Independent gazetesinde bir yazı kaleme alan Robert Fisk, "Savaşı kim kazanıyor? IŞİD? ABD? Kürtler? Suriyeliler? Iraklılar?" sorularını yöneltiyor.
Ve "Savaşta olduğumuzu hatırlıyor muyuz yoksa unuttuk mu? Tabii ki de unuttuk. O nedenle doğruları konuşmalıyız" diyerek devam ediyor.
Yazar, silah şirketi Rytheon ile ABD donanması arasındaki 251 milyon dolarlık sözleşmeye vurgu yapıyor ve "Böyle bir harcama Ebola'ya yapılsaydı, inanın bana, Ebola diye bir şey kalmazdı" diyor.
'Her bomba, geleceğin Ebola virüsünü yayıyor'
IŞİD'e karşı savaşın IŞİD'i güçlendirdiğini savunan Fisk'in yazısı şöyle devam ediyor:
"Her ölen IŞİD militanına karşı, üç-dört yeni militan yaratmış oluyoruz. ... IŞİD'e atılan her bombayla geleceğin Ebola virüsünü bulaştırıyoruz."
Irak'a daha önce gönderilen "bir grup silahlı adamın" IŞİD'e karşı yeniden gönderileceğini, aynı bombaların ülkeye tekrar atılacağını vurgulayan Fisk, bu savaştan kar elde eden şirketlere neden dava açılmadığını soruyor.
New York'ta bu tür davalara bakacak ve kazandıkları halde ücretlerini almaya hazır avukatlar olduğunu söyleyen yazar, "Neden savaşın tüccarları bundan zarar almadan kurtulsun ki?" yorumunda bulunuyor.
IŞİD Türkiye'de Suriyeli muhalif komutanı kaçırmaya çalıştı
Daily Telegraph gazetesi, IŞİD'in Türkiye'de Suriyeli muhalif lideri kaçırmaya çalıştığını yazdı.
Haberde, üst düzey Suriyeli muhalif örgütlerden "Thuvar Rakka"nın komutanı Ebu İsa'nın, Şanlıurfa'da IŞİD militanları tarafından kaçırılırken vurulduğu belirtildi.
Buna göre oğlu Ammar ile geçen Cuma günü Türk yetkililerle görüşmeye giden Ebu İsa'nın, eve dönerken aracının önü IŞİD tarafından kesildi. Komutan ve oğlu, dört silahlı adam tarafından araçtan çıkarılıp götürüldü.
Gazeteye bilgi veren Ebu İsa'nın yardımcılarından Ahmet Abdül Kader, iki militanın yüzünün gözüktüğünü ve bu kişilerin IŞİD üyesi olduğunu bildiğini öne sürdü.
Habere göre komutan ve oğlu Suriye'ye kaçırılmaya çalışıldı. Ancak Türkiye'nin son aylarda sınırdaki güvenliği artırması ve IŞİD'e çalışan kaçakçılardan birinin yakalanması ve planı güvenlik yetkililerine anlatması nedeniyle, komutan kaçırılamadı.
Bahsedilen kaçakçının vurulan Ebu İsa'yı Şanlıurfa'da bir hastaneye bıraktığı ifade edildi.
Gazete, komutana ulaşamadığını ancak komutanın öldüğü söylentisinin dolaştığını yazdı.
Thuvar Rakka'nın Kobani'de IŞİD'e (Irak Şam İslam Devleti) karşı savaştığı ve bu nedenle Ebu İsa'nın uzun süredir IŞİD'in hedefinde olduğu kaydedildi.
Habere göre Thuvar Rakka'ya bağlı militanlar, ABD öncülüğündeki eğitim programı çerçevesinde Türkiye'deki kamplarda eğitilecek ve Suriye'de IŞİD'le savaşacaktı.
Ebu İsa'nın aracının şoförünün ve kaçırma girişiminde bulunan dört militanın Türkiye tarafından gözaltına alındığı öne sürüldü.
IŞİD'in elindeki Ezidi kadınlar
Guardian gazetesi, IŞİD tarafından kaçırılan kadınları yazıyor.
Yazı, Amsha'nın hikayesiyle başlıyor:
"50 yaşında bir adam beni satın almaya geldi. O günden beri yaşamak istemiyorum."
Amsha'nın kocası gözlerinin önünde öldürülüyor. Bir oğlu var ve o sırada ikinci çocuğuna hamile.
IŞİD onu 12 dolara (yaklaşık 27 Türk Lirası) satıyor.
'Tek dileğim ölmek'
Haberde, Amisha'nın yüzlerce Ezidi kadından sadece biri olduğu belirtiliyor.
Ve IŞİD'in düşmanlarına ait kadınları köleleştirdiği ve zorla evlendirdiğine dair internet üzerinden yayımladığı makale hatırlatılıyor.
Amasha'nın hikayesi devam ediyor. Günlerce hapis tutuldukları, önce genç ve güzel kızların seçilip satıldığını söylüyor Amisha.
Daha sonraysa Amisha zorla evlendiriliyor ve annesini arayıp, ona söylemesi isteniyor.
Amisha gibi birkaç kadının kaçtığını veya saklandığını belirten gazete, hala yüzlercesinin IŞİD'in elinde olduğunu yazıyor.
Amisha kaçtıysa da devam edebilecek gücü olmadığını söylüyor ve "Tek dileğim ölmek" diyor.
Şiiler'in intikamından kaçan Sünniler
Times gazetesi, Irak'ta Şii milislerden kaçan ve Kürt bölgesine sığınan Sünni sivillere geniş yer ayırıyor.
Haberde, Şii milislerin Saddam Hüseyin'in doğduğu kent Tikrit'i geri almak için saldırıya geçmesi üzerine, Sünni sivillerin katliama uğramaktan korkmaya başladığı belirtiliyor.
Bunun üzerine IŞİD ile Kürtler arasında yerel bir anlaşma yapıldığını yazan gazete, Sünni Arap ailelere Mektep Halit yolunda geçiş koridoru açıldığını kaydediyor.
Gazeteye konuşan bir Birleşmiş Milletler yetkilisi, "Bu kişilerin IŞİD ile Şii milisler arasında kaldıklarını ve Kürdistan'ın onlar için güvenli bir sığınak olduğunu" söylüyor.
Ancak Kürt yetkililerin, "uyuyan IŞİD hücresi" tehlikesi nedeniyle çok az sayıda Sünni Arabın bölgeye girmesine izin verdiği ifade ediliyor.