28 Şubat'ta ne oldu? 28 Şubat süreci nedir? Darbe hangi yıl oldu? Dönemin hükümeti ve komutanları kimdi?

28 Şubat süreci vatandaşlar tarafından internette araştırılan konular arasında yer alıyor. 28 Şubat süreci nedir? ve 28 Şubat'ta ne oldu? sorularının yanıtı merak konusu olurken 26 yıl önce yaşanan olayın ayrıntıları da internet kullanıcıları tarafından araştırılmaya devam ediliyor. Peki 28 Şubat'ta ne oldu? 28 Şubat süreci nedir? Darbe hangi yıl oldu? Dönemin hükümeti ve komutanları kimdi? İşte 28 Şubat sürecine ilişkin detaylar...

28 Şubat süreci 26 yıl önce yaşandı. 28 Şubat Pazartesi günü dolayısıyla konuya ilişkin detaylar vatandaşlar tarafından merak konusu oldu. Bu kapsamda 28 Şubat'ta ne oldu? 28 Şubat süreci nedir? Darbe hangi yıl oldu? Dönemin hükümeti ve komutanları kimdi? gibi soru ve konu başlıkları internet kullanıcıları tarafından araştırılmaya başlandı. 28 Şubat süreci ile ilgili ayrıntıları sizler için derledik.

28 ŞUBAT'TA NE OLDU?

28 Şubat süreci ile ilgili ilk bilinmesi gereken husus; 28 Haziran 1996'da Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi koalisyonu ile Necmettin Erbakan'ın başbakanlığında, 54. Hükümet'in kurulmuş olduğudur.

Reklam
Reklam

28 Şubat süreci Necmettin Erbakan'ın başbakan olduğu dönemde 28 Şubat 1997 yılında olağanüstü toplanan Milli Güvenlik Kurulu'nun açıkladığı kararla başladı.

28 Şubat süreci Necmettin Erbakan'ın istifa etmesi ve 54. Türkiye Hükümeti’nin dağılmasıyla devam etti.

28 Şubat sürecinden önce yaşananlar:

6 Ekim 1996 yılında Ankara Kocatepe Cami'nde yürüyüş yapıldı. Burada ''şeriat isteriz' sloganları atıldı.

11 Ocak 1997'de Erbakan'ın tarikat liderleri ve şeyhlere resmi konutunda iftar yemeği vermesi, sakallı, sarıklı, cübbeli şeyhlerin kameralara yansıyan görüntüleri çokça tartışılmıştı.

Sincan’da 30 Ocak 1997’de “Kudüs Gecesi” düzenlendi. Refah Parti'li Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ın düzenlediği geceye katılan İran'ın Ankara Büyükelçisi Muhammed Rıza Bagheri bir konuşma yaptı. Buna, gecede sergilenen gösteriler de eklenince o dönem sıkça dile getirilen rejim tartışmaları alevlendi.

Kudüs Gecesi’nin ertesi günü ise, üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakan kararname imzaya açıldı.

Reklam
Reklam

2 Şubat 1997'de yargı organları harekete geçti. Hem Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı hem de Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığı “Kudüs Gecesi” için ayrı ayrı soruşturma başlattı.

4 Şubat 1997 yılında askerler, Sincan'da 20 tank ve 15 zırhlı aracı yürüttü. Orgeneral Çevik bir bu olaya ilişkin yaptığı açıklamada "Sincan'da demokrasiye balans ayarı yaptık." ifadesini kullandı.

Dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir, o görüntü için, "Demokrasiye balans ayarı yaptık" ifadesini kullandı. “Askerin uyarısı” olarak nitelendirilen bu gelişme üzerine Sincan Belediye Başkanı görevden uzaklaştırdı. Belediye Başkanı Bekir Yıldız ile 9 arkadaşı "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" iddiasıyla tutuklandı.

Daha sonra Çevik Bir, bu ifadenin kendisine ait olmadığını, ABD'de geçen bir konuşmadan yanlış alıntı yapıldığını savundu.

5 Şubat'ta Dönemin başbakanı Erbakan’a uyarı mektubu veren Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, yazısında "Devletin kurumlarına 'köktendinci' cereyanların sızması kesinlikle önlenmelidir." ifadelerine yer verdi. Bu mektup, 26 Şubat'ta ortaya çıktı.

Reklam
Reklam

28 ŞUBAT SÜRECİ NEDİR?

"Şeriat isteriz" protestolarının tekrar yaşanmasının ardından 28 Şubat 1997'de Milli Güvenlik Kurulu Cumhurbaşkanı Demirel'in başkanlığında toplandı. Toplantı 8 saat 45 dakika sürdü. Çankaya Köşkü'nde saat 15.10'da başlayan toplantı, saat 23.55'te sona erdi.

Toplantıda dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan, İçişleri Bakanı Meral Akşener ile Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hikmet Köksal, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ahmet Çörekçi, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Teoman Koman ve MGK Genel Sekreteri Orgeneral İlhan Kılıç yer aldı.

MGK toplantısı sonrası yayımlanan bildiride "Cumhuriyet ve rejim aleyhtarı yıkıcı ve bölücü grupların, laik ve anti-laik ayrımı ile demokratik ve sosyal hukuk devletini güçsüzleştirmeye yeltendiklerinin müşahede edildiği" belirtilerek "Anayasa ve Cumhuriyet yasalarının uygulanmasından asla taviz verilmeyeceği" vurgulandı.

Reklam
Reklam

MGK bildirisinin ardından tarihler 1 Mart 1997'i gösterdiğinde, askerlerin toplantıda açıklayarak hükümetten yapılmasını istediği 20 madde basında yer aldı.

Bu maddeler arasında "TSK'ya aşırı dinci kesimden sızmaları önlemek için mevcut mevzuat çerçevesinde alınan tedbirler; diğer kamu kurum ve kuruluşları, özellikle üniversite ve diğer eğitim kurumları ile bürokrasinin her kademesinde ve yargı kuruluşlarında da uygulanmalıdır." ifadesi de yer alıyordu.

Dönemin başbakanı Necmettin Erbakan, MGK'nın bazı maddelerine itiraz ederek kararları imzalamadı. Tansu Çiller, Başbakanlık'ta konuştuğu Erbakan'ı kararların imzalanması konusunda ikna etmeye çalıştı. Bunun üzerine Erbeken basın toplantısı düzenledi. Açıklamasında "Hükümet TBMM'de kurulur, MGK'de kurulmaz" ifadesine yer verdi.

Öte yandan Tansu Çiller'in talep ettiği Başbakanlık görev devrini reddeden, Necmettin Erbakan 5 Mart 1997 yılında MGK kararlarını imzaladı.

MGK'nin anayasal bir kuruluş olduğunu vurgulayan Demirel, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

Reklam
Reklam

"MGK kararlarının uygulanmaması halinde devletin yürümeyeceğini, uygulamayanların sorumlu olacak"

DARBE HANGİ YIL OLDU?

MGK, 26 Nisan'da toplanarak, 28 Şubat kararlarının ne kadar uygulandığını takip edebilmek için "İzleme Komitesi" kurdu. Bu komitenin her ay MGK'ye rapor sunması gerektiğine karar verdi.

Dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, 21 Mayıs 1997'de "Anayasa'nın laiklik ilkesine aykırı eylemlerin odağı haline geldiği açıklıkla anlaşıldığı" gerekçesiyle Refah Partisi'nin sürekli kapatılması istemiyle dava açtı.

11 Haziran’da irtica ile mücadele gerekçesiyle Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde "Batı Çalışma Grubu" kuruldu.

Anayasa Mahkemesi, Refah Partisi'ni "demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı davranarak, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü ve millet egemenliği ilkelerini çiğnediği ve irticai faaliyetlerin odağı olduğu" gerekçesiyle kapattırdı.

22 Şubat 1998'de karar Resmi Gazete'de yayınlandı, böylece Refah Partisi 14 yıllık geçmişiyle siyaset sahnesinden çekildi.,

Reklam
Reklam

Erbakan’ın 18 Haziran’da istifasını vermesi ile hükümeti kurma görevi ANAP lideri Mesut Yılmaz’a devredildi.

Yargıtay’ın açtığı kapatma davası ise 16 Ocak 1998 günü sonuçlandı. Refah Partisi resmi olarak tarihe karıştı.

Sonraki yıllarda Anayasa'daki değişikliklerle birlikte 28 Şubat darbecilerinin yargılanmalarının önü açıldı. Türkiye'de 28 Şubat'ın sorumluları hakkında birçok suç duyurusunda bulunuldu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturmayla birleştirilen suç duyurularının ardından ilk operasyon, 12 Nisan 2012'de düzenlendi.

Operasyonlar sonucu dönemin Genelkurmay 2. Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir, Genelkurmay İstihbarat ve İKK Daire Başkanı emekli Orgeneral Fevzi Türkeri, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri emekli Orgeneral İlhan Kılıç, Genelkurmay Harekat Başkanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Ahmet Çörekçi, Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Hikmet Köksal, Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Teoman Koman ile eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz'ün de arasında bulunduğu birçok kişi 28 Şubat'ın faili olarak gözaltına alındı.

Reklam
Reklam

Sanıklardan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Karadayı ise "28 Şubat süreci, bazı çevrelerce söylendiği gibi bir darbe süreci asla değildir." savunmasını yaptı.

Çetin Doğan da "BÇG ve 28 Şubat iddianamesi adıyla açılan dava, Ergenekon ve Balyoz türevindendir." iddiasında bulundu.

Mahkeme, yargılamada sanık savunmalarının alınması sürerken, değişik tarihlerde tutuklu sanıkların tahliyesini kararlaştırdı. Son tutuklu sanıklar Çevik Bir, Erol Özkasnak, Çetin Doğan ile emekli Tümgeneral Kenan Deniz ve emekli Tuğgeneral İdris Koralp de 19 Aralık 2013'te adli kontrol şartıyla tahliye edildi.

Yargılama sırasında dönemin Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller "mağdur/tanık", dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener, "mağdur" olarak dinlendi.

13 Nisan 2018'de Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, yaklaşık 6 yıldır süren 28 Şubat dönemine ilişkin 103 sanığın yargılandığı davada karar açıklandı.

Refah Partisinin bir yıl sonraki genel seçimlerde en fazla oyu alması ve koalisyon hükümetinde büyük ortak olması üzerine askeri müdahale düşüncesine sahip bu yapılanmanın parti ve halk üzerinde psikolojik harekat yürüttüğü kaydedilen iddianamede, Batı Çalışma Grubu (BÇG) adıyla faaliyet yürüten yapılanmanın, 28 Şubat kararlarının alınmasını sağladığına yer verildi.

Reklam
Reklam

Dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ve dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir, Genelkurmay Harekat Başkanı emekli Orgeneral Çetin Doğan ve YÖK eski Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz'ün de aralarında bulunduğu 21 sanık müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

28 Şubat davasında Ahmet Çörekçi, Aydan Erol, Cevat Temel Özkaynak, Çetin Dizdar, Çetin Saner, Erdoğan Öznal, Erol Özkasnak, Fevzi Türkeri, Hakkı Kılıç, Hayri Bülent Alpkaya, Hikmet Köksal, İdris Koralp, Kenan Deniz, Muhittin Erdal Şenel, Vural Avar ve Yıldırım Türkeri de müebbet hapis cezasına çarptırılanlar arasında.

Duruşmaların ardından, 68 kişinin ise beraatine karar verildi. Beraat eden sanıklar arasında Engin Alan, Ergin Celasin, Erdal Ceylanoğlu ve Celalettin Bacanlı bulunuyor.

Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, davanın gerekçeli kararını ise 3 Temmuz 2018'de açıkladı. Gerekçeli kararda, sanık Çevik Bir'in, BÇG'nin faaliyetleri ve sonrasında 54. Hükümet'in istifa ettirilmesiyle sonuçlanan sürece ilişkin "postmodern darbe" sözünü bizzat kullandı.

Dosya üzerindeki incelemesini 22 Haziran 2020'de tamamlayan daire, yerel mahkemenin dosyayı karara bağladığı 13 Nisan 2018'den sonra ölen ve yargılama sonucunda müebbet hapse mahkum edilen sanıklar İsmail Hakkı Karadayı ile Çetin Dizdar ve Hikmet Köksal, yargılama sonucunda beraat eden sanıklar Ahmet Atalay Efeer, İzzettin Gürdal ve Hamza Özaltın yönünden hükmü düzelterek, bu sanıklar hakkındaki kamu davasını ölüm nedeniyle düşürdü.

65 sanığın "Türkiye Cumhuriyeti icra vekilleri heyetini cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmek" suçundan beraatına karar veren Daire, 10 sanık hakkındaki kamu davasının ise zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine ilişkin Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesince verilen hükmü de hukuka uygun buldu.

Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinin yargılama devam ederken ölen sanıklar Teoman Koman, Eser Şahan, Salih Eryiğit ve Tevfik Özkılıç hakkındaki kamu davasının düşürülmesine yönelik istinaf istemlerini de yerinde görmeyen daire, bu sanıklar yönünden istinaf istemlerini esastan reddetti.

Daire, müebbet hapis cezasına çarptırılan 18 sanık hakkındaki adli kontrolün devamını da kararlaştırdı. 28 Şubat davası dosyası hala Yargıtay’da bulunmaktadır.