CHP Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili Ünal Çeviköz, Türkiye'nin artık diplomasiye değil askeri güce dayalı bir dış politika uygulaması içine girdiğini savunarak, "Sahada güçlü olmak da dış politika değil, askeri politikadır." dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Dışişleri Bakanlığının 2020 yılı bütçesinin görüşmeleri sürüyor.
Çeviköz, Türkiye-AB ilişkilerinin durma noktasına gelmesinin, iç politikayı dizayn etmek amacıyla dış politikada atılan adımların Türkiye'ye maliyetlerinden biri olduğunu savundu. Ünal Çeviköz, "İdam cezasını sürekli gündemde tutan, AB ülkelerini mültecilere kapıları açmakla ve IŞİD militanlarını göndermekle tehdit eden, IŞİD'le etkin mücadele edildiğine dair neredeyse bütün Batılı ülkelerde şüphe uyandıran bir söylem, AB ile müzakerelerin her an bitebileceği hissini uyandırıyor." diye konuştu.
AB ile AK Parti iktidarı arasındaki anlaşmazlıkların basit, kolay çözülebilir ve gündelik anlaşmazlıklar olmadığını iddia eden Çeviköz, aradaki makasın asıl nedeninin dünyaya bakış ve medeniyet farkı olduğunu söyledi.
"Değerli yalnızlık” politikasının, değersiz bir dış politika doğurduğunu ileri süren Çeviköz, "Bütün dünya bilmektedir ki ABD'deki Halkbank davası ve Senatodaki Sayın (Recep Tayyip) Erdoğan'ın mal varlığını da kapsayan yaptırımlar tasarısı Türkiye'nin üzerinde adeta Demokles'in kılıcı gibi ciddi bir tehdit oluşturuyor. Rusya'nın elindeki IŞİD dosyalarının da bu tehditlerden aşağı kalır bir yanı yok. Bu yüzden dış politika Vaşington ve Moskova arasında kıvranıyor, kıvrandıkça daha da sıkışıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Çeviköz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Suriye'nin toprak bütünlüğünü, siyasi egemenliğini ve bağımsızlığını Gaziantep merkezli Geçici Suriye Hükümeti kurarak, bu oluşumun başkanını televizyonlara çıkararak, bu oluşumun Suriye'den alınan diplomalara denklik vermesine izin vererek, Afrin'de ÖSO'nun çaldığı zeytinlerden üretilen zeytinyağlarını Türkiye üzerinden ihraç ederek, Suriye'de fakülte kurarak sağlamak mümkün değildir. Bütün dünya, Suriye'deki askeri varlığımızın giderek azaltılmasını beklerken, görünen odur ki AKP'nin Suriye'den çıkmaya niyeti yoktur. Olsaydı, Suriye toprakları üzerinde Türkiye merkezli olarak kurumsallaşmaya çalışılmazdı.
Sizin itibarınız bizim için önemli zira siz Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanısınız. AKPM Başkanlığı yaptınız. Ancak sizin itibarınıza yönelik ciddi ithamlar ve iddialar gündeme getirildi. Bunları üzüntüyle izledik. Sizin itibarınız önemli ve bunun mutlaka düzeltilmesi, iddiaların cevapsız bırakılmaması gerekiyor."
Milli Savunma Bakanlığının genel bütçe içindeki payı sürekli artarken, Dışişleri Bakanlığının genel bütçe içindeki payının azaldığını dile getiren Çeviköz, "Türkiye artık diplomasiye değil askeri güce dayalı bir dış politika uygulaması içine girmiştir. Sahada güçlü olmak da dış politika değil askeri politikadır. Türkiye artık yumuşak güç kullanamamaktadır. Sayın Bakan, sizden beklentim, Dışişleri Bakanlığımıza sahip çıkmanız, dış politikamıza sahip çıkmanız, diplomasiye sahip çıkmanızdır." diye konuştu.
-"Türkiye hırsızların malını almaz"
AK Parti Manisa Milletvekili Uğur Aydemir, Çeviköz'ün, "Afrin’de ÖSO’nun çaldığı zeytinlerden üretilen zeytinyağlarının Türkiye üzerinden ihraç edilmesine" yönelik sözlerini kınadığını ifade etti.
"PKK'nın eline mi bırakacağız?" diye soran Aydemir, Türkiye'nin hırsızların malını almadığını, kendi imkanlarıyla, oradaki vatandaşlar mağdur olmasın diye ürettiği ürünlerin daha değerinde satılması için Türkiye'nin yardımcı olduğunu belirtti.
Türkiye'de Kürt sorunu olmadığını, terör örgütü sorunu olduğunu vurgulayan Aydemir, Türkiye'nin sonuna kadar mücadele edeceğini söyledi.
ABD Başkanı Donald Trump'ın mektubuna işaret eden Aydemir, "Türkiye, mektup geldi de el pençe divan mı durdu, Barış Pınarı Harekatı'nı mı durdurdu? Türkiye mektubun nereden, kimden geldiğine bakarak değil doğruları ne gerektiriyorsa, o doğrultuda hareket eden bir ülkedir. Sayın Erdoğan, ABD'ye gittiğinde mektubu götürdü, daha ne yapacak." dedi.
HDP Bingöl Milletvekili Hişyar Özsoy, kurumsal dış politikadan ikili ilişkilere dayalı bir dış politikaya geçiş bulunduğunu, ABD ile ilişkilerde "damatlar diplomasisi" olduğunu öne sürdü.
Çavuşoğlu'nun yoğun çalıştığını dile getiren Özsoy, ancak bu çalışmanın, yanlış politikalarla ilgili olduğu için çok fazla sonuç vermediğini iddia etti.
Özsoy, Kürt sorununun, Suriye, Moskova ya da Vaşington'da çözülemeyeceğini, buna yönelik pozitif ajanda çıkarmadan Türkiye'nin mesafe almasının mümkün olmadığını savundu.