2025 asgari ücret zammı ekonomi gündeminin en çok konuşulan konuları arasında ilk sıralarda yer alıyor. Asgari ücrete zam maratonunun başlamasına 2 aylık bir zaman dilimi kaldı. Taraflar masaya oturmadan önce nasıl bir tablo olacağı ve yıl sonu enflasyon beklentisi merak edilmeye ve konuşulmaya başlandı. Yurt dışından da dikkat çeken bir tahmin geldi. Alman devi banka Deutsche Bank'ın son raporuna göre Türkiye ocak 2025'teki asgari ücret zammına bir atıf yapıldı. Rapora göre; yüzde 25 ile yüzde 30 bandı arasında olacağı, yüzde 30 üstünün mümkün olmadığı değerlendirmesi yapıldı.
TV100 Haber'de bu analizi ve asgari ücreti değerlendiren Sosyal Güvenlik Uzmanı Murat Bal şu ifadeleri kullandı:
"Ya bu geçmiş dönemde de oldu, geçmiş dönemde de yurt dışındaki gerek kredilendirme kuruluşları gerekse bu şekilde çok uluslu şirketler ve bankalar bu tür tahminler yaptılar. Ama bugün itibarıyla Türkiye'nin genel şartlarına baktığımızda asgari ücretin ben enflasyonun altında bir rakam olacağını açıkçası düşünmüyorum. Çünkü çok bekleniyordu 2024 yılı içinde ama ara zam da yapılmadı. Yani düşünün ki Ocak ayında 17 bin TL'yi belirledik, 17 bin TL'nin nominal değeri bugün de 17 bin TL. Ama alım gücüne baktığımızda bugün itibarıyla Ocak ayındaki 17 bin TL, 12 bin TL'ler seviyesine inmiş durumda. Yani asgari ücret açıklandığında tarihin en yüksek dolar karşısındaki asgari ücreti açıklanmıştı hatırlarsınız. Bugün geldiğimiz noktada eğer asgari ücret yıl ortasında da güncellenmemişken, burada yüzde 42-43 bandında seyreden bir enflasyonun da altında, hatta onun da neredeyse yüzde 30-40 altında belirlenirse o zaman en düşük ücret alan kesim olan asgari ücretli daha da mağdur edilmiş olacak. Ben bunun böyle olacağını düşünmüyorum.
Sayın Cumhurbaşkanının bir açıklaması var biliyorsunuz ki ben o açıklamayı tekrar ve her yerde hatırlatmayı çok doğru buluyorum. Demişti ki ve diyor ki her zaman 'biz dar gelirlinin ve düşük ücretli kişilerin her zaman için destekçisi olacağız ve onları destekleyeceğiz' Şimdi bu kapsamda düşündüğümüzde asgari ücretin hele ki enflasyonun altında belirlenmesi gerçekten çok ciddi manada sosyal sorunlara da yol açabilir. Şöyle bir durum da var; asgari ücrette bu Merkez Bankası'nın yaptığı bir araştırmada da ortaya konulmuştu, her 10 puanlık artış enflasyon üzerinde 1-1,5 puan civarında bir etki oluşturuyor. Çünkü özellikle hizmet sektöründe asgari ücret yoğun olarak kullanılıyor biliyorsunuz ki marketlerde vesaire hemen biz asgari ücret artar artmaz bu ekranlarda market fiyatlarındaki haberleri görüyoruz. Artış haberlerini duyduğumuz anda hemen orada da fiyatlarda artış oluyor ama bu demek değil ki bugünkü enflasyonun bütün yükünü asgari ücretinin üzerine bırakmak. Çünkü bakın bugün en küçük şehirlerde bile kiralar 10 bin TL'ler seviyesine gelmiş durumda. Büyük şehirlerde zaten bunun neredeyse iki katının altında kira bulmak, yeni kira bulmak mümkün değil vaziyette. Dolayısıyla biz asgari ücretlinin üzerine bu yükü bırakmamız çok doğru olmaz. Ekonomide enflasyonu düşürmem lazım mı, evet kesinlikle lazım. Çünkü enflasyon zaten vücuttaki ateş gibi ekonomide de bir ateş oluşturuyor ve siz hangi organa müdahale edecek olursanız olun buna izin vermiyor."
Osman Çapoğlu "Ama enflasyonun temelinde yatan gerçek enflasyonu düşürmenin temelinde yatan gerçek asgari ücrete az oranda zam yapmak değil değil mi?" diyen sorunca Bal şöyle devam etti:
"Kesinlikle olmamalı. Çünkü zaten en dar gelirli kesim, en az ücret alan kesimden bahsediyoruz. Biz bugün en az ücret alan kesim üzerinden eğer bu ekonomik planlamayı yaparsak o zaman maalesef ki bizim de her zaman bu ekranlarda sosyal sorunları da konuşmak zorunda kalırız. Bu konuda ben böyle olacağını düşünmüyorum. Aralık ayında asgari ücret komisyonu toplanacak. Biliyorsunuz asgari ücret komisyonu işçi, işveren ve devlet kesiminden oluşuyor. Genel olarak burada ikiye bir çıkar asgari ücret rakamları. Evet birkaç sene, özellikle evvelki sene de bir oy birliği oluşmuştu ama oy birliği oluşması da asgari ücret komisyonu burada halkın önünde bunlar konuşulacak. Ben enflasyonun altında bir asgari ücreti açıkçası çok olağan görmüyorum. Bizim ülkemizin gerçekleriyle de çok örtüşmeyeceğini düşünüyorum. Bunu düşünmemin en önemli sebeplerinden biri; bakın bugün evet devlet kurumumuz TÜİK'in bile açıkladığı enflasyon üzerinden spekülasyon yapılıyor. Doğrudur yanlıştır tarzında bir şeyi söylemek bizim haddimize düşmez tabii ki devletimizin kuruluşu. Ama onun üzerinden bile yapılan bir spekülasyon varken bir de onun altında bir rakamın asgari ücretle bir artış olarak belirlenmesi bugünkü ekonomik yükün tamamen asgari ücretlinin üzerine bırakılması anlamına gelir ki bu çok da doğru olmaz. Ben burada devletimizin de bu konuda böyle bir refleks geliştireceğini inanmıyorum ama bu geçmişte de oldu, yurt dışından bu şekilde bazı manipülasyonlar her zaman için yapılabilir ama burada devlet aklının ben buna izin vereceğini açıkçası düşünmüyorum.
Ya ben asgari ücretin 25 bin TL'ler civarında olacağını düşünüyorum. Özellikle 24 bin - 25 bin TL bandı asgari ücretin oturacağı yer gibi gözüküyor. Geçmişte de biz asgari ücrette bakın bugün 17.002 lira olarak düşünüyoruz. Bunun gibi 25 bin ve bir küsüratla birlikte asgari ücreti belirleyeceğini düşünüyorum devletin. Şöyle bir açıklamasını da yapmak istiyorum; asgari ücret devlet açısından bir gelir kaynağıdır, asgari ücret bir gider kalemi değildir. Çünkü devlet hiçbir çalışanına asgari ücret ödemez. Devlet asgari ücreti belirlediğinde toplumdaki diğer ücretlere de bir regülasyon oluşturur bu. Diğer ücretlerin de belirlenmesindeki oranı aslında belirlemiş olur. Çünkü bizim toplumumuzda bu şekilde gelişiyor. Burada bir regülasyondur asgari ücret, aynı zamanda da gelir kalemidir devlet açısından. Dolayısıyla ben asgari ücretin 24 bin - 25 bin TL bandında, belki de 25 bin TL'nin birkaç lira üzerinde belirlenebileceğini düşünüyorum. Tabii ki bunlar tahmin. İlerleyen günlerde biraz daha bunlar netleşecek enflasyon rakamları açıklandıkça."