Günümüzde her 25 çocuktan birinin ateşli havale geçirdiğini belirten Çocuk Nörolojisi Uzmanı Dr. Ece Gültekin, “Ateşli havale geçiren çocukların çoğunda beyin hasarı kalmaz ve epilepsi (sara) hastalığı gelişmez. Ancak bu tür riskler daha çok uzun süren, tekrarlayan veya vücudun tek yarısında ortaya çıkan nöbetlerde daha sıktır. Bu yüzden bu tip kompleks nöbetlerde EEG, tomografi veya MR (Manyetik Rezonans) görüntüleme gibi ileri tetkiklerin yapılması gerekebilir” dedi.
Ateşli havalenin en sık 2 yaş civarında görüldüğünün altını çizen Çocuk Nörolojisi Uzmanı Dr. Ece Gültekin, hastalığın diğer önemli belirtilerini ise şöyle aktardı;
“Nöbetler beyin hücrelerinin normal dışı aktivitesi sonucu ortaya çıkan istemsiz hareketlerdir. Burada ateş, normal dışı aktivitelerin ortaya çıkmasını kolaylaştırmaktadır. Bu istemsiz hareketler çok farklı şekillerde olabilmekle birlikte genellikle o esnada çocuk etrafta olanlara ve söylenenlere tepkisiz kalır. Gözleri sabit bakabilir, kayabilir. Cildinin rengi morarabilir, kasılma, titreme veya gevşeme olabilir.”
Havalelerin sıklıkla müdahale edilmeksizin kendiliğinden durduğunu işaret eden Uzman Dr. Ece Gültekin, uzun süren havalelerin ise nadir olmakla birlikte tıbbi müdahaleyi gerektirdiğini belirtti. Uzm. Dr. Ece Gültekin, “Havaleyi önlemek için ateşli hastalık sırasında çocuğun kilosuna uygun dozda ateş düşürücüler verilebilir, ılık duş ve kompres yapılabilir. Yüksek ateş istenmeyen bir durumdur, tüm uğraşılara rağmen ateş düşürülemiyor ya da tekrarlıyorsa, acil olarak bir çocuk doktoruna başvurulması uygun olacaktır” diye konuştu.
Çocuk havale geçirirken ilk yapılması gerekenin paniğe kapılmadan çocuğu güvende tutmaya çalışmak olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Gültekin alınması gereken diğer tedbirleri ise şöyle anlattı:
“Çocuğun istemsiz hareketler sırasında zarar görmemesi için o anda etrafında kesici, delici, sert cisimler varsa uzaklaştırılmalıdır. O esnada çocuğu sarsarak, nöbet sırasındaki hareketlerine engel olarak nöbeti sonlandırmaya çalışmak, dişlerini sıktığında parmak ya da kaşık gibi sert cisimleri ağzına sokmak doğru değildir. Çocuğu yana doğru yatırarak solunum yolunun açıklığını sağlamak en doğru girişim olacaktır. Böyle bir durumda ehil olmayan kişilerce yapılan ilk müdahale, çocuğa yarardan çok zarar da verebilir.”
Ateşin aslında vücudun kendini savunma mekanizmalarından biri olduğunu dile getiren Uzm. Dr. Ece Gültekin, her yüksek ateşin çocuğun havale geçirmesiyle sonuçlanmayacağını vurgulayarak şu bilgileri verdi: “Her yüksek ateş durumunda çocuk havale geçirmeyebilir. Hatta ateşli havaleler ateşin başlangıç döneminde daha sık olur. Bu nedenle bazen öncesinde ateş fark edilmeyip ancak çocuk havale geçirdiğinde anlaşılabilir. Ateş derecesi yüksek olduğunda havale geçirme riski daha fazla olmakla birlikte bazı çocuklar daha düşük ateş dereceleri ile de havale geçirebilir. Yaklaşık her 25 çocuktan biri hayatında en az 1 kez ateşli havale geçirir. Ailede ateşli nöbet geçirmiş olan akrabaların olması durumunda havale geçirme riski daha fazladır. Yine ne kadar küçük yaşta geçirirse, tekrarlama riski de o denli artar.”
Ateşli havalelerin genellikle herhangi bir beyin hasarı bırakmayacağını, gelişme geriliği yapmayacağını, bilişsel beceriler ve okul başarısında kişinin yaşıtlarından belirgin farklılıklar oluşturmayacağını söyleyen Uzm. Dr. Ece Gültekin, bazı istisna durumları ise şöyle aktardı;
“Ateşli havale geçiren çocukların çoğunda epilepsi (sara) hastalığı da gelişmez. Ancak bu tür riskler daha ziyade uzun süren, tekrarlayan veya vücudun tek yarısında ortaya çıkan nöbetlerde daha sıktır. Bu tip kompleks nöbetlerde EEG, tomografi veya MR (Manyetik Rezonans) görüntüleme gibi ileri tetkiklerin yapılması gerekebilir. Bunun dışında bazen gerekli durumlarda nöbet geçirmeyi önleyici ilaçlar da kullanılabilmektedir. Bu durumda çocuk ve çocuk nöroloji hekimleri ile görüşülerek ateşli havalenin nedenin ve risk faktörlerinin iyi saptanması gerekir.”
DHA