Financial Times bugün sayfalarında, Türkiye'nin güneydoğusunda yaşanan çatışmalarla ilgili bir habere yer veriyor.
Haber İstanbul'dan, Mehul Srivastava tarafından yazılmış.
FT, son dönemde yaşanan çatışmalarda kentlerde yaşayan gençlerin ön planda olmasına dikkat çekiyor.
FT: Bebek yüzlü Kürt isyancılar tehdit oluşturuyorHaberde özetle şu ifadeler yer alıyor:
"Şehir savaşında son bir haftadan az bir süre içinde 100'den fazla kişi öldü. Bu, on yıllardır süren Kürtlerle çatışma sürecinde en fazla tedirgin edici parlamalardan biri.
"Saldırının medyada yer almasını kontrol altında tutmaya çalışan Türk devleti, bebek yüzlü isyancılara yönelik kanlı, sert önlemlerin olası halkla ilişkiler kâbusuyla karşı karşıya."
FT, gençlerin çatışmalarda yer almasının barış umutlarını daha da azaltabileceğini belirtiyor.
Gazete, önceki dönemlerden farklı olarak çatışmaların dağlarda değil şehirlerde yaşandığını ve ön saflarda da gençlerin yer aldığını belirtiyor.
FT, bazı uzmanların görüşlerine de başvurmuş:
"İstanbul Politika Merkezi'nden uzman Fuat Keyman, 'Bu, tamamen yeni bir durum. Silahlı güçler ve militanlar arasındaki bu yeni, şehir içi, yerelleşmiş çatışma türü ve bunun (meseleyi) nereye götürdüğünün belirsizliği çok tehlikeli' diyor."
FT, 1980'lerin ortalarından beri Türkiye'deki çatışmalardan yaklaşık 40 bin kişinin öldüğünü, ülke nüfusunun yaklaşık beşte birinin Kürtlerden oluştuğunu belirttikten sonra "Orta Doğu'daki, özellikle de Suriye'deki son dönemdeki kargaşanın da, Kürtlerin daha fazla hak talebi mücadelesini alevlendirdiğini" yazıyor.
Haberin sonunda Türk yetkililerin kiminle müzakere edeceğinin belirsiz olduğu da belirtiliyor ve özetle şu ifadeler kullanılıyor:
"Askeri operasyonlar Türk yetkililer tarafından müzakerelerden hemen önceki görev olarak tanımlansa da, Türk yetkililerin kiminle müzakere edeceğini umdukları git gide daha fazla belirsizleşiyor."
FT, yetkililerin müzakereleri daha önce tutuklu PKK lideri Abdullah Öcalan'la yürüttüğü, bu müzakereler sonucu oluşan 2,5 yılık zorlu ateşkes dönemininse sona erdiğini yazıyor ve ekliyor:
"Bugün, kendilerini Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi olarak adlandıran ve son iki yıl içinde büyüyen genç militanlarla savaş, şiddeti,Öcalan'ın 1999'da yakalandığı dönemden bu yana görülmemiş seviyelere getirdi."
Daily Telegraph: Sabiha Gökçen'deki patlama bomba sonucu olabilirDaily Telegraph, İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanı'nda dün gerçekleşen patlamanın bir bombalı saldırı olabileceğini belirtiyor.
Patlamada bir havaalanı çalışanı ölmüş, biri de yaralanmıştı.
Gazete olayı bir İngiliz hava güvenliği uzmanına yorumlatmış.
Bu uzman, olayın bir uçağın rutin teknik arızasından kaynaklanmış olmasının muhtemel olmadığını söylüyor.
Londra merkezli hava güvenliği şirketi Augmentiq'in genel müdürü Matthew Finn, havaalanında camların zarar görmesinin şarapnel parçalarının bunlara çarptığı fikrini verdiğini belirtiyor.
Finn özetle şunları söylüyor:
"Şu aşamada kesin görüşlere sahip olmak için çok erken. Ancak en fazla göze çarpan şey, havaalanı camlarında şarapnel hasarı var gibi görünmesi. Artı, uçakların uğradığı hasarın belli bir uzaklıktan gerçekleşmiş olması. Bütün bunlar bir tür bombanın varlığına işaret ediyor."
Finn olayın bombadan kaynaklanmamış olabileceğini dair diğer senaryolarla ilgili şunları söylüyor:
"Uçağın içindeki ocağın arızalanmış ve birini yaralamış olabileceğine dair şeyler var. Ama patlamanın etki alanı öyle geniş ki bir tür donanım varmış gibi görünüyor.
"Öyleyse soru, bunun havaalanına nasıl sokulduğu ve burada güvenliğin nasıl olduğudur."
Daily Telegraph, "son dönemde Türkiye'de IŞİD destekli saldırılar yaşandığını ve dünkü patlamanın örgütün havaalanı güvenliğinde gedik açabildiği yönündeki kaygıları artırabileceğini" yazıyor.
Gazete, Türkiye'de Kürt, solcu ve İslamcı militanların bombalı saldırı yöntemine başvurduklarını belirtiyor.
Türkiye'deki ateşkesin Temmuz ayında son ermesiyle devlet ile PKK arasında yoğun çatışmalar yaşandığını hatırlatan gazete, 103 kişinin öldürüldüğü Ankara'daki bombalı saldırıdan da bahsediyor.
Gazete, yetkililerin olayın nedeninin henüz belirli olmadığı yönündeki açıklamalarını ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım bu minvaldeki sözlerini aktarıyor.
Daily Telegraph, ne Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ne de Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun dün bu olaya değindiklerini yazıyor.
'Suriye yönetimi kimyasal silah kullandı' iddiasıSuriye muhalefetinden siyasi eylemcilerin, Suriye ordu güçlerinin, Salı akşamı Şam'ın güney batısında 'zehirli gaz' kullandığı yönündeki iddiaları bugünkü İngiliz gazetelerinde önemli yer tutuyor.
Indepedent gazetesi, İngiliz bir kimyasal silahlar uzmanı olan Hamish de Bretton-Gordon'ın, iddia edilen 'gazdan' etkilenen kişilerin tedavi gördüğü kliniktekilerle telefonla görüştüğünü ve kendisine gönderilen fotoğrafları incelediğini aktarıyor.
Gazete Bretton-Gordon'ın, kullanılanın sarin gazı olmasının çok büyük bir olasılık olduğunu söylediğini aktarıyor.
Haber Times gazetesinde de önemli yer bulmuş.
Gazete, Londra merkezli Suriye İnsan Hakları İçin Gözlemevi'nin,muhalif siyasi eylemcilerin öne sürdüğü şekilde söz konusu saldırıda beş kişinin öldüğünü doğruladığını ancak bunun nedeninin kimyasal silah olduğunu doğrulayamadığını açıkladığını yazıyor.
Gazete, bu siyasi eylemcilerden Ammar Savvan'ın sözlerini aktarmış: "(Ölen beş kişinin) Vücutlarında hiçbir belirgin yara ya da kan olmamasına şaşırdık. Dört tanesi hemen öldü. Bir tanesi yaşamak için kıvranıyordu. Nefes almakta zorlanıyorlardı ve burun ve ağızlarından kan geliyordu."
Guardian'da ise ABD'ye seyahatlerine izin verilmeyen İngiltere vatandaşı Müslümanlarla ilgili bir haber dikkat çekiyor.
Bu Müslümanlardan biri olan 44 yaşındaki imam Acmal Masrur daha önce birçok kez ABD'ye seyahat etmiş olmasına rağmen geçen hafta Londra Heathrow Havaalanı'nda, ABD'ye gidecek uçağına binmek üzereyken ABD Konsolosluk yetkilileri tarafından engellennmiş.
Guardian'a konuşan Acmal Mansur ABD'nin bu uygulamayla Cumhuriyetçi Parti Başkan aday adayı Donald Trump'ın politikalarını yaşama geçirdiğini söylüyor.