İSTANBUL (AA) - Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, iş ahlakının, genel ahlakın bir parçası olduğunu belirterek, "Toplumun genel ahlakı ne durumdaysa çalışma hayatı için de durum odur. O nedenle toplumsal ahlakı yükseltmek zorundayız." dedi.
Yalçın, Türkiye İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği (İGİAD) tarafından Haliç Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen "3. Türkiye İş Ahlakı Zirvesi"nin, "Kamu Yönetiminde İş Ahlakı Uygulamalarını Geliştirmek" konulu ikinci oturumunda, kamuda iş ahlakının, yasal önlemlerin yanında ve ötesinde, ahlaki ölçülerin uygulanmasını sağlayacak bir bilincin üretilmesi ve bunun yaygınlaştırılmasından geçtiğini söyledi.
Hem işveren sıfatı hem de iş hayatını düzenlemesi bakımından devletin bu alandaki rolünün önemli olduğuna dikkati çeken Yalçın, şöyle devam etti:
"İş ahlakı, genel ahlakın bir parçasıdır. Toplumun genel ahlakı ne durumdaysa çalışma hayatı için de durum odur. O nedenle toplumsal ahlakı yükseltmek zorundayız. Zira bir insan, aile ilişkilerinde ahlaklı ise çalışma hayatında da ahlaklı olacaktır. Çünkü ahlaklı olmak herhangi bir kategoriye indirgenebilecek, parçalanabilecek bir şey değildir. Malumunuz olduğu üzere, sanayi toplumu öncesinde iş ahlakını belirleyen temel faktörler dini ve ahlaki değerler ile bunların şekillendirdiği örflerdir. Hayatın tümünü belirleyen dini inanç ve değerler iş ahlakını da belirlemiştir. Ancak, dünyanın son 200 yıllık tarihi kutsaldan, dini ve ahlaki olandan kopuşun tarihidir. Dünya bu kopuşun trajik sonuçlarıyla her gün daha büyük bedeller ödeyerek, daha büyük tahribatlar yaşayarak yüzleşiyor. Sekülerleşme süreciyle birlikte bizi biz yapan, bizi diri tutan kavramsal çerçevemizi yitirdik. Yitirdiğimiz kavramların yerini modern seküler dünyanın kavramları aldı."
- "Düşünme, konuşma, sorgulama diyor"
Yalçın, Memur-Sen olarak 5 kıtadan katılımcıların iştirakiyle yapılan eğitim programlarıyla küresel düzenle hesaplaştıklarını vurguladı.
"İstiyoruz ki bu küresel hipnotizmanın içinden çıkaracak gerçek bir ahlak hareketi başlatalım." diyen Yalçın, şunları kaydetti:
"Çünkü zulme, sömürüye, kapitalizme, emperyalizme isyan, ahlaki bir gerekliliktir. Bize her öğünde yedirilen GDO'lu zehirlere isyan etmek ahlaki bir gerekliliktir. Bu zehirlerin neden olduğu hastalıklar üzerinden palazlanan sağlık endüstrisinin vahşi sömürüsüne itiraz etmek ahlaki bir gerekliliktir. Ben, sen, o işimizi iyi yapalım, işverenler de çalışanlar da ahlaklı davransın, eyvallah ama bütün bunları yaparken bizi kuşatan kapitalist çalışma evreniyle de hesaplaşalım. Çünkü paradigma yanlış. Huzurlu olmanın yolu olarak görmezden gelmeyi dayatıyorlar. GDO'lu ürünler üreten fabrikada çalışan kişiye, 'İnsanların zehirlendiğini düşünme' diyor. 'Sattığın ayakkabının, Bangladeş'te günlük 50 cente 12 saat çalışan küçücük çocukların teri ve kanını taşıdığını bilme, biliyorsan da söyleme' diyor. 'Düşünme, sorgulama, konuşma ama ahlaklı ol' diyor. 'Büyük bir ahlak uykusuna dal' diyor. Hayır! Biz elbette ahlaklı olacağız ama kapitalizmin ahlaklıları olmayacağız. En ahlaklı duruş bu büyük ahlaksızlığın hesabını sormaktır. Bu küresel ahlaksızlıkla hesaplaşmaktır."