Özgür ALTUNCU- KAÇMAZ/İSTANBUL, (DHA) - CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, muhalefetin seçim vaatleriyle ilgili "Vaatlerine bakıyoruz emekliden ev kadınına, öğrenciden kredi kartı borçlusuna kadar herkese bol keseden dağıtıyorlar” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MÜSİAD'ın Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlediği 23. Olağan Genel Kurulu'na katıldı. Kendisinden önce konuşan MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak'ın TÜSİAD'a yönelik eleştirilerine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ben TÜSİAD'la ilgili herhangi bir şey söylemeyeceğim. Gerekenleri başkan söyledi. Zaman kaybetmeyelim, iltifat olur" dedi. "BU MİLLET KADEHLERİ TATTIRMAYI NASİP ETMEYECEK" Konuşmasında Gezi Parkı olaylarına değinen Erdoğan yeniden Olpak'ın konuşmasına atıf yaparak, "Ülkemizde son yıllarda demokrasiye yönelik her saldırı, aynı zamanda ekonomiyi hedef alıyor" dedi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Gezi olayları başladığında ne dediler? Burada, az önce Sayın Başkanın ifade ettiği örgütün mensupları da vardı, 'Ekonomiyi durduralım' dediler. Bunların mensuplarından bazıları önlükler takarak yürüdüler, yürüyüş yaptılar. Şimdi de bazı özel mahfillerde, hep bunların haberleri bize geliyor, kadeh tokuşturuyorlar, 'İktidar partisinin iktidarı kaybı yakındır. Şerefine' diyorlar. Bu millet size bu kadehleri tekrar tattırmayı Allah'ın izniyle nasip etmeyecek. Çünkü siz, milli iradeye aykırı olarak bu ülkeyi yönetmek istiyorsunuz. Bu ülke, sermayenin yönettiği bir ülke olmayacak. Bu ülke, milli iradenin egemen olduğu bir ülke olarak inşallah bu yolda devam edecek." Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gezi Parkı eylemlerini yapanların istedikleri sonucu alamayanların, bu kez 17- 25 Aralık olayını gündeme getirdiklerini ileri sürdü. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu tezgah tutmayınca, milli iradeye çarpıp darmadağın olunca bu defa ne yaptılar 17-25 Aralık darbe girişimini devreye aldılar. Kimlerle? Paralel devlet yapılanmasıyla beraber, müşterek çalışıyorlar. Bunların hepsinin tespiti var. Muz cumhuriyetinde pazarlıkları yapanlar, oralarda ihaleleri alanlar, birlikte yürüttükleri iş, operasyonlar birlikte. Orada da en öncelikli hedeflerden biri, Türkiye'nin milli kurumlarıydı. Onlarla birlikte özel sektörümüzün önemli aktörleriydi. Yani hedefte yine ekonomi vardı, ekonomiyi çökertme gayesi vardı. Allah aşkına, soruyorum sizlere ülkesini, milletini gerçekten seven kim hangi kesim böyle bir çabanın içinde olabilir Türkiye ekonomisi zarar gördüğünde, bunun ceremesini hepimiz çekmeyecek miyiz?" O DİLDEN ANLIYORLAR Eleştirilerini sürdüren Erdoğan, "Bir zamanlar bunlar bazı malum sendikalar tarafından işgal edildiğinde, feryat edip ağlayanlar değil miydi 'Devlet nerede ' diye kapı kapı dolaşanlar bunlar değil miydi? Çünkü bunlar o dilden anlıyorlar, o dilden anlıyorlar" dedi. Ülkenin çıkarı için kendilerinin o dile müsaade etmemek için gayret ederken, kendilerine bent oluşturulmak istendiğini ileri süren Erdoğan, "Niye biliyor musunuz? Sadece taşıdığımız kimlik sebebiyle. Tüm mesele bu. Bu işten öyle de olsa böyle de olsa bizler hiç kulak asmadan faydanın geleceği yana bakalım. Faiz lobileri şu anda o malum kurumların içerisinde var mı? Var. Oradan çok ciddi bir gücü devşiriyorlar mı? Devşiriyorlar. Maalesef buna hizmet edenler kim olursa olsun ben onlara iyi nazarla bakmıyorum, onu da söyleyeyim. Kim olursa olsun" diye konuştu. MAŞA GİBİ KENARA KONULACAKLAR Gezi Parkı olaylarının sadece içeride tezgahlanmış bir olay olmadığını dışarıda uzantıları olduğunu iddia eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yine medyayı suçladı. Erdoğan şunları söyledi: "Malum medya dünyada, yazılı ve görsel medya. Nasıl zil takıp oynadıklarını gördünüz. Neler yazdılar, neler görüntülediler bunları hep gördünüz. Benzer şeyleri bundan sonra da yapabilirler. Onlara ekonomik kriz üzerinden siyasi sonuç elde etme aklı verenler, elbette ne yaptıklarını çok iyi biliyorlar. Bu oyuna alet olanlar ise gözlerini bürümüş kinden ve hırstan kendilerini kurtaramadıkları müddetçe birer maşa olarak kalmaya mahkumdur. Sayın Başkan'ın söylediği bu kurumun başkanı, malum Demirbank ve Tarişbank olayında onun suç layihası aslında bayağı kabarıktır. Bunu ben geçenlerde de söyledim. Bunların Lüksemburg bağlantısını bilenler de zaten bu işin aslında geri planını, MÜSİAD bunu aslında yapmalıdır ki, bu ülkede bu tür kurumların başlarında kimler var, bunları milletimizin bilmesi bakımından bunlar çok önemli. Bunlar bizim üzüntümüze mucip oluyor. Ne olursa olsun elden ele dolaşan her maşa gibi, bunlar da işe yaramaz hale gelince bir kenara atılacaklar, hiç merak etmeyin." MUHALEFETE VAAT ELEŞTİRİSİ Seçim yaklaşırken, partilerin beyannamelerini birer birer yayınladığını hatırlatan Erdoğan, partilere eşit mesafede olduğunu söyledi ancak muhalefet partilerini sert dille eleştirdi. Erdoğan, şöyle dedi: "Bilhassa muhalefet partileri ne diyor? Baktım. Gördüğüm manzara hiç iç açıcı değil. Ben Cumhurbaşkanı olarak bütün partilere eşit mesafedeyim. Buraya gökten paraşütle inmedim. Türkiye'nin 12 yıllık birikimini yok etmeyi hedefleyen her saldırı aynı zamanda milletimizin hanesine yazdırmak için mücadele ettiğim kazanımlara yöneliktir. Dolayısıyla bir yerde de şahsıma yöneliktir. Cumhurbaşkanı olmakla ülkenin geleceğine ilişkin sorumluluklarımdan azat olmuş değilim. Tam tersine bu sorumluluklarımın daha da arttığına inanıyorum. Seçim sürecinde bu şekilde ortaya saçılan vaatleri, nasıl olsa iktidara gelemeyeceğini bilenlerin sorumsuzluklarının ürünleri olarak görüyorum. Sırtlarında yumurta küfesi olmadığı için akıllarına düşeni, ağızlarına geleni vaat diye ifade ediyorlar. Birisi çıkıyor bakıyorsunuz '1500' diyor. Birisi çıkıyor bakıyorsunuz '1600' diyor. Birisi çıkıyor diyor ki '5 bin.' Eğer bu vaatlere oy verilecekse herhalde 5 bine oy vermek lazım. Böyle bir şeyin olması mümkün mü? Ancak bu ülkeyi yönetme sorumluluğu üstlenenlerin, ağızlarından çıkan her sözün mutlaka bir karşılığı olması gerekenlerin böyle bir lüksü olamaz diye düşünüyorum. Vaatlerine bakıyoruz emekliden ev kadınına, öğrenciden kredi kartı borçlusuna kadar herkese bol keseden dağıtıyorlar. Halbuki bunlar, yıllarca bizim sosyal yardım politikalarımızı eleştirdiler." Ramazan ayında dağıttıkları yardım paketlerinden dolayı kendilerine 'makarnacı' denildiğini hatırlatan Erdoğan, "Vatandaş ısınsın diye, Çorlu'dan Şırnak'a kadar olan kömür rezervini kullanmak amacıyla dağıttık. Göreve geldiğimizde kamyonlar yatıyordu. Bununla kamyonlara ve şoförlere ciddi manada nakliye imkanı sağlamak istedik. Bununla hem fakir fukaraya yakacak kömür gönderdik hem de bütün bu boş alandaki kamyon ve şoförlerine böyle bir imkan getirdik. Ama bunu tabii şu anda vatandaş bilmiyor" dedi. "İMAM HATİPLER HEDEFTE" Muhalefet partilerinin eğitime ilişkin vaatlerine de tepki gösteren Erdoğan, İmam Hatip okullarını da şu sözlerle savundu: "Birileri tutmuş yine 8 yıllık kesintisiz eğitimi seçim bildirgesine 'proje' diye koymuş. Biz bu şifrenin ne anlama geldiğini gayet iyi biliyoruz. Milletimizin İmam Hatip okullarına olan teveccühünü gördüler, hemen bunun önünü kesmenin arayışına girdiler. Amaçları İmam Hatiplerin kapısını yeniden kilitlemek. Türkiye'nin önüne eğitim projesi diye 28 Şubat uygulamasını getirenler, milletimizin buna vereceği cevaba şimdiden hazır olsunlar. 28 Şubat'ta İmam Hatiplere ve meslek liselerine gözlerini dikenlerin hiçbiri bugün ortada yok. Hiçbiri hayırla yad edilmiyor. Ama bu okullar hamdolsun dimdik ayakta. İşte 60 bine düşmüştü öğrenci sayısı şu anda 1 milyon. Niye? Millet istiyor. Bunlar zorla oralara getirilmiyor. Bu milletin talebi. Milletin eğitim özgürlüğü talebini engelleyebilir misin? Bir taraftan özgürlükçüyüz diyeceksin, öbür taraftan engellemeye kalkacaksın." DİYANETE SAHİP ÇIKTI Diyanet İşleri Başkanlığı7na yönelik bazı partilerin eleştirilerine de tepki gösteren Erdoğan, "Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kapatacağız diyen zaten bu milletten nasıl ders alır belli. Ana muhalefet, sen de kalk çok açık net 'Biz Diyanet İşleri Başkanlığını kapatacağız' de. Öyle mi? Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kuruluşuna baktığımız zaman Gazi Mustafa Kemal'e dayanıyor. Çık söyle bunu açıkça. Söyleyemez" dedi. Bir başka partinin seçim bildirgesinde 'Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılacak' dediğini anımsatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Açıkça yazdı. Demek ki o ana muhalefet partisine göre herhalde biraz daha dürüst. Cumhuriyetin ilk kurumlarından olan Diyanet İşleri Başkanlığımıza karşı gösterilen bu husumeti doğrusu anlamakta zorlanıyorum. Hani sen Cumhuriyetçiydin, hani sen Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisiydin. Niye değiştiriyorsun, nereden çıktı bu İmam Hatip okulları ve Diyanet İşleri Başkanlığı üzerinden bu milletin inancına saldıranlar, milli birliğimize ve beraberliğimize çok büyük zarar veriyorlar. Şimdi içimizde maalesef bu tür namahrem elleri türedi. Bugün aynı niyeti taşıyanlara şunu hatırlatmak isterim. Bu vatan topraklarında kök salma iddiasındaki her parti milli birliğimizin ve bekamızın sembolü olan kutsallarımıza ve onun kurumlarına saygı duymak mecburiyetindedir. Kendi dünya görüşüne ve hayat biçimine saygı gösterilmesini isteyen herkes önce bu milletin kahir ekseriyetinin inancına hürmetle yaklaşacak. Tek taraflı demokrasi, özgürlük olmaz. Saygı göstermek istiyorsan, saygı görmek istiyorsan, önce sen saygı göstermesini bileceksin. İmam Hatipler bu milletin bağrında filizlenmiş okullardır. Diyanet İşleri Başkanlığı da yine milletimize hizmet veren böyle bir kurumdur. Bu kurumlara saldıranlara, yanlış yolda olduklarını, bunun yerine ülkenin ve milletin hayrına işlere yönelmelerini tavsiye ediyorum. Hem milletin değerlerine saldırıp hem de kazanamadıklarında millete hakaret edenler, hatta milleti tehdit edenler en büyük demokrasi düşmanları. Ağızlarından hiç düşürmedikleri özgürlükleri sadece kendileri için isteyenleri samimiyete davet ediyorum." IMF BAŞKANI İLE GÖRÜŞMESİNİ ANLATTI Erdoğan, IMF baskısından Türkiye'nin kurtulmasının, verdikleri kavga sayesinde olduğunu belirterek, "Hala IMF'nin sultası altında kalmayı arzu edenler de var bu ülkede" dedi. Erdoğan, İMF Başkanı ile karşılaşmasını da şöyle anlattı: "Bizzat ki, Davos'a son gidişimdi o. Davos'a son gidişimde hani malum bir IMF Başkanı vardı ya...Dedim ki 'sis bize mali bir destek mi vereceksiniz? Yoksa bize idari siyasi proje mi vereceksiniz?' Eğer mali destek verecekseniz verin. Ülkemizi yönetmesini biz biliriz. Para noktasında da alacağınızı, hazırladığımız taksitler içerisinde Türkiye size şakır şakır öder. İşlerine gelmedi. Dedik ki 'bizim idari ve siyasi yapımızla biz sizden nasihat alamayız' Almadık ve 23.5 milyar doları da biz bunlara tıkır tıkır ödedik, işi bitirdik. Şimdi bizim bunlara borcumuz falan yok. Şimdi onlar bizden borç istiyor. 'İhtiyacımız olursa bize 5 miyar dolar borç verir misiniz?' diyorlar. Başbakanlığım döneminde verebileceğimizi söylemiştim. Herhalde şimdi onlar da talep etmiyorlar."
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz