Kimi zaman oluyor ki aileler iki-üç çocukla dahi baş etmekte zorlanıyor, kendilerini çaresiz hissettikleri anlar oluyor. Peki ya 38 çocukla baş etmenin, onları besleyip büyütmenin nasıl bir şeye benzeyeceğini hiç düşündünüz mü? Hayal etmesi dahi çok zor değil mi? Ama Uganda’da yaşayan, 39 yaşındaki Mariam Nabatanzi bunun ne demek olduğunu çok iyi biliyor, hatta bilmekle kalmıyor yaşıyor.
Ailesi onu henüz 13 yaşındayken, kendisinden tam 27 yaş büyük birisine para karşılığında satmış. Onlar buna “evlilik” demişler, ancak Mariam bunu anlayacak yaşta değil, babasının evinden ayrılıp bu adamın evine gidene kadar da hiçbir fikri yok. Bir yıl sonra, 14 yaşında ilk çocuklarını kucağına alıyor, çocuklarını diyoruz çünkü ikizleri oluyor. Ertesi sene üçüzleri ve başka bir yıl dördüzleri oluyor Mariam’ın.
“Kocamın eski ilişkilerinden bir sürü çocuğu vardı ve anneleri bırakıp gittiği için onlara da ben bakmak zorundaydım” diyor Mariam. Kocasının kendisine şiddet uyguladığından da bahseden Mariam şöyle diyor: “Her fırsatını bulduğunda beni döverdi, hatta hoşuna gitmeyen herhangi bir şey söylesem dahi beni döverdi.”
Mariam 23 çocuk doğurduktan sonra “artık yeter” diyerek daha fazla çocuk sahibi olmamak için doktora başvurarak nasıl bir müdahale yapılması gerektiğini öğrenmek istiyor.
Ancak kapsamlı bir muayene sonrasında doktor, Mariam’a yumurta sayısının çok fazla olduğunu, yapılacak herhangi bir müdahalenin sağlığını ve hatta hayatını tehlikeye sokacağını söylüyor. Mariam toplamda 44 çocuk doğuruyor; 6 ikiz, 4 üçüz ve 3 dördüz, sadece iki çocuğu tek olarak dünyaya geliyor. 6 çocuğunu kaybeden Mariam bu kadar çok çocuk doğurmaktan dolayı asla pişman olmadığını, bunların Allah’ın ona bir hediyesi olduğunu düşünüyor.
Kocası yıllar içerisinde sürekli olarak ortadan kayboluyor. Bazen aylarca, bazen de yıllarca ortada görünmüyor, sonundaysa onları tamamen terk edip gidiyor. Mariam, babalarının çocukların yetiştirilmesinde en ufak bir katkıları yok diyor, sadece isimlerini koydu, çoğunu da telefonda konuşurken. Bugün 23 yaşında olan en büyük çocuğu 13 yaşından beri babalarını hiç görmemiş.
Ancak Mariam’ın şikayet edecek veya kendisi için üzülecek vakti yok.
Tüm hayatını, çocuklarını sevgi ve ilgiyle büyütmeye ve gelecekte ihtiyaçları olacak her şeyi sağlayabilmek için çalışmaya adamış durumda. Bu büyük ailenin en büyük gider kalemi yiyecek; her gün 10 kilo un, 7 kilo tahıl ve 4 kilo şeker tüketiyorlar.
İlk doğan ikizlerinden biri hemşire diğeri ise kalifiye bir inşaat işçisi olmuş. “Umut ediyorum ki çocuklarımın hepsi okuyacak, çünkü doktor, öğretmen, avukat, vs. olmak için hepsinin içinde büyük bir tutku var. Onların tüm hayallerini gerçekleştirdiklerini görmek istiyorum, benim böyle bir şansım hiç olmamıştı” diyor Mariam.
Satmak için şifalı bitkiler topluyor, pasta pişiriyor, tuğla diziyor, saç örüyor ve etkinlikler düzenliyor ve hatta gelin başı bile yapıyor. “Bu çocukların bana Tanrıdan bir hediye olduğunu biliyorum, bu sebeple onları koruyup kollamak için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum” diyor Mariam.
Mariam kendi ülkesindeki ailelere bir mesaj iletmiş: “Kız çocuklarınızı küçücük yaşlarda erkeklere satmayın. Çok fazla acı çekiyorlar ve geri dönüşü olmayacak şekilde size olan sevgilerini tamamen yitiriyorlar.”
“Yaşamak için her gün mücadele içinde olsak bile, asla onları yüz üstü bırakmayacağım ve terk etmeyeceğim” diyor bu olağanüstü anne. Mariam erkeklere de tavsiyede bulunmayı ihmal etmiyor:
“Sorumluluklarınızı unutmayın, çünkü evlilik çocuklarınızı birlikte büyütmek için kurulmuş bir bağdır.”
Onun için, çocuklarının ileride hayallerine kavuşmuş iyi birer insan olduklarını görür temennisinde bulunuyoruz. Umarız günün birinde Mariam kendine ayıracak zamanı bulur, ayaklarını uzatıp huzur içinde dinlenmenin keyfine varır. Bunu hak ettiğine kimsenin şüphesi yok.