Ashab-ı Kehf, Yedi Uyurlar olarak da bilinmektedir. Ashab-ı Kehf kıssası, dünyanın birçok noktasında iz bırakmıştır. Yedi Uyurlar, aslında halkına yüz çeviren, terk eden bir topluluğun hikayesidir. Farklı inanışların buluştuğu ve 33 ülkede yaşandığı rivayet edilen Yedi Uyurlar'ın hikayesine yakından bakalım...
Hikayeler, birçok dinde ve toplumda farklı anlatılsa da genel hatlarıyla aynı: İçinde bulunduğu toplumdan kaçan ya da kendi toplumuna sırt çeviren 7 kişiden oluşmuş grubun yüzyıllarca uyuması... Ashab-ı Kehf kıssasının temeli Hıristiyanlık'a dayanır ve 7 kişinin hikayesinden yola çıkıldığı için 'Yedi Uyurlar' ismini alır. Hikayenin bir başka ayrıntısı da bu kişilerin peşine takılan köpeğin (İslam'daki adı Kıtmir) cennete gittiğidir.
Ashab-ı Kehf hikayelerinin en eski kaynağı bazı kişilerce Hindistan'daki Mahabharata Destanı olarak gösterilse de bu hikayenin Hristiyanlık'tan yayıldığı konusunda birçok tarihçi hemfikir.
Selçuk-Efes mağarasında geçen ilk hikaye şöyle anlatılır:
Decius (Dakyus) döneminde yedi uyurlar isimleri Maximilian, Lamblicus, Martinian, John, Dionysius, Exacustodianus ve Antoninus (İsimlerin kesinliği kanıtlanamamış) olan 7 genç, putperest inanışların getirdiği uygulamalar yüzünden kurban edilmek zorunda kalırlar. (Yedi Uyurlar isimleri, Hıristiyanlık'ta böyle geçiyor) Bunu kabul etmeyen gençler kralın askerlerinden kaçarak bir mağaraya sığınırlar. İçeriye girmekle uğraşmayan askerler mağaranın üzerini kapayarak 7 genci ölüme terk eder.
Aradan geçen 200 küsür yılın ardından Lamblicus, mağaranın kapağını açarak şehre iner. Şehirde her şeyin değiştiğini gören adam, alışveriş yaparken eski para kullanılmadığını ve insanların artık İsa'ya inandığını görerek bu olayı baş piskoposa anlatır. Piskopos'a göre bu bir mucizedir.
Ortodoks ve Katolik kiliselerinde yad edilen bu hikaye, Protestanlığın yükselişiyle değerini kaybetti ve Yedi Uyurlar, Hristiyanlık dininde sadece bir hikaye olarak kaldı.
Hikayenin Ürdün kısmına gelecek olursak:
Batlamyuslar zamanında Filadelfiya olarak adlandırılan ve günümüzde Ürdün sınırları içinde kalan Amman'da, yine 7 kişi olduğu düşünülen bir grup, Maximilian önderliğinde putperest krala baş kaldırarak kaçarlar. Mağaraya saklanan Yedi Uyurlar'a askerler müdahale etmek yerine, oldukları yerin girişine duvar örerek orada hapsetmeyi amaçlar.
Rivayete göre bu kişilerin başkaldırma sebebi; İbrahim, Musa ve İsa'nın dinine inanmak istemeleriymiş. Aradan geçen 300 yıl, Maximilian ve arkadaşlarına sadece bir gece gibi gelir. Dışarıya çıkan Maximilian alışveriş yapmak için eski parayı uzatır, ancak esnaf paranın hazine olduğunu düşünerek askerlere haber verir. Maximilian ve arkadaşlarının başına gelen bu olay ilk başta yalan sanılsa da herkes tarafından mucize olarak kabul edilmeye başlar.
Kuran'da bi surede geçen Yedi Uyurlar efsanesi Ashab-ı Kehf olarak, 'Kehf Suresi'nde yer alıyor. Ancak kutsal kitapta da olayın gerçekliliği konusunda kesin bir şey söylenmezken sadece rivayete dayandırılıyor. Hikayeye göre:
Afşin şehrinde yaşayan Yemliha, Mekselina, Mislina, Mernuş, Debernuş ve Şazenuş adlı 6 kişi Putperestliği bırakarak din değiştirir. Ancak hükümdar bunu kabul etmeyerek herkesi putperest yapmak ister. Altı genç bu zorlamayı reddederek hükümdardan kaçar ve ibadet etmek için bir dağın yolunu tutarlar. Bu sırada Kefeştetayyuş adlı çoban ve köpeği Kıtmir de gençlere katılarak Yedi Uyurlar'ı oluştururlar.
Dağa yaklaşan Yedi Uyurlar bir mağaraya girerler. Mağarada dua eder ve merhamet dilerler. O sırada hükümdarın askerleri bu gençleri mağaraya hapsederek onları ölüme terk eder. 300-309 yıl arası arası derin bir uykuya dalan gruba bu koca yıl sanki bir gece gibi gelir. Şehre inmek için yola çıkan Yemliha, karşısında bambaşka bir şehir görünce bir şeylerin ters gittiğini anlar. Dönemin hükümdarı ile tanışıp olayları anlattıktan sonra uykusunu alamadığını, yeniden uyumak istediğini söyler ve arkadaşlarıyla yeniden uykuya dalar. Bunun bir mucize olduğunu düşünen halk daha sonra mağaranın önüne mescid yaparak Yedi Uyurlar'ı şereflendirmişlerdir.
Ülkemizde Afşin, Selçuk, (Efes), Lice ve Tarsus'da bulunan mağaralardan en sık ziyaret edileni Tarsus'daki Ashab-ı Kehf olarak biliniyor. Ayrıca Adana'da 'Yedi Kardeşler' adında bir türbede mevcut.
Tam yeri hangisi diye sorarsanız Kuran'daki Kehf sûresinin 17. âyetinde geçen "(Resûlüm! Orada bulunsaydın) güneşi görürdün: Doğduğu zaman mağaralarının sağına meyleder; batarken de sol taraftan onlara isabet etmeden geçerdi. (Böylece) onlar (Güneş ışığından rahatsız olmaksızın) mağaranın bir köşesinde (Uyurlardı)." bölümüne göre Yedi Uyurlar mağarası Lice'deki Ashab-ı Kehf olarak biliniyor.