27 Mayıs darbesi | 27 Mayıs darbesini kim yaptı? 27 Mayıs darbesinde ne oldu?

27 Mayıs darbesi, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yapılmış ilk askeri darbedir. 1960 yılında gerçekleşen darbe halk arasında “27 Mayıs Askeri Müdahalesi” ya da “27 Mayıs İhtilali” olarak da bilinir. Darbenin sonucunda Anayasa ve TBMM feshedilmiş aynı zamanda ülkenin başbakanı ve iki bakanı da idam edilmiştir. Bu sene 27 Mayıs darbesi yıl dönümünde, İletişim Başkanlığı’nca, 27 Mayıs 1960 Darbesi Uluslararası Konferansı düzenlenecek.

27 Mayıs darbesinin yıldönümünde düzenlenecek olan konferansta açılış konuşmasını İletişim Başkanı Fahrettin Altun yapacak. Konferans 11:00’de İletişim Başkanlığı’nın sosyal medya hesabı üzerinden canlı olarak yayınlanacak. 27 Mayıs darbesi; “Millet İradesine Darbe: 27 Mayıs 1960 Darbesi Uluslararası Konferansı”nda tüm yönleriyle ele alınacak.

27 MAYIS DARBESİNDE NE OLDU?

27 Mayıs Darbesi, 27 Mayıs 1960 tarihinde yapılan ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gerçekleşmiş ilk askeri darbedir.

Reklam
Reklam

Darbe emir komuta zinciri içerisinde yapılmamış olup; 37 düşük rütbeli subayın planları ile Tümgeneral Cemal Madanoğlu'nun komutanlığında icra edilmiştir. Kritik mevziler bu subayların ellerindeki asker ve silahlarla önce ordudaki komuta kademesinin etkisiz hale getirilmesi ile ele geçirilmiştir.

Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes ve bazı hükümet üyeleri tutuklanmıştır. 235 general ve 3500 civarında subay emekliye sevk edilmiş, üniversitede bulunan 147 öğretim görevlisi görevden alınmış ve bazı üniversiteler kapatılmıştır. Bununla beraber 520 hakim ve yargıç görevden alınmıştır.

Darbeden sonra, darbeyi planlayan ve icra eden 37 düşük rütbeli subay ve emekli Orgeneral Cemal Gürsel'in oluşturduğu “Milli Birlik Komitesi” ülke yönetimini üstlenmiştir.

OLAYLAR NASIL GELİŞTİ?

1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti'nin ülkeyi gitgide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü gerekçelerini ileri sürerek, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde bir grup subay, 27 Mayıs 1960 sabahı ülke yönetimine bütünüyle el koydu.

Reklam
Reklam

27 Mayıs 1960 sabah saat 3.15'te piyade birlikleri ve süvari grubu, 3.30'da tanklar hareket etti. Saat 4.36'da Albay Alparslan Türkeş tarafından radyoda okunan ilk bildiri ile harekat bütün Türkiye ve dünyaya ilan edildi.

37 subaydan oluşan Milli Birlik Komitesi bu harekat ile anayasa ve TBMM'yi feshetti, siyasi faaliyetleri askıya aldı, Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes başta olmak üzere birçok Demokrat Partiliyi tutuklattı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun, İstiklal Savaşı kahramanlarından Ali Fuat Paşa, Kore gazisi Tahsin Yazıcı ve emekli olduktan sonra DP'den milletvekili seçilen eski Genelkurmay başkanı Mehmet Nuri Yamut da tutuklananlar arasındaydı.

3.Ordu Komutanı Orgeneral Ragıp Gümüşpala, Cemal Madanoğlu'na; eğer darbenin lideri kendisinden daha kıdemli değilse ordusuyla Ankara'ya yürüyüp isyancıları yakalayacağını söyledi.

Bunun üzerine darbeden haberi olmayan Emekli Orgeneral Cemal Gürsel Milli Birlik Komitesi'nin başına getirildi.

Bu darbenin daha sonraki yıllarda meydana gelen askeri darbelerden farkı, Türk Silahlı Kuvvetleri emir komuta zinciri içinde yapılmamış olmasıdır. Nitekim dönemin Genelkurmay başkanı da yönetime el koyan askeri güçler tarafından tutuklandı.

Reklam
Reklam

27 MAYIS DARBESİNİN NEDENLERİ

Darbenin nedeninin Menderes hükümetinin uygulamaları ve çıkardığı yasalar olduğu, cunta yönetimi tarafından ileri sürülmüştür. MBK; darbeyi, kardeş kavgasına son vermek ve laiklik ilkesine aykırı uygulamaları durdurmak için yaptığını ileri sürmüştür.

Ayrıca kimi subaylar DP iktidarının Kemalist ve laik rejimi tehdit ettiğini düşünmüştür. Öyle ki Menderes'in Demokrat Parti Meclis grubunda partisinin gücünü vurgulamak için yaptığı bir konuşmada "Siz isterseniz hilafeti bile geri getirebilirsiniz." sözü ile laik cumhuriyete kastetme niyetini taşıdığı iddia edilmiştir.

Ezanın Arapça okunmasına izin verilmesi ve din öğrenimi ile ilgili bazı gelişmeler de rahatsızlık yaratmıştır. Bu bağlamda, darbe öncülerinden Alparslan Türkeş, darbe sonrasında verdiği bir röportajda, ezanın tekrar Arapça okutulmasını "ihanet" diye nitelemiştir.

Başlangıç aşamasında sayılabilecek bir ekonomik kriz havasının darbenin etkenlerinden olduğu belirtilmektedir.

Reklam
Reklam