B-Fit Sağlık ve Spor Merkezi, spor aktivitelerinde “ağrı yoksa kilo kaybı da olmaz” diyenlere uzman görüşüyle yanıt veriyor
30 dakikalık spor programını Türkiye’ye ilk getiren B-Fit Sağlık ve Spor Merkezi, bugün Türkiye çapındaki 24 şubesiyle 5 bin kadına ulaşıyor. 2006 yılında ilk şubesini İzmir’de açan B-Fit, Türk kadınını tüm dünyada büyük ilgi gören ve sadece Amerika’da 13 milyon kişinin takip ettiği en popüler spor programıyla tanıştırdı.
Sporu hayatın bir parçası olarak konumlandırarak, 7’den 70’e her yaştan bayana düzenli ve sistemli spor yapma alışkanlığı kazandırma hedefiyle yola çıkan B-Fit, sadece bayanlara hizmet veriyor. Böylece, B-Fit’te 3 kuşak kadın birlikte spor yapabiliyor. Anneanne, anne ve kız torun ilk defa birlikte bir spor programını uygulamanın keyfine varıyor. “Spor yapan gençlerin arasında ne işim var” diyen orta yaş üstü bayanlara en güzel örnek ise; B-Fit’in 80 yaşındaki en sağlıklı ve genç yaşlısı oluyor.
B-Fit 30 dk.’lık istasyon çalışması, en çok kalori yakan spor programları arasında ise ilk sırayı alıyor. Amerikan Sağlık Örgütü’nün verileri de kişinin sağlıklı ve zinde kalabilmesi için gerekli olan zamanı 30 dk. ile sınırlıyor. Dolayısıyla ister evhanımı olsun, ister çalışan artık tüm bayanlar B-Fit’le günde 30 dakikasını, üstelik çok uygun fiyatla spora ayırabiliyor.
B-Fit spor programı vücudu yormuyor!
B-Fit, müzik eşliğinde kişinin kendi itme ve çekme gücüyle kullandığı aletler ile toplu halde yapılan özel bir spor programı. Her biri vücudun farklı bölümlerini çalıştıran toplam 9 aletin ve 9 aerobik platformunun bulunduğu sisteme istasyon çalışması deniyor ve her gelen üye boş olan bir istasyondan beklemeden gruba katılabiliyor. Belirlenmiş sürelerle ve sırayla aerobik ve aletli çalışmaların birleşmesiyle gerçekleştirilen bu spor programı toplam 30 dakika sürüyor ve esneme hareketleriyle sona eriyor.
Çalışma sırasında vücuda uygulanan yüklenme süresinin uzun ve şiddetli olmaması, her yaşta ve seviyede kişinin bu spor programını uygulamasına fırsat veriyor. Geçmişten bu yana yanlış bir inanış olan “Ağrı yoksa kazançta yok” fikrini değiştiren bu özel spor programıyla, bayanlar kendi itme ve çekme güçleriyle kullandıkları aletler aracılığıyla var olan kaslarına biçim verip şekillenmesini ve kemiklerinin gelişmesini sağlıyor. Müzik ve ritm eşliğinde yapılan egzersizler ise kasların ritmik kanlanmasını sağlayarak kalp ve dolaşım sistemine de yardımcı oluyor.
B-Fit’le dik bir duruşa ve sağlıklı bir bedene kavuşan bayanlar, günümüzde kadınları tehdit eden birçok hastalığa da dur diyebiliyor. Daha az kemik dokusuna sahip olan kadınların korkulu rüyası Osteoporoz’un (kemik erimesi) tedavisinde ve önleminde doğal yöntemler büyük önem taşıyor. B-Fit kadınların kaslarını yormadan, kemik yapılarını zorlamadan rahatça yapabilecekleri en ideal spor programı olması adına da büyük önem taşıyor. Bununla beraber kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha sık görülen eklem hastalıklarının risk faktörleri arasında yer alan şişmanlık ve kas gruplarının zayıflığına çözüm arayan her yaş grubu kadın için de alternatif yaratan B-Fit, kadınlara seslenerek, “gelin kemiklerin ve eklemlerin baş düşmanı hareketsizliğe günde sadece 30 dk. ile son verin” diyor.
Ege Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu’ndan Yrd. Doç. Dr. Emine Kutlay’da sağlıklı yaşam aktivitelerinden biri olan direnç egzersizlerinin öncelikli olarak kas gücü ve kuvvetini artırmak için yapıldığını söylüyor ve ağrı olmazsa kilo kaybı da olmaz diyenlere yanıt veriyor;
“Organizmamız, yaradılış itibarı ile, yaşamımızda karşılaşacağımız değişik hareketleri yapabilmemiz için düzenlenmiştir. Günümüzde yaşam kolaylıkları bu kullanımları engellemektedir ve bu durum direk veya dolaylı birçok hastalığa sebep olabilmektedir. Bu düşünceden yola çıkılarak organizmanın değişik sistemlerini çalıştırabilecek aktiviteler planlanmaya çalışılmış/çalışılmaktadır. Sağlıklı yaşam aktivitelerinden biri olan direnç egzersizleri, öncelikli olarak kas gücü ve kuvvetini arttırmak için yapılmaktadır. Bu çalışmalarda eski ve yaygın olan bir söz de zihinleri karıştırmaktadır. Ağrı yoksa kazanç ta yok. Ağrı olmadan kazanım olmaz fikri 1980’li yıllarda yaygın olan bir düşünceydi. Sağlıklı yaşam aktivitelerinin yapılmasındaki en temel unsurlar dolaşım ve solunum sistemi, iskelet sistemi, sinir sistemi gibi tüm sistemlerin verimli bir şekilde birbirleri ile uyumlu çalışabilmesidir. Bu çalışmalar süreklilik ve düzenlilik ister. Kısa sürede kazanımların beklentisine girmeden, uzun vade de bu uyumları gerçekleştirmek ve korumak yaşam kalitesini arttırmaktadır. Başkasına muhtaç olmadan bir ömür yaşamak bu kaliteyi en basit bir şekilde tanımlamaktadır.
Ağrı, sözlük karşılığı vücudun herhangi bir yerinde duyulan şiddetli acıdır. Vücudun belli bölgelerinde yaşadığımız ağrı o bölgenin doku bütünlüğü, düzeninin bozulmasından kaynaklanır. Normal bir durum değildir. Vücudumuz bir şeyin yanlış olduğunu anlatmaktadır. Bu düzenliliğin bozulmasında (kaslarda lif zedelenmeleri, eklem bağlarında ve kıkırdak dokularda zedelenmeler, enflamasyonlar vb) o doku yeniden eski haline gelinceye kadar o bölgeye yapılacak uygulamaları yasaklar, ağrı vücudun bir sinyalidir. Bunu daha fazla yapmamayı ifade eder. Ağrının derecesi önem taşımaktadır. Hafif bir kırgınlığınız rahatsızlığınız varsa hafif ağrı kesiciler ve sıcak bir duş, gerdirme egzersizleri ve hafif bir masaj ağrıyı geçirebilir. Eğer ağrı siddetli ise bir yaralanma gerçekleşmiştir ve bir hekime danışılmalıdır.
Bulunduğumuz durumun biraz üstündeki şiddette bir egzersiz yaptığımızda ağrı kaçınılmazdır. Aynı durum sürekli yüzüyorsak ve daha sonra farklı bir spor branşına geçtiğimizde kullanılmayan farklı kas gruplarının kullanılması ile yine kas ağrılarını oluşturabilir. Örneğin suda yapılan çalışmalarla, sert zeminde yapılan çalışmalar vücudun sistemelerindeki kullanım yüzdelerinin farklılıkları nedeni ile bu ağrılara neden olabilir. Ağrıya ramen yorulmayı gözardı ederek yapılan çalışmalarda doku hasarı karşımıza çıkar. Bu ağrı aşırı kullanım yaralanmalarına da sebep olur ki bu pek istenmez.
Genelde performans sporunda bu tür uygulamalar olabilse de sağlık için yapılan aktivitelerde vücudu böyle bir stres iine sokmak doğru değildir.
Ağrı olmaz ise kilo kaybı da olmaz diyenlere yanıt: Ağrılı egzersiz uygulamalarından ziyade sürekli fiziksel aktiviteler içinde olunarak oluşacak kümülatif etki vücut yağının azalmasında daha doğru ve etkili bir yoldur. Düşük şiddette uzun süreli fiziksel aktiviteler vücut yağının azaltılmasında öncelikli olarak düşünülmelidir. Eğer vücudumuz bu uygulamalara uyum sağladıysa bir sonraki aşamaya geçilmelidir. Bu durumda ilave egzersizlere de ihtiyaç vardır. Ancak bu çalışmalarda egzersizin şiddeti bireysel olup çok iyi takip edilmelidir. Egzersiz ihtiyacında dengenin çok iyi sağlanması için yaygın kullanılan sözlerden ziyade, vücudun sistemlerinin uyumlu çalışabilmesi için gereken doğru antrenmanları, iyi bir antrenör ve de spor hekimine danışarak planlamak gerekir”