kendinize 5-10 dakika vererek bunlarla başa çıkmaya çalışın. Bu arada biraz kaygı yararlıdır, kendinize heyecan için izin de verin. Rahat giyinin ve malzemelerinizi kontrol edin. Sağlıklı ve dengeli bir kahvaltı yapın. Ağır yemekten kaçının. Sadece o gün yemek için özel bir şey almayın, yeni besinler bazen beklenmedik sonuçlara yol açabilir."
Dicle Üniversitesi (DÜ) Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Yrd. Doç. Dr. Serhat Nasıroğlu, küçük kaygıların sınavda dikkati arttırabileceğine dikkat çekerek, öğrencilere stresi azaltmaları için sınav yerine erken gitme önerisinde bulundu.
DÜ Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Yrd. Doç. Dr. Serhat Nasıroğlu, Yükseköğretime Geçiş Sınavı'na (YGS) girecek öğrencilere ve ailelerine öneri ve uyarılarda bulundu. Nasıroğlu, YGS öncesi öğrencilerin yaşadığı sınav kaygısının normal olduğunu ve bunun kabullenilmesi gerektiğini belirterek, küçük kaygıların sınava olumlu yansımalarının bile olabileceğini kaydetti. Ancak çok yoğun bir stres yaşanmasının korkutucu olabileceğini anlatan Nasıroğlu, sınav sabahı yaşanan olumsuzluklar sonucunda oluşan stresin etkisinin azalması için sınav yerine erken gidilmesini tavsiye etti. Nasıroğlu, "Sınava gitmeden önce erken çıkmanız gerekiyor. Özellikle büyük şehirlerde trafikle ilgili bir sorun olduğunda çocuklarda ‘Sınava giremeyeceğim' diye yoğun bir kaygı oluyor ve stres hormonları artıyor. O stresi azaltmak için de belli süre gerektiği için sınava yoğun stresle girilmiş oluyor. Bu da çocuklarda o dikkati ve konsantrasyonu olumsuz yönde etkileyebilir. Öğrenciler sınavdan önce sınava girecekleri yerleri görmek isteyebilirler, bunu aileler olumlu karşılasınlar. Sınava girecekleri okulu ve çevresini görmek bazen çocuklardaki kaygıyı da azaltabilir” dedi.
'DÜZENİNİZİ DEĞİŞTİRMEYİN'
Öğrencilere sınavdan önce var olan düzenlerini değiştirmemeleri gerektiğini öneren Nasıroğlu, "Saat 10.00'da uyuyorsanız 10.00'da uyumaya devam edin. Sabah kahvaltısını çok iyi yapacağım diye normal kahvaltının ötesine çıkmayın. Beslenme ve uyku düzeninizi değiştirmeyin. Sınav öncesinde nefes alma ve kas gevşetme egzersizleri olumlu olacaktır. Öncelikle şunun bilinmesi gerekiyor. Sınav kaygısının normal bir kaygı olduğunun bilinmesi gerekiyor. Yani yoğun bir beklentinin olduğu, bir çalışmanın sınavla ölçüldüğü tüm durumlarda bu kaygı oluşabilir. Kaygı ile çatışmamak gerekiyor. ‘Kaygım var ve ben bu kaygımı yok edeceğim' diye bir algıya girerlerse o zaman kaygıyla sürekli kavga ederler. Yapmaları gereken şey bu kaygıyı kabullenmek. Kaygının çok kötü olduğu, tüm sınavı olumsuz etkileyeceği ile ilgili bir düşünce varsa bu düşünce yanlış bir düşüncedir” diye konuştu.
'AİLELER ÇOCUKLA İLETİŞİME GEÇMELİ'
Ailelerin bu kaygının yersiz olduğu ile ilgili çocuklarla konuşmasında fayda olacağını aktaran Nasıroğlu, şunları kaydetti:
"Burada anlamaya çalıştığımız şeylerden bir tanesi de toplumun ve ailenin çocuktan beklentilerinin ne olduğu ve çocuğun bundan ne anladığı. Eğer bir çocuk, ‘bu sınav benim için hayattaki en önemli sınav' diyorsa burada demek ki bizim yanlış yaptığımız bazı şeyler var. Çünkü bu sınav onun hayatının son sınavı değil. Sınav iyi de geçebilir kötü de geçebilir. Bu hayatın içinde olan bir şey. Ailenin çocuk üzerinde oluşturduğu etki, çocukta büyük bir performans kaygısına yol açabilir. ‘Benim sınavım kötü geçerse ailemin yüzüne bakamayacağım, benimle dalga geçecekler, beni tembel bir çocuk olarak görecekler' gibi düşüncelere kapılabilirler. Aileler olarak bu kaygının yersiz olduğu ile ilgili çocuklarla görüşülmesinde fayda var. Bunun yolu da iletişimden geçiyor. Bir kaygı olacak ama bu kaygının tüm sınavı etkileyeceğini ve yanlışların çok olacağı ile ilgili bir kehanette bir çarpıtılmış düşüncedir. Biz buna olumsuz kehanet diyoruz.” (ANKA-İHA)